Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3818
Dolar
Arrow
34,6450
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5963
Altın
Arrow
2931,0000
BIST
Arrow
9.636

Konsolosluk kapılarında Türk vatandaşları

Benim üniversite okuduğum yıllarda toplumda bir Avrupa Birliği coşkusu hâkimdi. O dönemde reform paketleri birbiri ardına geliyor ve ülkenin okumuş yazmış kesiminde ciddi anlamda bir umut oluşturuyordu. Lisansta okuduğum bölüm olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler’de Avrupa Entegrasyonu gibi dersler, ders kataloğunun rağbet görenlerindendi.

Bu AB coşkusunu ben pek paylaşmadım ama bu dersleri de almış bulundum. Şu anda ise Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde ders veren bir akademisyenim.

Aradan geçen ortalama yirmi senede lisans öğrencilerini, yani öğrencilerimizi, AB konusunda en çok ilgilendiren sadece iki meselenin kaldığını fark ediyorum: Göç ve vize. Kimse bu koşullarda AB coşkusu beklemiyor tabii ama bıkkınlık içeren “AB kapısında Türkiye” söylemleri dahi sona ermiş, daha doğrusu, “konsolosluk/yetkilendirilmiş kurum ofisi kapılarında Türk vatandaşları”na evrilmiş hâlde. 

Oysa geçtiğimiz hafta, Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi kabul edildi. Bu sebeple Bütçe Plan Komisyonu’na hitap eden Dışişleri Bakanı Fidan, Türk dış politikasını şu şekilde özetledi: “360 derece dış politika anlayışıyla her kıtada ayak izimizi bulundurmaktayız. Tehditlere karşı dururken, fırsatları da değerlendirmekteyiz. Barışta kararlı, bölgesinde güçlü ve dünyada saygın bir dış politika yürütmekteyiz.” Türkiye’nin uluslararası alandaki saygınlığı biz vatandaşları için ancak bir övünç kaynağı olabilir. Ancak sormak da gerekir: “360 derece dış politika” anlayışı takip eden bu saygın ülkenin vatandaşlarının vize alabilmek için deyim yerindeyse çektiği çile, size de biraz çelişkili gelmiyor mu?

Yazıya AB ile başlamam, dilerim kimseyi yanlış yönlendirmez. Zira, mesele sadece Schengen alanına ilişkin bir sorun da değil. Ama ticaret, turizm ve eğitim gibi alanlarda daha çok Avrupa ile ilişki içinde olduğumuz için, bu ülkelerin vize rejimleri açıkçası bizi daha çok ilgilendiriyor.

Son dönemde vize ret oranlarında artış olduğu söylenirken, verilen vizelerin de kısa süreli olması en çok konuşulan meselelerden bir tanesi. Ancak diğer yandan, bir Türk vatandaşı olarak bu aşamaya gelebildiyseniz yine de şanslısınız. Çünkü son dönemde vize süreçlerine bir yerinden bulaşmış herkes biliyor ki, randevu bile yok. 

Günün belirli saatlerinde sürekli kontrol etmeniz veyahut çeşitli “bot”ları aktif bir biçimde kullanmanız gerekiyor. Ya da en son vakada gördüğünüz şekliyle, vizenizin akıbetini bilemiyorsunuz. Ve zarara uğruyorsunuz.  Örneğin, geçtiğimiz günlerde İtalya’da çeşitli eğitim kurumlarından kabul almış öğrencilerin – ki sayıları 900’ün üzerinde – eğitim haklarını vize başvuruları sonuçlanmadığı için kaybettiklerini ve bu sebeple de İtalyan konsolosluğu önünde protesto eylemi gerçekleştirdiklerini okuduk. Kuşkusuz bu örnekler çoğaltılabilir. 

Peki, “360 derece dış politika” yürüttüğü söylenen ülkemizin vatandaşları neden bu şekilde bir muameleye maruz kalıyor? Resmî cevap çoğu zaman yoğunluk. Ancak, başvuruların geçmişe kıyasla daha fazla ret alması gibi olgular Türkiye’nin düzensiz göç ile ilişkisi, vize ile Avrupa’ya geçen daha fazla sayıda kişinin sığınma talebinde bulunması ve yine çok sayıda kişinin geri dönmeme riski taşıması ile yakından bağlantılı. Kısacası, tek sebep olmayabilir ama ülkemize kimi aldığımız ya da kime vatandaşlık verdiğimiz önemli. Bittabi ülke içindeki politik ve iktisadi durum da… 

Türkiye’nin AB ile ilişkileri, kısa bir zaman diliminde iyileşme emareleri göstermeyecek. Yani ne Türkiye’nin ne de AB’nin bir üyelik perspektifi var. Sığınmacılara ilişkin yapılan “Geri Kabul Anlaşması” çerçevesinde tartışılan vize serbestisinin gerçekleşmeyeceği de daha başından belliydi.

Zira, içinde somut ve ucu açık birçok ögeyi birlikte barındırıyordu. O sebepledir ki, AB üyesi ülkelerle temaslarında Türkiye artık vize serbestisinden daha ziyade vizenin kolaylaştırılmasından bahseder oldu.

Ama önümüze düşen haberlerden anladığımız kadarıyla, bu da pek olası görünmüyor. Ezcümle, vatandaş, 360 derece dış politikanın kendi hayatına dokunan kısmında da etkin politikalar bekliyor…