Türkiye gerek dış politikada gerek içeride tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor.
Yıllar önce Amerika Birleşik Devletleri tarafından Türkiye siyasetinin merkezine oturtulan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyük çelişkiler sergilediği bir dönemde dahi, trollerin ve yandaş medyanın desteğiyle hâlâ karşılık bulmaya devam ediyor.
Bilindiği üzere İsrail, soykırıma dönüşen ve bütün dünyayı dehşete düşüren saldırılarıyla Gazze’yi yerle bir etti. On binlerce kadın, çocuk, yaşlı Filistinli hayattan koparıldı. Binlercesi sakat ve evsiz bırakıldı. Açlıkla mücadele ediyorlar.
Bu soykırım sürecinde, ne acıdır ki Türkiye bırakın Filistin’in derdiyle ilgilenmeyi Azerbaycan'ın petrolünü İsrail’e taşıdı. AKP'nin en karanlık yüzlerinden Özlem Zengin, bu sevkiyattan payımıza ne kadar para düştüğünü bizzat Meclis'te dile getirdi.
Ticaret gemileri hiç durmadan İsrail’in ihtiyaçlarını karşıladı. İç siyasette halkın tepkisinden çekindikleri için gemiler türlü türlü metotla, rotalar değiştirilerek yine İsrail'in yolunu tuttu.
Bu gerçekleri dile getirenlerin sosyal medya hesaplarına erişim engeli geldi, memleketin dışına atıldı, bazıları hakkında gözaltı ve tutuklama kararları çıkarıldı.
Filistin dayanışması ortaya koyanlar hakkında da soruşturmalar açıldı. Protestocular yaka paça hırpalandı.
Her şey bütün çıplaklığıyla ortadayken, Filistin’deki insanlık dramı iç siyasette kullanıldı. İstanbul’da yürüyüşler düzenlendi. Yürüyüşe katılanlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’dı.
Bayraktar bir yandan Filistin için yürürken bir yandan da İsrail’e silah satan İtalyan silah üreticisi Leonardo ile ortak oldu.
Anlaşmanın gizlisi saklısı yoktu. İmzalar kameralar önünde atıldı.
Ne gariptir ki gazeteci Fatih Altaylı, bu gelişmeyi YouTube kanalı üzerinde bütün açıklığıyla değerlendirdikten bir süre sonra başka bir bağlam yaratılarak, bambaşka bir söylemi üzerinden Cumhurbaşkanını tehdit suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Hala Silivri'de tutsak....
Siyasal İslamcıların Filistin üzerinden siyaset yapma geleneği kesintisiz sürerken, Gazze'de taş taş üstünde kalmadı. Bebekler, çocuklar açlıktan ölüyor.
Bir kişi de çıkıp “Filistin için gerçekten ne yaptınız, ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye soramıyor, sormuyor belki de.
Hemen yanı başımızda büyük bir insanlık dramı yaşanırken, insanlık tarihinin en acı soykırımlarından biri gerçekleşirken ve bütün dünya buna tepki göstermeye başlamışken; İsrail’in en büyük destekçisi ABD ile stratejik güç dengeleriyle ilişkilerimizi sekteye uğratacak gelişmeler yaşanıyor.
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan? Kendisi her fırsatta Netenyahu'yu hedef alan sert söylemlerde bulunuyor. Ne hikmetse benzeri şeyleri Netenyahu da yapıyor... Ve Erdoğan, İsrail'in en büyük destekçisi, Ortadoğu'daki savaşların yaratıcısı ve destekleyicisi ABD'nin Başkanı ile bir araya geldi.
Beyaz Saray'da Erdoğan ile görüşen Donald Trump açık açık "Rusya'dan petrol almanızı istemiyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz Amerika’ya uçmadan, muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel kamuoyunu şoke edecek açıklamalarda bulunmuştu.
Özel, Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump’ın oğlu ile buluştuğunu, Trump’tan özel randevu talep ettiğini, bu gizli görüşmede bazı pazarlıklar yapıldığını ve bir basın toplantısında 300 Boeing uçağı alımı konusunda anlaşmaya varıldığının açıklanacağını dile getirmişti. İktidar da bunu yalanlamadı ve her şey eksiksiz olarak yaşandı.
Bu süreçte birçok olguya dikkatimizi çeken gelişmeler oldu ve birçok kişi aynı tepki noktasında buluştu.
Diplomasi ve genel insani iletişim kurallarından nasibini almamış, kibir ve cehalet abidesi, belki de siyaset tarihinin gördüğü en kaba isim Donald Trump, Türkiye Cumhuriyeti'ni en üst düzeyde temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kameralar önündeyken yine ağzına geleni söyledi.
İmza şovunun, söylemlerinin, beden dilinin altında derin mesajlar vardı.
Hele ki Erdoğan imza atarken Trump'ın ayakta durduğu kare, öğretmen-öğrenci ilişkisini hatırlatan bir otorite gösterisiydi.
Trump, Erdoğan’ın vakti zamanında “Bu can bu bedende oldukça asla alamazlar” dediği Rahip Brunson’ı nasıl verdiğini tekrar hatırlattı.
Trump’ın Buronson'la ilgili sözleri, Türkiye’de yargının geldiği noktayı gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı “Yargımız bağımsız” diyemedi, tek kelime etmeden oturdu dinledi.
Yeraltı minerallerimize göz diken ABD ile bir doğalgaz anlaşması yapmak zorunda kaldık.
Tabii herkesin aklına seçim zamanlarında sürekli bulunan doğalgaz yataklarının nerede olduğu tekrar geldi.
Beş para etmez bir sosyal medya şaklabanının "Açın camları" diye bağırdığı histerik paylaşımları belirdi gözümün önünde.
Sonuç itibarıyla 2026-2045 yıllarını kapsayacak anlaşma kapsamında BOTAŞ, her yıl yaklaşık 4 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG alacak.
Türk Hava Yolları (THY) ile ABD merkezli uçak üreticisi Boeing arasında, 200'den fazla yolcu uçağı alımını içeren anlaşma da imzalandı. Bununla birlikte akıllara bir soru daha geldi... Yine seçim zamanlarında, bundan 14–15 sene önce AKP’nin seçim kampanyalarının gözdesi olan “yerli uçak” meselesi.
Türk Hava Yolları için Boeing anlaşması yapan iktidar, ne hikmetse zamanında bolca oy toplamıştı bu yerli uçak masalı ile...
Kamu kaynaklarıyla semirtilen ihanet medyası ve gazeteci olduğunu ileri süren propagandacılar grafik programlarında çizilmiş bir uçak görselini servis edip duruyorlardı. Ve o uçak seçim kampanyalarında bilboard'ları süslüyordu.
Erdoğan ile Trump görüşmesinin ayrıntıları gelmeye devam ederken, Trump'ın "Erdoğan benim için Halkbank’la ilgili bir iyilik istedi” demesi de büyük bir skandaldı.
Trump'ın, eliyle Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden Cumhurbaşkanını göstererek, "Hileli seçimleri en iyi o bilir" demesi ise daha da büyük skandaldı. Açık bir mesajdı. Tehditti....
Görüşmenin basına yansıyan kısımları Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını dehşete düşürdü. Basına yansımayan başka tuhaflıklar var mı şimdilik bilmiyoruz.
Emperyalist ABD'nin iş insani kapitalist başkanı, İsrail'in tartışmasız en büyük destekçisi...
Peki Trump ile bu sıkı fıkı dostluk, milyar dolarlık anlaşmalar, her istediğinin buyruk gibi yerine getirilmesi hem Türkiye'ye hem üzerinden bolca siyaset yapılan Filistin halkına ihanet değil mi? İnsanlığa karşı bir ihanet değil mi?
Sanki Filistin'e yağdırılan bombalar arasında hiç ABD yapımı bir silah yokmuş gibi davranmak...
Trump'ın eline Gazzeli bir çocuğun kanı bulaşmamış mıdır? İsrail'in bebek vücutlarını paramparça eden bombaları arasında Made in ABD imzası taşıyanlar yok mudur?
Bu tiyatro, islamcılığın gerçek yüzünün tezahürü değil de nedir?
Trump'ın Netenyahu'dan çok farkı var mı? Varsa bu fark nedir? Trump'ı ayrıştıran ve onu dost kılan nedir?
Her şey açık ve net. Emperyalistlerle işbirlikçilik ulu ortadadır.
Her zaman ABD'nin ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda hareket eden siyasal islam yine yapacağını yapmıştır.
Siyasal islamcı sağcı iktidarlar, halkı "Vatan, millet, kitap, din, ezan" söylemleriyle kandırıp yoksullaştırmaya devam ediyor.
Yoksullukla baş edebiliriz belki ama ülkemizi yitirirsek baş etmeye çalışacağımız bir yoksulluğumuz bile olmayacak.
Derhal halkın iradesiyle bağımsızlığımızı, hukuku yeniden inşa etmeliyiz.
Bundan sonraki süreç, meşruiyetlerini ABD Başkanı Trump'tan alanlar ile meşruiyetlerini halktan alanların mücadelesini ortaya koyacaktır.
Çok Okunanlar

PKK açılımı için önerilen 'DDR' ne ola ki?!

Konser soruşturması ile ilgili neler konuşuluyor?

Acılı babanın 5 aylık tutukluluk süresi isyanı

Türkiye'nin beşeri sermaye karnesi

Güllü'nün hayatını kaybetmeden önceki röportajı gündem oldu

Sadettin Saran'dan veda açıklaması: Hakkınızı helal edin

İktidar ortaklarında ABD çatlağı

Melih Gökçek hala belediyeye ait lojmanlardan ayrılmadı

Özlem Çerçioğlu ile ilgili olay iddia

Erdoğan ve Trump'ın Beyaz Saray görüşmesi sona erdi