Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
40,9439
Dolar
Arrow
37,9417
İngiliz Sterlini
Arrow
49,0201
Altın
Arrow
3799,0000
BIST
Arrow
9.659

Kapitalizm ve başımıza gelenler

Kusura kalmayın, son zamanlarda iki önemli kitap okudum. Cömertlikten Adalete (Generosity to Justice). 2023 yılında Ford Vakfı CEO’su D. Walker adında bir siyah Amerikalı tarafından yazılmış. Geçen yıl basılmış Kapitalizme Ne Oldu (What Went Wrong with Capitalism) ise Uluslararası Rockefeller Grubu’nun başkanı, Hintli göçmen R. Sharma tarafından kaleme alınmış. Hemen anladığınız gibi her iki yazar da susamlı kapitalist. Ancak kitaplarında dedikleri Hasta Siempre, hani o kumandan Che Guevera nakaratlı şarkı tutkunlarının dediklerinden, kızmayın yoldaşlar, çok daha toplumcu. Hem de söz ettiğim toplumculuk, insana insan diye saygılı bir toplumculuk.  

Cömertlikten Adalete yazarı zenginlere şöyle sesleniyor. “Garibana yardım ettiğinizde ana amacınız bu dünyaya adınızı duyurmak, öbür dünyada mümtaz yerinizi sağlamak olmasın. Onun yerine öncelikle garibanın neden gariban olduğunu araştırıp bu nedeni ortadan kaldırmaya çalışın.” 

Kitapta çarpıcı iki örnek verilmiş. Birincisi New York’taki ünlü, hemen tümüyle gelirleri düşük siyahların oturduğu Harlem’e ait. Meğer Harlem’in yıllarca hiç AVM’si yokmuş. Bunun temelinde de böyle bir AVM’nin hem pek müşterisi olmaz hem de sık yağma edilir korkusu yatarmış. Ancak yazarımızın da o yıllarda, içinde bulunduğu bir yardım grubu 1999 yılında Harlem’in ilk AVM’sini açmış. Sonrası tam bir başarı   öyküsü. Kısa zamanda, ilk AVM’nin başına bir gelmediğini gören başka kuruluşlar da Harlem’de şubeler açmışlar ve bu fakir yörenin fakirliği giderek azalmaya başlamış.   

Çok benzer bir örnek yine New York’tan ve şehrin Brownsville denilen fakir mi fakir, bunun yanında, bir yerde beklendiği gibi, her türlü suç oranı açısından adeta ülke şampiyonu bir ilçesine ait. Artık Ford Vakfı’nın başında olan yazarımız geçmişindeki Harlem başarısından cesaretlenip ve 2017 yılında Brownsville’de iki ana girişimden oluşan, bir toplum yemek hizmetleri merkezi açılmasına destek vermiş.  Girişimlerden biri ilçe halkına aşçılık, mutfak ekonomisi, zamanını iyi kullanmak ve müşteri hizmetleri gibi konularda, makul bir ücret karşılığı eğitim veren bir eğitim kursuymuş. 40 hafta süren ve makul bir ücret karşılığı alınabilen bu kurstan ana amaç yemek endüstrisine kaliteli eleman yetiştirmekmiş. İkinci girişim ise yine o tarihe kadar hiç lokanta yüzü görmemiş aynı ilçe halkını, müşterilerine ucuz ve kaliteli ürünler sunan bir lokanta ve kafeye kavuşturmak olmuş. Yazar haklı olarak büyük övünçle naklediyor. Her iki girişim de, aynen Harlem’deki ilk AVM örneği kısa zamanda çok başarılı olmuş. Kurulan lokanta öyle beğeni kazanmış ki, kısa zamanda şehrin daha zengin yörelerinden müşteri çekmeye başlamış. Bunun yanında aşçılık kursunu bitirenler piyasada öylesine beğenilmiş ki ABD dışında ülkelerde da aranır olmuşlar. Adeta bir peri masalı gibi değil mi? 

Söz edeceğim ikinci kitap ise bir peri masalından oldukça uzak. Uluslararası Rockefeller Grubu’nun başkanına göre çağdaş uygarlığın ana dürtüsü saydığı kapitalizmin sonu pek iyi değil.  Bunun da ana nedeni kolay para (easy money). En çarpıcı örneklerini 2008 ekonomik krizi ve COVID pandemisi sırasında ABD’de izlediğimiz gibi ülke ekonomisi bir darboğaza girdiği anda devletler, acil olarak ülkenin en zenginlerine, daha doğrusu onların bankalarına, holdinglerine düşük faizle bol kredi veriyorlar. Bunun yanında aynı ülkedeki daha ufak kuruluşlara pek zırnık veren yok. Bu kolay para bir yönüyle kapitalist düzenin amentüsü olan serbest rekabetin canına okuyor, diğer yandan da  zengini daha zengin ve fakiri daha fakir yapan enflasyonların baskın nedeni. Kitapta bu kolay parayla ilgili 3-6-3 kuralı diye güzel bir espri de var. Yüzde 3 faizle kredi al, yüzde 6 faizle borç ver, öğlenden sonra da saat 3’te golf kulübünde buluşalım!  

Soğukkanlı bakılırsa değil ülkesinin dünyanın başına neler öreceğini pek kestiremeyeceğimiz Trump’ın ikinci ABD başkanlığı olayı kitabın yazarına çok hak verdiriyor. Son analizde Biden’ı deviren Amerikan kapitalizminin giderek çökmesi. Böyle bir düzende ve kaçınılmaz şekilde giderek fakir daha fakiri, zengin daha zengin oluyor. Bence işin trajikomik yanı ise bu düzende kapitalist teorinin o ünlü, insancıllığı savunan, dengeyi gözeten, o akıllı, becerikli gizli eli giderek kaybolmuş ve insanoğlu Karun kadar zenginler tarafından  gözlerine sokulan ellerine düşmek üzere.

Yazımı tam “Kapitalizmin guruları tarafından yazılmış, kapitalizm çöküyor, çökerken de dünyayı çökertecek endişesini paylaşıyorlar diye yorumladığım bu iki kitap bana Şekspir’in ünlü ‘Eceline ermiştir ateş kendi gücünde.’ mısrasını da hatırlatmadı değil.” diye bitirecektim, TÜSİAD’ın adalet çağrısı gündeme düştü. Ne denildiğini ve nasıl yorumlandığını dikkatle okumaya çalıştım ve oldukça cesur bu çağrıda önemli bir eksiklik buldum. Acaba başımıza gelenlerde TÜSİAD'ın da hiç kusuru yok muydu?

Ve hekim aklımla, yazımı şöyle sonlandırmayı seçtim. Başımıza gelenlerin sorumlusu ne Adam Smith ne de Karl Marx. Hatta zıvanadan çıkmak üzere olan dünyamızda, bugün bir araya gelebilseler bayağı ahbap olabilirlerdi diye de düşünmüyorum değil.  Kanımca işlerin yoluna girmesi için insanoğlunun On Emir’e, hatta onların sadece ikisine, çalma ve orijinalinde buyrulduğu gibi tanıklıkla sınırlandırılmamış yalan söyleme emirlerine uyması yeterli.