Finlandiya’da kadınlar URUS işgaline karşı kapsamlı savaş eğitimleri alıyor

Başlık biraz uzun oldu.

Kopyala yapıştır yaptım.

Bu haberi okuyunca 2010 yılında erasmus kapsamında ziyaret ettiğim Helsinki ve Turku Üniversiteleri ziyaretim aklıma geldi.

O yıllarda değişik bir rüzgar vardı Avrupa’da.

Hiç olmadığı kadar yakındık Avrupa Birliğine.

Yılların travması Erovizyon yarışmasında birincilik, sporda göze çarpan kısmi başarılar.

Gündüz vakti patlatılan havai fişekler.

Geriletilen sözde vesayet odakları, önü açılan neandertallar.

Yanlış kurulduğu söylenen cumhuriyet ve zorla ve baskı ile dayatıldığı belirtilen devrimler.

Yetişmelerine ve profesör olmalarına olanak sağlayan Cumhuriyetin arızalarını her gün, bıkmadan usanmadan beynimizin kıvrımlarının çatlaklarına zerk etmek isteyen tanıdık yüzler.

Cumhuriyetin kurumlarında palazlanmış devşirmeler.

Neyse kaptırdık gidiyoruz yine ikinci cumhuriyetçilere geçirmeye, esas konumuzu kaçırmayalım.

O güzel günlerde diyelim, ders verdiğim Finlandiya’da epeyce vakit geçirdim.

Turku Üniversitesinin Türk olduğunu, hediye ettikleri kravatın üzerindeki ay-yıldızdan hemen anladım.

Türk olduklarını bilen var bilmeyen var ama çoğunluk farkında. Kırım-Tatar Türkleri zaten olayın fikri öncüsü. Tatarların bir kısmı müslüman kalmış ama çoğu Hristiyan Türklüğü seçmişler. Türk Dilini de kaybedince bağlar zayıflamış.

Tıpkı Atilla Macarları gibi.

Ama kendimi evimde hissettim.

Türk olmak işe yaradı.

Türkiye karşıtı teröristlerin Finlandiya’da barınamaması ve NATO üyeliğine sorgusuz sualsiz destek vermemiz sanırım olayı daha net anlatıyor.

Ziyaretim sırasında çok ilgi alaka gösterdiler. Ardı ardına yediğimiz yemekler ve politik konuşmalar.

O güzel barış ikliminde, Rus’a sempati ile bakıldığı dönemde, Rus Gazının, hem Küçük Asya’dan hem de Baltık Denizinden Almanya’ya, boru hatlarıyla bağlanarak, Avrupa Sanayisinin çok ucuza enerjiye kavuştuğu anda, profesörün biri, yeni bir Rus İşgali olasılığını gündeme getirdi.

Olur mu hocam, Ruslar neden saldırsın size.

Baksanıza hem gaz satıyor Avrupa’ya hem de para kazanıyor. 

Hoca olayın pek öyle olmadığını anlatmaya çalışsa da konuyu pek uzatmadı.

Hem yaşım hem de aklım elvermediği için olayın ciddiyetini o gün ben de pek anlayamadım. Dedelerimizden dinlediğimiz URUS İşgali hikayeleri elbette aklımızda ama üzerinden yüz yıldan fazla geçmiş. Rus ordusu içindeki Ermenilerin yaptıkları hoş pek unutulmuş değil.

Mesala “Urus’a su bile verme” jargonu, hala bilinenin en masumudur.

İşgal sırasında, Harşit Çayının kana bulaması arada anlatılır.

Özellikle, geçenlerde 105 yaşında vefat eden eski enerji bakanı Cahit Kayra’nın kız kardeşi ve Galatasaray Lisesi’nin ilk kadın ve ilk Trabzonsporlu Müdüresi Meliha Kayra’nın yazdığı “Hoşçakal Trabzon” kitabında daha detaylı anlatılır.

Biz çoğunu unutmuşuz belki ama Finliler unutmamış.

Neyse ki Rus yeniden hatırlattı.

Bu sefer hedefi Avrupa olduğu için Asya Türkleri bu patırtıdan daha az bir yara ile çıkacak.

İkinci Dünya Savaşındaki soykırıma giden ağır katliamlara uğramayacak.

Yani her Alman mermisinin önüne bir Türk Eri hedef konmayacak, Stalin’in yaptığı gibi.

Merak edenler “Stalingrad Kuşatması” filmini izleyebilir.

“Finli kadınlar cepheye” haberini okuyunca, eski bir anım aklıma geldi de yazayım dedim.

https://medyascope.tv/2024/11/24/finlandiyada-kadinlar-savasa-hazirlaniyor-egitimlere-rekor-talepp/