Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

‘Geri bas’dan sonra bu kez de ‘Hadi be!’

Bundan önceki yazımda size bir kadın siyasetçiden, Sancaktepe MHP İlçe Başkanı Arzu Karaalioğlu’ndan söz etmiştim. Bu hanımefendi MHP’nin kurduğu seçim çadırını ziyaret etmek isteyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ve yanındakileri, “Geri bas, bas geri… Siz gidin teröristlerle DEM’lenin” diyerek kovmuştu.

Bugün de bir başka kadın siyasetçiden söz edeceğim, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den…

Dün Ankara’nın Mamak ilçesinde esnafı ziyaret ederken, Fidan Çağlar isimli bir vatandaş yanına yanaştı ve kıyafetlerini göstererek sitemkar bir sesle sordu. 

“Sordu” diyorum, çünkü gazeteci arkadaşların çektiği görüntüleri izledim:

“Üstümü başımı görüyorsun, daha ben eskilerimle duruyorum. Bari bölük bölük bölmeyin… Milletvekilliğinde güzelce aldınız da niye şimdi belediye başkanlığında ayrılıyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu desteklediniz. Şimdi niye desteklemiyorsunuz? Perişan oluyoruz.”

*

Bu sözler Meral Akşener’in kanını beynine sıçrattı ve sinirli sinirli konuşmaya başladı:

“Oy vermeyin siz de... Niye benim yüzümden perişan oluyorsun? Şu ana kadar elbisendeki bu eskiliğin sebebi ben miyim? Mansur Bey’i seçtik, niye bunu düzeltemedi o zaman?  Sizin için mi parti kurduk biz? Biz bu millet için parti kurduk. Vermeyin kardeşim bize oy, gidin Cumhuriyet Halk Partisi’ni destekleyin, seçtirin. DEM’e teşekkür ediyorsunuz, bize küfrediyorsunuz. Hadi be.”

*

“Hadi be…”

Demek ki neymiş? Meral Akşener bu partiyi millet için kurmuş… Onu azıcık eleştirmeye kalkarsan “millet”ten biri olmuyormuşsun.

İşte; Türkiye’deki demokrasinin özeti bu…

Oyunu o siyasetçiye veriyorsan milletsin…

Vermiyorsan, “Hadi be…”

Övüyorsan, bütün gülücükler sana…

Eleştiriyorsan, “Hadi be…”

Teşekkür ediyorsan, velinimetsin…

Hesap soruyorsan, “Hadi be…”

Koyun gibi dinliyorsan, en iyi sensin…

“Dün böyle diyordun, bugün tam tersini söylüyorsun” diye kabahatlerini yüzlerine vuruyorsan; “Hadi be!”

*

Meral Hanım…

Madem sokağa çıkıyorsun, o zaman sokaktakilerle kavga etmeyeceksin!

Sokak aynadır; bunu kabul edeceksin önce…

Sokaktakiler, etrafını saran yağdanlıklara benzemez, pat diye yapıştırır “Kral Çıplak’ı…

Övgülerle, sahte gülücüklerle karşılamaz her zaman seni onlar... Arada bir de böyle şamar atarlar; alıp başının üstüne koyacaksın!

Eğer bir kadın üzerindeki kıyafetleri gösterip sitem ediyorsa, “Elbisendeki bu eskiliğin sebebi ben miyim?” diye kafa tutmayacaksın; tam tersine “Kırk yıllık siyasetçiyim, elbette bunun bir sebebi de benim. Özür dilerim” demeyi bileceksin!

*

Kadın, nezakettir…

Kadın zerafettir.

Kadın kavga dili değil, barış dili kullanır.

O yüzden hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de kadınların sayısının ve etkinliğinin artması önemlidir…

Ama böyle kadınların değil!

Biri eşek kovar gibi “Bas geri, bas geri” diyecek, diğeri seni milletten bile görmeyip “Hadi be” diye azarlayacak.

*

Eğer kadınlar bile bu kadar erkekleştiyse…

Kim düzeltecek bu çirkin dünyayı?

Sahi kim?