Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Mağduriyet maskeli hukuk tanımazlık

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, uzun süredir kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulunun açılması yolunda görüş bildirdi. Öncelikle yanlış bir algının düzeltilmesi gerekiyor. Rum Papaz Okulunu Türkiye kapatmadı. Papaz Okulunun kapatılması konusunda ne idari ne de yargısal bir karar var.

Heybeliada Ruhban Okulu, Türk uyruklu Ortodoks yurttaşlarımız için din adamı yetiştiren bir teoloji okuludur. Osmanlı döneminde, 1844 yılında, Ortodoks Teoloji Okulu olarak öğretime başlayan Ruhban Okulu, Lozan sonrası, Cumhuriyet döneminde Türk hukukuna tabi olarak faaliyetini sürdürdü.

Dünya kamuoyunda, Heybeliada ruhban Okulunu, keyfi olarak kapatan Türkiye’nin, okulun yeniden açılmasına izin vermediği yolundaki iddia, yukarıda değindiğimiz gibi tümüyle yanlıştır. Sorunun temelinde neyin yattığı, bu yanlış ve çarpık algının nasıl oluşturulduğu anlamak için, objektiflik, bilimsellik, tarihsellik ve hukukilik açısından Prof. Dr. Sibel Özel’e kulak vermenin zamanıdır:

1- Anayasa Mahkemesi, 12 Ocak 1971 tarih ve 1969 / 31 E. 1971 / 3 K. (Resmi Gazete 26.03.1971- 13790 sayılı) ile Özel Yüksek Okulların Anayasaya aykırı olduğu kararını vermiştir.

2- Bu karar doğrultusunda, özel yüksek okullara gönderilen resmi yazılarla, 9 Temmuz 1971 tarihinden itibaren hukuki varlıklarının kalmadığı bildirilmiştir.

3- HRO, 1971 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı kapsamında bir yüksek okuldur ve okulun yönetmeliği 1965 tarihli Özel Öğretim Kurumları Kanununa tabidir.

4- HRO'nun iptal kararı kapsamında kapatılmasının ardından hukuka uygun hale getirilerek faaliyete geçebilmesinin formülü geliştirilmiş ise de Patrikhane bu çözüm önerilerini kabul etmemiştir. Çünkü Patrikhane, HRO’yu Türk hukukuna tabi olmayacak, Türk hukukunun denetimi dışında, tümüyle kendine bağlı uluslararası bir teoloji okulu olarak açmak istemektedir.

5- Anayasa m.24/ 3, laikliği tanımlarken "Din ve ahlak eğitimi ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır" hükmünü getirmiştir. Bu bağlayıcı hukuk kuralına göre devletin gözetim ve denetimi dışında ( İslam ve diğer dinler ayrımı yoktur) din eğitimi verilemez.

6- Anayasa m.130 üniversitelerin sadece devlet tarafından kurulabileceğini öngörmüştür. Bu çerçevede devlet veya vakıf üniversitesi kurulabilir.

7- Vakıf tüzel kişiliği olan HRO, bu kapsamda teoloji üniversitesi olarak açılabilir. Ancak vakıf üniversiteleri de YÖK denetimine tabi olduğu için Patrikhane bu formülü de kabul etmemektedir.

AKP Milletvekili Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı iken; “Bana kalsa Heybeliada Ruhban Okulunu 24 saatte açarım” demişti. Siyasi iktidar açısından, önemli ve bağlayıcı olanın hukuk değil, siyasi iradenin istemi ve iradesi olduğu bundan güzel anlatılamazdı! 

Yurtdışından gelecek öğrenciler için YÖK’ün denetiminin dışında bir yüksekokulun faaliyete geçmesine onay verilmesi, eşitliğe ve hukuk birliğine aykırıdır. Bu yönde verilecek bir ödün, kaçak medrese eğitiminin meşrulaştırılmasına ve YÖK'e bağlı olmayan, İslami cemaatlerin denetiminde özel ilahiyat okullarının birbiri ardına kurulmasına yol açacaktır. Bu durumun Anayasal tanımla (kağıt üzerinde kalsa bile) laik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu olacağını görmezden gelmek mümkün değildir.

Heybeliada Ruhban Okulunun, siyasi iktidar tarafından ne zaman açılacağından önce, Patrikhanenin neden Heybeliada Ruhban Okulunun Türk hukukuna uygun olarak açılmasını kabul etmediğinin sorgulanması gerekmektedir.

Mağduriyet iddiası üzerinden, hukuk birliğini derinden sarsacak ayrıcalıklara izin verilmesinin, Türkiye’de faaliyet gösteren ama Türk hukukunu tanımayan, Türk hukukun denetleyemediği, Vatikan türü bir devletin doğmasına yol açacağı bilinmelidir.