Türk dış politikası alanında konuşan ve yazan akademisyenler olarak bir süredir zihnimizi meşgul eden bir kavram var: Stratejik otonomi. Türkiye’nin özellikle 2010’lu yılların ikinci yarısından itibaren Batı (ABD, NATO ve AB) ile ilişkilerinin bozularak “Batı dışı” ülkelerle hizalanmaya girmesini, Türk dış politikası literatüründe bu kavram üzerinden sıkça tartıştık. Tartışmaya da devam ediyoruz…
Açıkçası, ben Türk dış politikasına uzun erimli baktığımdan Türkiye’nin farklı bir arayışa girmesinin yeni bir olay olmadığını, bunun yüz yıllık süreçte sistemin izin verdiği ölçüde zaman zaman ortaya çıkan bir yönelim olduğunu birden fazla yerde belirttim. Ama en sonuncusu da olmak üzere otonomi meselesinde rol oynayan – sistem ya da bölgesel alt sistemlerdeki değişim ya da liderlik gibi – bazı faktörleri de incelemeye çalıştım. Zira konuya bilimsel ciddiyetle yaklaşmak bunu gerektirir.
Ancak ve ancak, geçtiğimiz haftadan beri artık dış politikanın neredeyse tek ve genel bir faktöre indirgendiğini düşünüyorum: içteki siyaset. “Stratejik” sıfatını zaten anlamsız bulduğum otonominin ise, ille de analiz edilecekse, “ad hoc” (anlık) şeklinde analiz edilebileceğini ama bu konjonktürde ona da gerek olmadığını duyumsuyorum.
Fazla akademik yazdığımı düşünenler için daha açık anlatalım… Stratejiyi, otonomiyi bir yana bırakalım, sadece son haftanın Türkiye-ABD temelindeki gelişmeleri ve haberleri çok daha büyük ve temel sorunlarla uğraşmak zorunda olduğumuzu gösteriyor. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack’ın ABD Başkanı ile yaptığı bir konuşmaya atıfla Trump’ın Türkiye için “mesele sınırlar, S-400 ya da F-16’lar değil. Mesele meşruiyet” dediğini aktarması ve sonradan gelen tepkiler sonucunda bu kavramla “saygınlığı” kastettiğini söylemesi oldukça problemli. Zira meşruiyetin bizdeki kaynağını teşkil eden birim; halk. Temel olarak bundan anladığımız da iktidarın söylem, hareket ve davranışlarının bu birim tarafından kabul görmesi… Kastedilen buysa, dış politika – iç politika diye bir ayrım yapmaya pek gerek yok. Ama Türkiye’de işlerin bu şekilde ilerlemediğini de birilerinin belirtmesi lazım. Yani herhangi bir başka ülke, burası için bir meşruiyet kaynağı olamaz… Yok değilse ve daha önce de bölgedeki ulus-devlet sistemleri hakkında pek de hafife alınmayacak laflar eden ve çekinmeden millet sistemi tavsiye eden Barrack’ın dediği gibi konu gerçekten “saygınlık” ise, bunun yokluğu mu ima ediliyor? Bunu da ABD mi tesis etmek istiyor? Her iki şekilde de, sorunlu bir anlatı ve sorunlu bir durum.
Tüm bu tartışmanın içinde, doğrudan bu konuyla bağlantılı olmayan ama dolaylı olarak ilişkili olabilecek bir açıklama Kremlin sözcüsünden geldi: Peskov, Türkiye’nin egemen bir devlet olarak Rusya ile hangi alanlarda iş birliği yapacağına kendisinin karar vereceğini söyledi. Konu enerji meselesi… Trump, Türkiye’ye Rusya’dan enerji almayı bırakma çağrısında bulundu. Ve dahası, Wall Street Journal’a göre, ABD sıvılaştırılmış doğalgazının Türkiye tarafından satın alınabilmesinin önünü açan ve toplamda 43 milyar dolara tekabül edecek bir anlaşma da Beyaz Saray görüşmesi öncesinde yapıldı. Yine aynı gazeteye göre, böylece son dönemde yeniden Batı’ya yaklaşmak isteyen Türkiye’nin Rus gazına olan bağımlılığının azalması bekleniyor. Görüldüğü gibi konu enerji meselesi ama ben Peskov’un açıklamasının özellikle de Türkiye’nin egemenliğine atıf yapılan kısmını ilgi çekici buldum. Zira, geçen haftanın konuşmalarında, meşruiyet meselesinden tutun da seçim konusuna kadar her şey, dönüp dolaşıp “egemenlik” kavramının iç politik ve uluslararası anlamlarına tekabül ediyor. Ezcümle, en temel husus da diyebiliriz…
Yani, strateji, otonomi gibi kavramlar tartışırken, konunun buraya gelebileceğini hiçbirimiz tahmin etmiyorduk sanırım… Türk dış politikası sürprizlerle dolu…
Çok Okunanlar

Güllü'nün ev içi kamerasının görüntülerinin tamamı ortaya çıktı

KAAN krizi... 'Amed' tehdidi...

Aytun Çıray'dan üç dönem milletvekilliği yaptığı CHP ve Özel'e 'dostça' uyarı

Güllü'nün temizlikçisi kendisine yapılan 'cam' uyarısını açıkladı

Fenerbahçe'den Gökhan Gönül açıklaması

Berber Mevlüt

Mücahit Birinci'den İmamoğlu çıkışı

Macron'dan Gazze planıyla ilgili ilk açıklama: Fransa hazırdır

2026'da MTV, emlak vergisi ve trafik cezalarına büyük zam!

CHP'li eski vekil Atila Sertel gözaltına alındı