Yeni yıl bütçeleri kesinleştiğinde, maliye konusunda uzman arkadaşlar, “Kalem kalem, bu yıl ne kadar vergi ödeyeceğiz” diye haber ve yorumlar yaparlar. .
Genelde herkes, Türkiye’de ciddi oranda kayıt dışı ve yaygın bir vergi kaçağı olduğunu düşünür. Ancak bunun ne büyüklükte olduğu konusunda pek tartışma yapılmaz. Ben 2024 yılı için, tahmini ne kadar vergi kayıp ve kaçağı olduğunu hesaplamış ve 23 Haziran’da “1 ödüyorlar 10 kaçırıyorlar!” başlığı ile 12 Punto’da yazmıştım.
Bu senenin vergi kayıp ve kaçağının da yaklaşık 13 trilyon 400 milyar lira dolayında olacağını tahmin ediyorum.
10 Ocak Cuma günü Sözcü Gazetesinden değerli vergi uzmanı Nedim Türkmen, “Yazılarımda Türkiye’de kayıtlı ekonomiden daha fazla kayıt dışı olduğunu iddia ediyorum ve etmeye de devam edeceğim” diye yazdı.
Kayıt dışılığın, kayıtlı ekonomiden daha büyük olduğu konusunda Nedim Türkmen’le aynı fikirdeyim. Ben maliye alanında uzmanlaşmadım. Konuyu, makro iktisat çerçevesinde değerlendiriyorum. Kayıt içi- kayıt dışına bakmadan Türkiye’nin ekonomik büyüklüğüne göre, vergi potansiyeli üzerine bir iddia ortaya atıyorum ve beyana dayalı vergi ödeyenlerin ödemeleri gereken verginin yüzde 12’sini ödediklerini yüzde 88’ini ödemediklerini söylüyorum.
Bu tahmin ve iddia için iki ayrı veriyi esas alıyorum, ikisinde de çok küçük bir sapmayla aynı büyüklüğe ulaşıyorum: “Türkiye’nin 2025 yılı için vergi toplama kapasitesi (potansiyeli) 24 trilyon dolayında. Oysa 2025 yılında devletin bütçede toplamayı hedeflediği vergilerin tutarı 11 trilyon 139 milyar lira…”
Tahminde kullandığım birinci gösterge: Dolaylı vergi ve doğrudan vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payları…
Bir diğer gösterge ise toplam vergi gelirlerinin milli gelire (GSYH) oranı…
TOPLANACAK VERGİLER
2025 yılı için toplanacak toplam vergi gelirleri 11.139 trilyon lira…
Kurumlar Vergisi 1 trilyon 637 milyar lira, payı yüzde 15…
Gelir vergisi 2 trilyon 130 milyar lira, payı yüzde 19…
Gelir ve Kurumlar vergisi toplamı, kısacası doğrudan vergilerin toplamı 3 trilyon767 milyar lira, toplam vergiler içindeki payı yüzde 34…
KDV, ÖTV; motorlu taşıtlar, gümrük gibi birçok dolaylı vergilerin toplamı 7 trilyon 372 milyar lira, toplamda payı yüzde 66…
Türkiye’deki dengesizlik ve adaletsizlik burada yatıyor. Toplam doğrudan vergilerin payı yüzde 34, dolaylı vergilerin payı yüzde 66. Oysa gelişmiş ülke ortalamalarına baktığımızda doğrudan vergilerin payı yüzde 70, dolaylı vergilerin payı da yüzde 30… Elimizdeki altın oran 70/30, bunu çarpana çevirirsek, 2.3333…
Buradan anlıyoruz ki, Türkiye ekonomisi, 7 trilyon 372 milyar lira dolaylı vergi toplama kapasitesine sahip ise... Bu kadar dolaylı vergi ödeyen ekonomi, 70/30 oranına göre dolaylı vergilerin 2.3333 katı doğrudan vergi üretebilir demektir. Bu da 7.372 x 2.3333 = 17 trilyon 201 milyar lira ediyor. (Sağlamasını içler dışlar çarpımı ile de yapabilirsiniz. 30, 7 trilyon 372 ise 70 kaç eder diye denklemi kurarsanız da 17 trilyon 200 milyarı bulursunuz.)
17 trilyon 200 milyar lira yerine 3 trilyon 767 milyar lira doğrudan vergi ödeniyor. Bu durumda vergi kayıp ve kaçak miktarı 13 trilyon 400 milyar lirayı buluyor.
2025 yılında toplanacak 11 trilyon 139 milyar lira ile 13 trilyon 400 milyar lirayı topladığımızda Türkiye ekonomisindeki vergi potansiyelinin 24 trilyon 500 milyar lira dolayında olduğunu görüyoruz.
YÜZDE 12 ÖDÜYORLAR YÜZDE 88 BUHAR OLUP UÇUYOR
Bütçeye baktığımızda Türkiye’de toplanan gelir vergisinin 93’ü stopaj yoluyla kaynağından kesiliyor. Yüzde 7’si kadarını, beyanname ile sayıları 2.5 milyon kişiyi bulan, kuyumcular, müteahhitler, avukatlar, mimarlar, mühendisler, diş hekimleri, doktorlar, lokantacılar, pastacılar, terziler gibi irili ufaklı serbest meslek erbabı ödüyor.
Buna göre 2 trilyon 130 milyar liralık gelir vergisinin yüzde 7’sini, yaklaşık 150 milyarını beyan usulüyle serbest meslek sahipleri ödeyecek. Aylık olarak ortalama 5600 lira ödeyecekler. Komik…
Beyana dayalı vergi ödeyenlerin toplam ödemeleri, 1 trilyon 637 milyar lira Kurumlar Vergisi ve 150 milyar lira gelir vergisi… İkisinin toplamı, 1 trilyon 787 milyar lira. 1 trilyon 787 milyar ödüyorlar, 13 trilyon 400 milyar ödemiyorlar.
Vergi kaçırma şansı olmayan işçi ve memurlarla birlikte bakarsak, Türkiye’de toplanması gereken vergilerin yüzde 22’si toplanıyor, yüzde 78’i toplanamıyor. Eğer işçi, memur, kaynağından kesilen kira ve stopaj yoluyla kesilen diğer gelir vergisi kalemlerini hariç tutarsak, beyana dayalı vergilerin yüzde 12’si toplanıyor yüzde 88’i toplanamıyor.
MİLLİ GELİR VE VERGİLER
Bu bulguyu teyit eden ikinci veriye bakarak tahmin yapalım. O da, toplam vergi gelirlerinin milli gelire (GSYH) oranı…
Türkiye’de toplanacak toplam vergi geliri 11.139 trilyon.
Orta Vadeli Programda, 2025 için öngörülen cari fiyatlarla milli gelir büyüklüğü (GSYH) 61.5 trilyon lira.
Vergilerin milli gelire oranı yüzde 18.
Oysa gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 40 ile yüzde 55 arasında. Sosyal devletin güçlü olduğu Kuzey Avrupa’da yüzde 55 dolayında.
Yüzde 40’dan alırsak 61.5 trilyonun yüzde 40’ı, 24 trilyon 600 milyar lira çıkıyor. Yukarıda yüzde 30 dolaylı vergi, yüzde 70 doğrudan vergi oranından yaptığımız Türkiye’nin vergi potansiyeli tahmini de 24 trilyon 500 milyar civarında çıkmıştı. İki ayrı yerden baktığımızda da aynı sonuca varıyoruz. Ben Türkiye’de ekonominin vergi potansiyelinin bu olduğunu iddia ediyorum.
KİMLER VERGİ VERMİYOR
Başlıkta “2025’te ne kadar vergi kaçıracağız” diye sormuştum. Yazıda ısrarla “kaçırmak” yerine “ödemiyorlar” diyorum. Nedeni şu…
13 trilyon 400 milyar lira dolayındaki vergi kaybının 3 trilyon lirasını devlet bilerek almıyor. Buna vergi harcaması deniyor. Bu 3 trilyon liranın 800 milyar liralık bölümü “asgari ücret vergi istisnası”… Bu toplumda normal karşılanan bir vazgeçiş… 2.2 trilyon lirası ise devletin teşvikleri ile yandaş şirketlerin silinen vergileri… Ortada bir planlama ve plana dayalı bir kalkınma modeli olmadığı için de yatırım teşvikleri nedeniyle vazgeçilen vergilerin ekonomiye katkı sağladığı ise şüpheli…
Geri kalan 10 trilyon vergi kaybının, ne kadar olduğunu tahmin edemediğimiz bir kısmı tarikatlara gidiyor, kalan kısmı da kaçırılıyor. AKP öncesi dönemde hayır kurumlarına yapılan bağışların vergiden indirilme tutarı yüzde 5 ile sınırlı idi. Ancak daha sonra kimi tarikatlara yapılan ayni ve nakdi, gıda-eşya yardımları ile cami yaptırma, tarikat yurdu yaptırma gibi alanlardaki bağışların tamamı vergiden muaf tutuldu. Tarikatlara ait vakıflar paralel Maliye gibi çalışmaya başladı.
Sistem şöyle işliyor: İlgili tarikatın vakfı ya da derneği, 100 lira vergi ödemesi gereken şirkete 100 liralık makbuz kesiyor. Kişi ya da şirket, tamamen vergiden muaf oluyor. Ancak şirket, o vakfa ya da derneğe ne kadar ödüyor, bu tarafı meçhul. Örneğin 50 lira ödeyebilir, 50 lira kendilerine kalır. Vakıf ya da dernek, aldığı 50 liranın bir kısmını ilgili hayır işine harcar, kalan kısmını da kendi aralarındaki hiyerarşiye göre paylaşabilir. Tarikat şeyhlerinin saraylarına, bindikleri otomobillere, yaşadığı saltanata bakılırsa bu ihtimalin yabana atılmaması gerekir diye düşünüyorum. (11 Ağustos 2024’de “Bu da tarikatların vergi yağması” başlığı ile bu konuda detaylı bir yazıyı 12 Punto’da yazmıştım. İlgilenenlere arşivden bulup okumalarını öneririm.)
Çok Okunanlar
Güzide Duran'dan flaş açıklama! Okan Buruk'la aşk iddialarına yanıt geldi
12 Ocak 2025: Süper Lig'de hangi maçlar var?
11 Ocak Cumartesi reyting sonuçları belli oldu!
Real Madrid ile Barcelona karşı karşıya geliyor
Teğmenler hakkındaki tutanak sahte mi?
Serenay Sarıkaya ve Mert Demir hakkında flaş gelişme!
TasteAtlas açıkladı: İşte en kötü Türk yemeği
Deha dizisi bu hafta da yok!
Kimliğin nerde Dionysos?
2025’te ne kadar vergi kaçıracağız?