Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

AKP'nin yeni anayasa arzusu baskılanmalıdır

Öyle anlaşılıyor ki, AKP ve lider kadrosunda yeni bir anayasa yapımı için toplumsal ve siyasi oluşumun en elverişli döneminin yakalandığı kanaati hâkim olmalı ki, durmadan yeni bir anayasa dayatması yapılmaktadır. Peki, bu durumda şu iki soruyu soralım. Birincisi, ülkemizin yeni bir anayasaya gereksinimi var mıdır, varsa model ne olmalıdır? İkincisi, AKP ve var olan meclis yeni bir anayasa yapmaya muktedir olabilir mi?  

Önce AKP’nin ekonomi yönetimi ve yönetim zihniyetine bir göz atarak, ikinci soruya daha başta yanıt oluşturalım. Sade bir vatandaş olarak düşünüyorum ki, ülkeyi emperyalizmin direktifleri doğrultusunda bu denli zor koşullara sürükleyen AKP, kendisine tanınacak yeni durumda bundan başka fazla bir şey yapabilecek kapasiteyi haiz değildir. Eğer bir kişinin işi zihniyetinin aynası ise, durumu siz değerli okurlarım rahatlıkla değerlendirebilirsiniz. AKP’nin içinde bulunduğumuz koşullardan tek kurtuluşunun emperyalizmin direktifleri doğrultusunda emperyalistlere ülke üzerinde yeni olanaklar sağlamak olduğu gözükmektedir. Bu anlayış doğrultusunda,  Mehmet Şimşek’in tek görevinin de bu projeyi en az hissedilir şekilde topluma kabul ettirmektir. Böylece, ilk etapta bir miktar sıcak para bulunarak ortam yatıştırılacak, orta vadede de emperyalistin ana projelerinin uygulanmasına geçilebilecektir. Diğer bir deyişle, emperyalistin kısa vadeli kaynak desteğinin orta ve uzun vadede daha ağır ekonomik vaatlere bağlı olmasıdır. Günümüz koşullarında iki kademeli sömürü mekanizması gündemdedir, bunun nedeni günümüz koşullarında salt çevresel ekonomilerin çöküyor olması değil, merkez ekonomilerin de çöküş aşamasında seyrediyor olmasıdır. Hal böyle olunca, merkez ekonomilerin çevre ekonomilere dayanma etkisi geçmişe göre daha şiddetlidir.

Görüldüğü üzere, ekonominin zor koşullarında AKP’nin başka bir yolu bulunmamaktadır. Bugünkü durum kapitalizmin kronik gelişmesinin bir halkasından başka bir şey değildir. Doğal olarak, içinde bulunduğumuz koşullarda yöneticilerin çok büyük hatası vardır. Örneğin, Nas inadı bunlardan biridir. Fakat unutmayalım ki, hem siyasilerimiz yüzde yüz bizim eserimiz olmadığı gibi, onların uyguladığı politikalar da, işin doğası itibariyle, ülke halkının yararına değildir, olamaz da! AKP’nin beka sorununu ülke temelinde değil de, parti ve yöneticiler temelinde görmesinin sebebini lütfen bir düşünelim. CHP’nin iktidar cenahı ile ilişki kurarken düşünmesi gereken en önemli konu, AKP’nin Türkiye üzerindeki misyonu ve misyonun arkasındaki güçler olmalıdır. Nitekim tasarruf genelgesine baktığımızda, enflasyon ve düşük gelirler nedeniyle doğal tasarruf girdabında bulunan vatandaşlardan ek tasarruf talep edilirken, yandaş sermayeye ve emperyaliste aktarılan kaynaklara dokunulmamaktadır. Hal böyle olunca, bu soruna yaklaşmanın yolları, genel halktan değil varsıllardan, başta yandaş sermaye olmak üzere sermaye kesiminden ve özellikle de kamu israfından kaynak aktarım yollarının zorlanmasından geçer. Doğal olarak böyle bir projeye sermaye ve emperyalist çevreler şiddetle karşı çıkar. Ancak, halka iyi anlatıldığı koşulda, böyle bir tasarruf projesi kamuoyunun da desteğini kazanabilir.  

Muhalefet cephesinin görevi ciddi ve tutarlı proje üretmek olmalıdır. Sanayileşmede selektif davranılarak, bir yandan ileri teknoloji kanalları zorlanırken, diğer yandan da yoğun işsizliği emecek üretim dallarının geliştirilmesine önem verilmelidir. Açıktır ki, ülkenin tek ekonomik sorunu sanayisizleştirilmesi değildir. Ülkede tarım kesimi de çok ciddi şekilde çöküştedir. Halkımızın ciddi gıda sorunu ile karşı karşıya olduğu bilinci iyice anlaşılmalı ve projeler ona göre geliştirilmelidir.

Muhalefet cephesi eğitim, sağlık ve hukuk alanlarına da el atarak, buralardaki yaygın tahribatı önlemeli ve onarmalıdır. Ancak böyle bir onarım programında iki ciddi sorun ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi, kadro değişimleri esnasında karşılaşılacak güçlüklerdir. Ancak ikinci süreç birinciden çok daha zor koşulları gündeme taşıyacaktır. O da şudur; AKP’nin istihdam ideolojisi aynı anda kamu hizmetlerinin görülmesinde rüşvet kapısını aralamıştır. Söz konusu rüşvet kapısıdır ki, kadro ve/veya yönetim değişikliği yapılırken kendisine ek gelir kapısı oluşturanların direnciyle karşılaşabilecektir. Rüşvet kapısının zorlanması salt memurla değil, halkın da büyük bir kesimi ile örtülü mücadeleyi gündeme getirebilir.

Böylesi devasa problemler, bir yandan köklü bir ekonomik yeniden yapılanma programını, diğer yandan da aynı derecede köklü bir sosyal programı gerektirirken, başta CHP olmak üzere hemen tüm muhalefet partilerinin düşünce ve mücadelelerini siyaset alanında oluşturmaları düşündürücü ve ümit kırıcıdır. CHP’nin acilen yapması gereken AKP ve lideriyle kesinlikle aynı masaya oturmamak, normalleşme adı ile masaya sürülen ökse programa kanmamak, hele de bu parlamento yapısı ile yeni bir anayasa safsatasına kesinlikle izin vermemek olmalıdır. Normalleşme hikâyesi ile AKP başkanı ile görüşme gafletinde bulunmuş olan CHP başkanı bu samimi davranışı ile büyük bir gaf yapmıştır. CHP, aslî görevi olarak AKP’nin salt kısa vadeli değil, memleketi felakete sürüklediği uzun vadeli tahribatını gündeme taşıyıp durumu halka anlatması gerekirken, belediye başkanları ve parti başkanı arasındaki örtülü ya da açık çekişme veya sürtüşme halkın gözünden kaçmadığı gibi, AKP’nin de ekmeğine yağ sürmektedir. Muhalefeti zayıflatan ve AKP’ye asfalt yol döşeyen bu sürtüşme mutlaka halledilmeli ve bir bütün olarak halkın karşısına çıkılmalıdır. Muhalefetin çalışma alanı iktidara nasıl gelirim değil, geldikten sonra neler yapabilirim, olmalıdır. 

AKP’ye göre, partinin ve özellikle de parti başkanı ve elemanlarının yaşamsal beka sorunu ancak yeni bir anayasa ile çözülebilir. AKP’nin tasarladığı yeni anayasa için halkın eğilimi ve siyasetin yapılanması 22 yıldır işbaşında buluna AKP tarafından en elverişli konuma getirilmiş bulunmaktadır. Kısacası, AKP için zaman tam da kendi amacına uygun bir anayasa yapma zamandır! Bunun karşısında, muhalefetin stratejisinin ise, ülkenin beka sorununun, ekonomisinin ve kamu kurumlarının yeniden kurgulanması ve sağlıklı işletilmesi olduğu şeklinde işlenmelidir.

Öyle görülüyor ki, her iki kesim de yeni bir anayasaya ihtiyaç duymaktadır, bir farkla ki, zıt kesimlerin hedeflediği anayasaların amaçları ve yönleri birbirine zıt ve farklı olarak!    

Not: Bu yazı önemine binaen, Gazete Manifesto’da yayınlanan yazımdan esinlenerek üretilmiştir.