Anımsatayım. Sağlıkta Dönüşüm 2003 yılında zamanın sağlık bakanı Dr. Recep Akdağ tarafından başlatılan, ana ekseni vatandaşlarımızın hekime daha kolay ulaşmasını amaçlayan bir devlet politikasıdır. Hekime gerektiğinde ulaşabilmenin önde gelen bir birey hakkı olduğu tartışılamaz. Bu nedenle de Sağlıkta Dönüşüm girişimi yıllarca AK Partisi için, aynen planlandığı gibi, çok önemli bir oy kaynağı da olmuştur. Bu çok doğaldır ve ilk bakışta, gerçekten ve dürüstçe halka hizmet amacıyla uygulandığı sürece, kınanacak bir yönü yoktur.
Esas kınanacak olan ise adeta toplumsal bir aymazlığımızdır. Bir türlü öğrenemediğimiz veya öğrenmek istemediğimiz sağlık hizmetleri ve tıp hizmetlerinin eş anlamlı olmadığıdır. Tıp hizmetleri sağlık hizmetlerinin ancak bir parçasıdır. Bir toplumun sağlıklı kalabilmesinde en başta politikacılar olmak üzere aralarında kesinlikle çevre ve trafik uzmanları olmak üzere mühendisler, mimarlar, tüccarlar, sanayiciler, trafik uzmanları, iş adamları vb. çok çeşitli meslek gruplarının katkıları önde gelir. Hekimin görevi ise hastalığı tanımak, onu iyileştirmeye çalışmak, bunu yapamadığı durumlarda ise hastayı teselli etmekten oluşan tıp hizmetleridir. Hastalıklardan korunmayı sağlamak da doğal olarak hekimin görevleri arasındandır. Ancak bu görev, birey bazında hastalarını uyarmak, kimi durumda hastaya koruyucu ilaç yazmak ve zaman zaman da toplum sağlığından esas sorumlulara öneri ve uyarılarda bulunmaktan öteye geçmez. Hekim, en az 6 yıl süren eğitiminde esas olarak hastalığı tanımayı ve onu iyileştirmeyi öğrenir. Özetle hekimlik bireysel -hem hekim hem de hasta açısından- sağlık ise kamusal bir uğraştır.
Öte yandan tarih boyunca, bir yandan bilgisizlik bir yandan de politik güç kazanmak uğruna hekimlere sağlık hizmeti - yoğun görevler vermek isteyenler olmuştur. Mao’nun çıplak ayaklı doktorları veya 1980 darbesinin hekimleri zorunlu hizmette görevlendirmeleri bunlara iki örnektir.
Sağlık hizmetleri ve tıp hizmetlerinin ne denli iki ayrı işlev olduğu halen ABD’de görülür. ABD tıp hizmetleri açısından belki de dünyanın da en ileri ülkesidir, ancak sağlık hizmetleri açısından oldukça geridedir. Örneğin, diyelim karaciğer nakli olabilmiş bir ABD vatandaşının yaşam süresi diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha uzundur. Ancak yine ABD’de ortalama yaşam süresi yine benzer ülkelere kıyasla belirgin, örneğin İngiltere’ye kıyasla 5 yıl, geridedir. Bu arada sakın kafanız karışmasın, ABD’de olup biten hekim suistimali olmayıp, aynı ülkedeki oldukça bozuk gelir dağılımı nedeniyle toplumun önemli katmanlarının en temel sağlık hizmetlerinden yoksun kalmasındandır. Bunun nedeni de yanlış politik tercihtir. Üstüne üstlük aynı ülkede yaygın, en azından ucuz ve etkili bir sağlık sigortası – bu arada, doğru deyiş hekim ve hastane hizmetleri sigortası olmak gerekir - sistemi de yoktur.
Sağlıkta Dönüşüme dönelim. Sağlıkta Dönüşüm bir zamanlar bu toplumun, aynen yöneticileri gibi, sağlık ve tıp hizmetleri ayrımını anlamamasından/bilmemesinden de yararlanıp oldukça popüler olmuş ancak bu popülerlik giderek tükenmiş, gerek toplumun gerekse de hekimlerin bir kabusuna dönüşmüştür. Bakın, AKP iktidarının ilk 10-15 yılında gerçekten, en temel sağlık hizmetlerinden olan yeni doğan yaşam beklentisinde önemli bir düzelme olmuştur. Ancak bunun ana nedeninin sağlıkta dönüşüm olmayıp, evet şimdiki nefretlik dış güçlerin de ülkemize para sokması yoluyla, ülke halkının zenginleşmesi, daha iyi yollara, daha temiz suya, daha iyi beslenmeye kavuşması da olabileceği akla bile gelmemekte veya gelip de cinlik yapıp itiraf edilmemektedir. İyi anımsıyorum. Aynı yıllarda bu kez bir tıp hizmeti göstergesi olan, böbrek hastalarının kronik diyalize erişme oranının ne olduğunu araştırdığımda hiç veri bulamamış ve konuyu zamanın önde gelen sağlıkta dönüşüm yandaşı hekim arkadaşlarla tartışmıştım.
Özetle\ Sağlıkta Dönüşüm esasında bir hekime ulaşım programıdır. Hekim (tıp) hizmetlerinin sağlık hizmetlerinin ancak bir parçası olduğu hem bilinmez hem akla gelmez. Ülkemizde gerek sağlık hizmetlerinde (kanımca çok daha baskın) gerekse de tıp hizmetlerinde, bir yandan içinde bulunduğumuz çok kötü ekonomik koşullar bir yandan da sığınmacılar nedeniyle halen büyük sorunlar vardır. Ancak işin bir de gerçekten trajikomik boyutu var. Onun da çok belirgin bir göstergesi eski sağlık bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın giderayak aile hekimlerine, geçen ay içinde hem de müjde deyip yayımladığı bir genelge. Sayın bakan bu genelgesinde aile hekimlerine günde 70 hasta bakarlarsa 5000 TL ek gösterge alabileceklerini söylemiştir. Kamuda çalışan hekimlerine günlük mesaileri, 1 saatlik öğlen yemeği molası çıkarılırsa, toplam 6 saat yani 360 dakikadır. Demek bakanın aile hekimlerimize önerdiği, gördükleri hasta başına günde 360/70 = 5 dakika ayırmalarıdır. Üzülerek anladığım ülkemi yönetenlerin sağlık hizmetleri açısından hala tek saplantıları var, o da hastayı hekime göndermek.
Sokrat’ın “Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, bilgisizlik.” deyişini hiç unutmayalım. Anımsatmam hem yönetenlere, belki de daha fazla, yönetilenlere.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
22 Kasım 2024 Cuma yayın akışı: Bugün TV'de neler var?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza
22 Kasım Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi program yer aldı