Bu çok zor bir soru. Kısa yoldan yanıt vermek gerekirse, yanıt “hayır”dır!
İşte bugün, değerli okurlar, bu zor sorunun kısa yanıtını açarak, konumuza girelim. Bir de, bugün neden bu konuyu işlemem gerektiğini sizlerle paylaşmam gerekirse, o da, bütçe görüşmelerinde sağlık konusunun gündeme gelmiş olmasıdır. Fakat, şöyle ya da böyle sağlık konusu, bugünkü hali ile olduğu kadar, yarın oluşacak durumu bağlamında da her an aklımızda olması gereken bir konudur.
Önce şu malum bütçe görüşmeleri konusunu biraz irdeleyelim. Acaba toplumun ne kadarı bütçe görüşmelerinde sağlık konusu ile ilgilidir, diye düşündüğümüzde, bence çok yoğun bir topluluk aklımıza gelmez. Bunun sebebi “sağlık” konusunu algılama biçimimiz ile ilgilidir. Genel sağlık konusu konuşulunca, hemen hemen salt yaşanan akut durumlar aklımıza gelir, yani hasta olduğumuzda sağlık konusu daha yoğun olarak aklımıza gelir. Böyle bir durum oluştuğunda da alacağımız hizmetin paralı olması ancak fakirlik ya da yoksulluk durumlarında kafamızı kurcalar. Paramız varsa, çekinmeden veririz ve neden sağlık hizmetlerinin maliyetinin sosyalleştirilmediğini sorgulamayız dahi. Örneğin, siyasi partiler acaba siyasi propagandalarda neden kamu sağlık sisteminin çok daha kapsayıcılıkla her durumda her hastanede geçerli olmasını savunmazlar ki, diye düşündük mü? Hele de varsıl kesimin bu konuyu kesinlikle düşünmediğini görebildiğim gibi, sağlığın özelleştirilmesini ise ölesiye reddederler. Evet, ölesiye reddederler de bilmezler ki, sağlık hizmetleri belirli nitelikte yaygın olmadıkça zenginin de yaşam kalitesi düşük olur, hatta yaşam garantisi dahi yok olabilir! Bir ülkenin cumhurbaşkanı makamı başında iken ambulans temin edilemediği için, varsıl bir ailenin oğlu da benzer nedenle yaşamını kaybetmedi mi? Düşünmek, ibret almak bu kadar mı zor geliyor insanlara!
Hal bu iken, hükümet neden kendi yararını düşünemeyen ve bu nedenle siyasi erke baskı uygulayamayan geniş kesime hizmet verme amacıyla hangi mantıkla varsıl kesim üzerine vergi yükü yıkarak bilinci kör bir kesime hizmet sunsun ki? Ondan dolayıdır ki, kamu bütçesinde sağlık hizmeti fevkalde gerilerden gelen bir hizmet kalemi olarak yansır. Kapitalist-burjuva toplumlarında varsıllar da, onun emrindeki siyasiler de genel halkı değil, kendi konum ve durumlarını düşünürler. Yanlış bilince saplanmış halk ise seçtikleri (daha doğrusu seçtiklerini zannettikleri !) siyasi erkin kendilerini düşündüğünü sanır, gafletten uyanarak idrak edemezler ki, varsıl da, siyasi iktidar da sadece ve sadece kendilerini düşünmektedir!
Diğer taraftan, sağlığın sosyalize edilmesi ile kamusallaştırılması arasındaki en temel fark, yoksulu varsıla finanse ettirmemek ve işi piyasaya sürerek sağlık gibi herkesin her şeyini vermeye amade olabileceği hizmeti bizzat ilgiliye ödetmektir. Hele de alt gelir grubundaki bireylerin yanlış bilinç sahibi olmaları ve yaygın medya aracılığı ile uyutulabildikleri ortamda ne diye varsılı sıkıntıya sokmalı ki! Üstelik, kamu hastaneleri de yok değil, randevu sırası meselesi ise, her hastaya giderek azalan görüşme zamanı ayarlaması ile kısmen de olsa halledildi mi, mesele çözüme doğru sürüklenmiş olabilir.
Peki, sağlık konusu sadece akut hastalık durumunda mı aklımıza gelmesi gereken bir konudur? Gelişmiş bir toplumda bu durum böyle olmamakla beraber, gelişmemiş toplumlarda maalesef böyledir. Çünkü, sağlık konusunun akut durumlarda devreye alınması gereken bir konu olarak ele alınması hem varsılın, hem onların siyasi ajanı siyasi otoritenin ve, daha da önemli olarak, bizzat sağlık personelinin çok temel bir arzusudur. Sağlık, hizmetlerinin kamusallaştırılması piyasa gelir dağılımını varsıllar aleyhine, yoksullar lehine değiştiren bir politikadır. Hal böyle olunca, yoksulun bilinç düzeyi varsılın bilinç düzeyine eşiti hatta ondan daha üstün olmadıkça burjuva toplumlarında sorun çözülemez. Kaldı ki, sorun salt bilinç düzeyi ile de ilgili olmayıp, sağlık personelinin farklı alanlardaki gelir düzeyi ile de ilgilidir. Bu konuda sağlık personeli de fevkalade haklıdır. Böyle bir yazıda çirkin ifade kullanmak okuyucuya saygım icabı yerinde olmayacağı için, anlayışınıza sığınarak sadece “dünkü çocuk” diyerek gönlümdekini ifade ile yetinerek, evet o dünkü çocuk ve ailesi beş günlük okul tatilini çocuğu rahatlasın bahanesiyle yurt dışında geçirebilecekken, hiç kimsenin arzulayarak yapabileceği bir iş olmayan her alan ve kademedeki sağlık personelinin günlük kirasını düşünerek yaşamını sürdürmeye çalışması durumunda bu sorun çözülemez.
Yazının boyutu nedeniyle giremediğim, tedavi edici sağlık karşısında koruyucu sağlık konusu ve bugünün israfı karşısında gelecek neslin beden ve zihin yapısının dejenere olması, hatta çürümesi meselesi de dikkate alındığında konunun çok geniş olduğu anlaşılır.
Mesele, açıktır ki, çok derinlerde bir sistem meselesidir. O sistemi de, kör bilinci ile halk seçmiştir. Kime ne anlatmalı ki!
Çok Okunanlar
İşte Öcalan’la yapılan 3 saatlik görüşmenin detayları...
AKP'li Hüseyin Yayman İmralı ziyaretini bakın nasıl inkar etmiş
Güllü'nün ölümüyle ilgili çarpıcı bir iddia daha geldi
Ünlü bankadan asgari ücret tahmini
İmralı ziyareti sonrası ilk anket sonuçları!
Yandaş gazeteciden asgari ücret kulisi
Nagehan Alçı'dan AKP'li Yayman'ın çelişkili açıklamalarıyla ilgili flaş iddia
İmralı fotoğrafı yanlış, orası Yassıada
Türkiye nereye gidiyor
Teröristbaşı Öcalan'ın kardeşinden CHP'ye tepki!