Her zaman ve tekrar ederek söylerim: Çeyrek asra yaklaşan AKP iktidarının bu denli uzun süre yaşamasının en temel faktörlerinden birisi, bilinçli olarak yaratılan medyadır.
Oldukları ilk günden bu yana medya yatırımlarına odaklandılar; dev medya gruplarını kendi var ettikleri veya baskıladıkları sermayedarlarına aktardılar. Kamu bankalarının sınırsız imkânlarıyla bu medya organlarını desteklediler, her türlü kamu organıyla reklam desteği vererek, bedava dağıttıkları gazetelerle, TV yayınlarıyla bir algı dünyası yarattılar.
Bu güç ve sihir onları da zehirledi. Sürekli çıtayı yükseltmeye odaklandılar. Gazeteler ve televizyon kanalları artık tatmin etmiyordu. Algıyı dizi film projeleriyle büyüttüler. Sosyal medya trolleri ve profesyonel görünümlü sosyal medya hesaplarıyla gençlere odaklandılar.
Ekonominin çok iyi olduğunu iddia ettiler. Devletin haber ajansı Anadolu Ajansı algı operasyonlarını daha ustaca yapmaya gayret etti. Yurt dışı temsilcilerine “ekonomi kötü” haberleri yaptırttı. Güya ekonomi sadece Türkiye’de değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile berbat durumdaydı.
Yetinmeme duygusu AKP’lileri adeta sarıp sarmalamıştı. Yarattıkları bu algı aparatına elbette malzeme de gerekiyordu. İletişim Başkanlığı inanılmaz bir güce erişti. RTÜK, muhalif diye kodlanan TV kanalların üzerinde elinde orağıyla betimlenen Azrail gibi....
Dikkat ederseniz, AKP’ye zarar verecek, en fanatik seçmenini bile rahatsız edecek gelişmeler yaşandığında mutlaka bir skandal haber patlıyor.
Gündem mutlaka popüler, magazinel bir suni gündemle gerçekler değiştiriliyor. Bazen belediyelere operasyon yapılıyor, bazen gazeteciler gözaltına alınıyor.
Bugün de ünlü isimlere yönelik operasyonla uyandık. Aralarında avukat da var, şarkıcı da, oyuncu da.
Elbette biz gazetecilerin dikkati dahi dağılıyor, zihnimizde bir sürü soru beliriyor.
Açılım sürecinin tüm boyutlarıyla halkı şoktan şoka ittiği günlerde, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı grup toplantısında, terör örgütü kurucusu ve başı Abdullah Öcalan’a “kurucu önderlik” diye sesleniyor.
Öcalan’ın “elini taşın altına koyduğunu” övgüyle dile getiriyor.
Meclis çatısı altında DEM Partililer “Biji Serok Apo” diye slogan atıp terör örgütü kurucusuna özgürlük taleplerini en yüksek tondan dile getiriyor.
Bu gelişmeler trolünden siyasetçisine, gazetecisinden kamu görevlisine ne kadar AKP'li varsa sıkıntıya düşürüyor.
En azılı troller bile sustu. Başka yerlere odaklanmaya ve dikkati oraya çekmeye çalıştılar. Kimi Gazze’den Filistin’den girdi; kimi bambaşka yerlerden.
Derken sabah ünlü isimlere operasyon geldi.
Gündem değişti mi? Evet, değişti. Hem de nasıl değişti?
Ama gerçekler değişmiyor.
Ünlü isimlere operasyonun, bir gün önce Meclis çatısı altında DEM Partililerin “Biji Serok Apo” diye bağırmasından hemen sonra gelmesi tesadüf olamaz. Aynı anda çok sayıda ünlü isme operasyon düzenlenmesi, kesin olarak etkiyi artırmak amacıyla planlanmıştır.
Bir de şöyle bir komedi var: Polis ünlülerin kapısına gidiyor, bu isimleri toplayıp kan almaya götürüyor ve bir de açıklama yayınlıyor: “Gözaltı yok, evlerine gönderilecekler.”
Bu tam anlamıyla bir skandaldır.
Daha korkunç olan ise git gide yayılan iktidar korkusu. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir ankette, Erdoğan’ı sevenlerin dahi artık korkmaya başladığı ortaya çıkmıştı. Hukukun bittiği, korkunun en üst seviyeye çıktığı bir ortamda, konfora son derece düşkün oyuncuların ve ünlü isimlerin “aman biz etliye sütlüye karışmayalım, yolumuza bakalım” demeleri amaçlanmış olabilir.
Biraz sert bir eleştiri olacak ama ortalık yangın yeriyken, ünlülerin genel olarak etliye sütlüye bulaşmadan yollarına devam ettiklerini rahatlıkla görebiliyoruz. Ayşe Barım da buna isyan etmemiş miydi?
Gezi Parkı’nı organize etmekle suçlanan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı hedeflediği söylenen bir menajer kadını düşünün. Tutuklanıyor ve sağlık sorunları yaşamasına rağmen aylarca cezaevinde tutuluyor. Tahliye ediliyor ve bir gün sonra tekrar tutukluluğun devamına karar veriliyor. Üç-beş oyuncu mahkemede boy gösterdi, evet; ama genel hatlarıyla “burada bir haksızlık var, burada bir zulüm var” diyen açıkçası ben görmedim.
Öte yandan gazeteci İsmail Saymaz, uyuşturucu operasyonunda evlerinden alınan ünlülerle ilgili olarak bazı tespitlerde bulunmuş... Şöyle diyor:
“Gözaltına alınanlardan üçü Ayşe Barım’ın oyuncusu. Talu kardeşlerin annesi Defne Samyeli, Fatih Altaylı’ya konuk olmuştu. Hadise kıyafetiyle gündeme geldi. Demet Evgar kadın haklarıyla ilgili çalışmalar yapıyor ve muhalif”...
Bilindiği üzere Defne Samyeli geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı’nın programında gündem olan, iktidarı rahatsız eden ve açılım süreciyle bağlantılandırılabilecek açıklamalar yapmıştı. Türkiyelilik kavramını reddetmiş, “Türk” olduğunu dile getirmişti.
Saymaz’ın da tespit ettiği üzere, Hadise’nin sahne şovları dikkat çekiyor. Demet Evgar’ın ise duruşunu hepimiz biliyoruz.
Satırları bitirmeden önce tekrar vurgulamak istiyorum:
Ünlü isimlere yapılan ve itibarsızlaştırmayı önceleyen, evlerinden alınarak uyuşturucu testine götürülmeleri tamamen bir algı operasyonuna yöneliktir.
Amaç, açılımla bağlantılı olarak gelişen ve AKP’nin en sıkı destekçilerini bile rahatsız eden gelişmeleri örtmek, perdelemektir. Meclis çatısı altında “Biji Serok Apo” sloganları atılmasının gizlenmesi, gündemden düşmesini sağlamaktır. .
Ünlülere yönelik operasyon kısaca ve klasik bir dille ifade etmek gerekirse gündemi değiştirmek içindir.
Çok Okunanlar

Uyuşturucu operasyonunda evinden alınan ünlülerin isimleri belli oldu!

Ayşe Barım ayrıntısı dikkat çekti

Teröristbaşını kurtarma askerleri cezalandırma seferberliği!..

'Cumhurbaşkanına Hakaret'ten tutuklanan eski AKP'li Kocabıyık'ın ifadesi

CHP'nin masasındaki anketleri açıkladı

Serdar Öktem suikastının perde arkası

Kemalizmin doğuşu

Jiletle çevreye rahatsızlık veren şahıs silahla vuruldu

Emre Belözoğlu'nun yeni takımını açıkladılar

Gençlerbirliği başkanı kriz sonrası istifa etti