Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Medyadaki çok boyutlu çürüme ve acınası 'gazetecilik' algısı

Çok değil... 20 yılda neler değişti neler? 

Türkiye'deki siyasal iklimden kaynaklı mıdır bilmiyorum ama büyük sorunlarla karşı karşıyayız...  Bir gazeteci olarak öncelikle medyadaki çürümeden bahsetmek istiyorum. 

Son bir yılda medya dünyasındaki amansız kirlenmeyle bambaşka açılardan yüzleştim.  

Geçmişte sadece zavallı küçük gazetecilerin, en az kendileri kadar küçük çıkar hesaplarını bilir, duyar ve iğrenirdik. 

Sevgilisinin eğlence mekânının tanıtımını yapanlar, restoranlarda bedava yiyip içenler, birtakım ünlü iş insanlarından borç alanlar, hırsızı arsızı "iş insanı" diye tanıtmaya çalışanlar, eşini aldatanların görüntülerini alıp tehditle tokatçılığa soyunanlar, "yedi yıldızlı" diye tabir edilen ultra lüks otellerde günlerce konaklayanlar, yılbaşında hediyelere boğulanlar, ekonomi gazetecisi olduğunu ileri sürüp sadece büyük patronlarla röportaj yapanlar, gönül işlerinde arabuluculuğa soyunanlar, gazeteciliği bu çirkinliklerin tamamı ve fazlası üzerine kurgulayanlar... Vesaire...   

Bunların arasında 220 kez bedava seyahat ettiğini övünerek anlatan müptezellere de rastladım, haber sildirme vaadiyle kandırdığı kişilerin yanından namuslu gazetecileri arayıp sanki kırk yıllık dostuymuş gibi telefonda konuşarak kurbanını tuzağa düşüren gerçek dolandırıcılara da... 

Çevremdeki herkese bu konunun hassasiyetini dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım yıllarca. 

Zira PR şirketlerinin temsilcileriyle, şirket temsilcileriyle, patronlarla iletişimde ipin ucu kaçarsa gazeteci kendini bir anda bir borçlu gibi bulabilir. 

Tuzaklar da son derece korkutucudur.

Mesela, "Bir çay kahve içebilir miyiz, sizi tanımış oluruz" daveti fevkalade tehlikelidir. 

Düşünsenize "Hak, adalet, emek" diyerek gazetecilik yapıyorsunuz ama beşli çetenin danışmanıyla Divan Otel'de kahve höpürtediyorsunuz. Ne çirkin, ne zor açıklanabilir bir görüntü değil mi? 

Birileri çıkıp, "Gazeteci herkesle görüşebilir" diyebilir. 

Elbette görüşebilir ama nerede, kimlerin tanıklığında görüştüğü ve kendisini nasıl güvence altına aldığı son derece önemlidir. 

Gerçi gariban gazetecinin beşli çetenin basın danışmanıyla görüşmesine gelene kadar neler var neler?

'Saygın ötesi' profillerin, uzun yaşamına nice yöneticilikler, makamlar sığdırmışların Türkiye'nin en zengin patronlarına, gerici yapılanmaların finansörlerine 'danışmanlık hizmeti' verdiği bir ülke burası. 

Ekranda, gazete köşelerinde, sosyal medya hesaplarında topluma ahlâk dersi verenlerin, adaletten, aydınlanmadan, ilericilikten söz edenlerin aslında ne kadar küçük hesaplar uğruna gerçeği örttüklerine tanığım. Örtmekle kalmadılar. Gazeteciliği savunanları da yalnız bıraktılar. 

Önemli makamlardayken her gün arayıp, ağzını yaya yaya "Patrooonnn vallahi konu yazdığınız gibi değil, lütfen haberi kaldırmanızı rica ediyorum" diye takla atanlar, başarılı olamadıkları takdirde prim sevdasına düşmüş yöneticilerin kapısını aşındırmaya başlar. 

"İlan verdik eğer bu haber kalkmazsa ajansla sorun yaşarız bizden uyarması" diyerek aba altından sopa gösterir. Bu acınası ve alçak tehdit yine acınası kişiler tarafından çok ciddiye alınır.

Utanma sıkılma duygusu bir kenara bırakılarak yine sağa sola yayılan bir ağız ve kurumsal ses tonu eşliğinde bir reklamcı müsveddesi karşınıza dikilir ve şöyle der: "Bu haberi kaldırmak zorundayız" 

Hayır değiliz, kaldırmadık, bundan sonra da kaldırmayacağız. 

Söylenecek çok söz anlatacak çok gerçek var...

Bu geniş bir mesele ve tek bir yazı ile aktarmak pek mümkün değil...

Devam edeceğim...