Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun

30 Ağustos Zafer Bayramımızın 102. Yıldönümünü kutladık. Ulusal bayramlarımızın her yıl artan coşkuyla kutlanması mutluluk verici. Ulusal birlik ve bütünlüğümüzün güçlenerek devam etmesi anlamına geliyor ve bundan dolayı da mutluluk verici. Kolay olmadı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmak. Büyük bir mücadelenin eseri. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde büyük iş yapıldı, enkazın üzerine güçlü bir devlet kuruldu. Atatürk’ün önderliği ve bu halkın dirayetiyle başarıldı. Dolayısıyla da doyasıya ve gururla kutlamalıyız. Çatlak seslere aldırmaksızın, duymazdan gelerek kutlamalıyız.

Çatlak ses çıkaranlar genellikle bilerek ya da bilinçsizce tarihe farklı anlamlar yükleyenlerdir. Birtakım odaklara mesaj vermek, birilerinin dikkatini çekmek, görünür olmak veya bunların tümünün dışında yalnızca bilgi yetersizliğinden dolayı tarihi farklı yorumlayanlar, geçmişte olup bitenleri farklı bir hikaye anlatımıyla yeniden kurgulayanlar her zaman var olmuştur, bundan sonra da varlık göstermeye çabalayacaklardır, ama aslında hiçbir zaman tam olarak var olamayacaklardır.

Tarih bir yanıyla elbette ki kurgudur. Geçmişte olup bitenlere şu anki zamanın içerisinden bakıp da tüm ayrıntılarıyla kavrayabilmek mümkün değil. Sonuçta tarih okumalarını da biz insanlar yapıyoruz, dolayısıyla da her birimizin kendimizce bir okuma yapması da çok şaşırtıcı değil. Tarihin ayrıntılarındaki iz sürümünü geçmişin derinliklerine inerek ve patikalarda yürüyerek ancak belli ölçüde yapabiliriz. Geçmişe ilişkin hiçbir anlatı tıpatıp gerçeği yansıtmayabilir. Ama makro olayların üzerine kurulan büyük anlatıları yok saymaya ya da çarpıtmaya da gerek yok. Tarihin kocaman sayfalarına kaydedilmiş olan Malazgirt gerçeğini kimse görmezden gelemez. İstanbul’un fethini de yok sayamayız. Hele ki yaşadığımız kentin her tarafında ona ilişkin somut izler varken. Osmanlı imparatorluğundan devraldığımız devasa kültür mirasını inkâr etmek de mümkün değil. Ve ardından verilen zorlu bağımsızlık mücadelesini küçüksemek de kimsenin harcı değil.

Aslında tarihin her dönemini kendi içerisinde değerlendirmek, tarihte yaşanan her olayı kendi koşullarında yorumlamak, anlamlandırmak gerekiyor. Tarih, klasik tarih anlatıcılarının ileri sürdüğü gibi tam anlamıyla bir neden sonuç ardışıklığı değil. Her dönemin kendi içerisinde, kendi özgün koşullarıyla değerlendirilmesi gerekir. Her dönemin yaşanmışlıkları elbette kendinden sonraki dönemlerde yaşanacaklara temel oluşturur, ama aynı zamanda da her dönem kendi özgün koşullarına sahiptir, dolayısıyla da kendinden önceki ve sonraki dönemlerden farklılaşır. Ama bir bütün olarak her birimiz, her toplum, her devlet, her yapı bir yanıyla kendi geçmişinin ürünüdür.

O halde tarihle hesaplaşırken, tarihsel olaylar arasında karşılaştırma yaparken bugünkü varlığımızın geçmişimizdeki tüm yaşanmışlıkların üzerine kurulduğunu unutmayalım. Dolayısıyla da tarihimizle hesaplaşmak yerine geçmişte yaşanan tüm olayların, tarihe düşen tüm kayıtların bugünümüzü oluşturmak açısından değerli olduğunu kabul edelim. Malazgirt olamasaydı 30 Ağustos da olmazdı ya da Alpaslan olmasaydı Mustafa Kemal de olmazdı gibisinden birtakım tarafgirce açıklama ve yorumlardan kaçınmak lazım. Tarih, taraf tutmaya sıcak bakmaz, bunu aklımızdan çıkarmayalım. Dediğim gibi bugün, geçmişteki tüm yaşanmışlıklar üzerine kurulmuştur. Bu nedenle geçmişimizi oluşturan, tarihimizin sayfalarında yer alan her aktör ve her olay bugünün inşasının kurucu öğeleridir. Dolayısıyla da tarihin aktörlerini, aygıtlarını ve olaylarını bugünün ideolojik sınırlılıklarıyla açıklamaya çalışmak tarihe haksızlık olur.

Bir de tarihi tümüyle yok sayanlar ya da kurmaca anlatılardan ibaret olduğunu ileri sürenler var. “Şimdi ve burada” anlayışından hareketle geçmişi görmezden gelmek ya da kurmaca anlatı olarak yorumlamak her şeyden önce kendi geçmişimize, birey olarak kendi tarihimize haksızlıktır. Elbette şu an bulunduğumuz yer ve an önemlidir ve de onu en kaliteli biçimde yaşamak gerekiyor, ancak her birimizin, içerisinde yaşadığımız toplumun, tüm insanlığın aynı zamanda da geçmişin ürünü olduğunu göz ardı edemeyiz.

İşte tam da bu nedenle 30 Ağustos Zafer Bayramını coşkuyla kutlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti ciddi ve eşsiz bir bağımsızlık mücadelesi verilerek kuruldu. Bugün eğer böylesine güzel bir ülkede, gururla yaşayabiliyorsak bunu Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Ama Atatürk gibi bir önder de bu halkın içerisinden çıktı. Orta Asya’dan çıkıp gelen, Malazgirt’te zafer kazanan, Selçuklu’yu, ardından Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran, onların mirası üzerine de Mustafa Kemal’in önderliğinde Cumhuriyet’i kuran bu halk, kendi tarihine hem makro hem de mikro anlatılarla mucizevi notlar düşerek bugünlere geldi. Ama yine de ‘geçmişimiz geleceğimizin güvencesidir’ düsturunun kolaycılığına kapılmadan çalışmamız, gayret etmemiz gerekiyor. Tarihin sayfalarına düştüğümüz yaldızlı notlar bizi gururlandırsın, ama gözlerimizi kamaştırmaksızın geleceğe yolumuzu aydınlatsın.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.