İnsanlar giderek hırçınlaşıyor. Stres, mutsuzluk, huzursuzluk aldı başını gidiyor. Caddede, sokakta, toplu taşım araçlarında, iş yerlerinde neredeyse tüm insanlarda garip bir tahammülsüzlük hali var. Bunun nedenini yalnızca ekonomiye, geçim sıkıntısına bağlamak da doğru değil. İnsanların kendilerini ekonomik anlamda güvende hissetmeleri elbette önemli. Ancak bu denli stresin, huzursuzluğun, hatta kötücülüğün tek nedeni ekonomik güvensizlik olamaz. İş garantisi olan, maddi sıkıntısı olmayan insanların huzursuzluk içinde olmaları ya da bulundukları ortamda sürekli olarak huzursuzluk yaratmalarının çok daha derin kök nedenleri olsa gerek.
İş yerlerinde insanlar çalışmak, iş üretmek yerine ilişki odaklı stratejiler peşindeler. İşlerinde yükselmek için çalışmak, gelişmek değil, başkalarının ayağını kaydırarak ya da birtakım pazarlama stratejileri geliştirerek hedeflerini gerçekleştirmeye yönelmekteler. İş yerlerinde adına mobing denilen psikolojik yıpratmaların temel nedenlerinden biri de bu. Bu durumu önlemek için iş yerlerinde yönetici konumda olanların yalnızca işte nitelikli değil, aynı zamanda insan tanımada da nitelikli olmaları gerekiyor. Yönetici konumda olanın yetkin bir liderlik yapabilmesi için herkese eşit mesafede durup ortaya konulan iş üzerinden kişileri değerlendirmesi önem taşımaktadır.
Kişilerin çıkar odaklı yaklaşımları çoğu zaman onların işyeri veya kurum aidiyeti oluşturmalarına engel oluşturmaktadır. Çalıştığı işyerini ya da kurumu sadece yükselmek, daha iyi yerlere geçmek üzere basamak olarak görenlere dikkat etmek lazım. Kendi çıkarlarını, çalışmakta olduğu işyerinin çıkarlarına üstün tutan kişilerden fayda gelmez. Aslında belki de bugün çok çeşitli katmanlarda yaşanmakta olan çatışmaların, tıkanmaların, hatta kaosun en büyük nedenlerinden biri budur. Kendi çıkarlarını kurum çıkarları, genel toplum çıkarları, ülke çıkarları, insanlık çıkarları üzerinde tutan kişilerin dünyanın başına dert olmaları.
Dünyayı şimdilik bir tarafa bırakalım, kendi durumumuza bakalım. Çıkarcılık, mobing, entrika. Neden böyleyiz? Biz hep mi böyleydik, değilse nasıl bu hale geldik?
Bunun belki de en temel kök nedenlerinden biri cüzdanımızda yeterli para olmadan pazara çıkmaya başlamamız oldu. Daha akademik bir ifadeyle, ülkenin neoliberal politikaların etkisiyle Batılı ülkelerin pazarı haline getirilmesi. 1980’lerin başlarından itibaren büyük kentlerden başlayarak tüm ülkeyi saran AVM’ler, ithalat hacminin akıl almaz biçimde yükselmesi. Batı’da üretilen ne varsa, ülkeye girmesi. Bunun karşılığında da insanların kredi kartlarıyla vs. borçlandırılma yoluyla tüketime teşvik edilmesi. “Benim memurum işini bilir”, “köşeyi dönmek” gibi deyinler de o sıralarda önce siyasetin, ardından da halkın literatürüne girdi.
Ardından dizi filmler. Entrikaların, kısa yoldan zenginleşmenin, yalanın, dolanın, hırsın yükselen değer olarak gösterildiği dizi filmler furyası. Toplumun kendi fabrika ayarlarından kopuşuna neden olan ticari nitelikteki popüler kültürün tüm toplumu kuşatması. Özel televizyon kanallarının yayınlayacak malzeme bulmak için Batı’nın, tümüyle ticari kazanca yönelik olarak üretilmiş popüler kültür ürünlerini (müzik, film, dizi film, show vs.) ekranlara taşımaları. Ve bu kuşatma içerisinde yetişen, hayatın tüm anlamını maddeyle, yani parayla ilişkilendiren kuşaklar.
Şu an siyasette kaos yaşanıyorsa, bireysel hırslar kamu yararının, ülke ve toplum çıkarlarının önüne geçmişse bunun nedenini, on yıllar içerisinde yetişen kuşakların değerlenme malzemesinde aramak gerekir. Batının liberalizmini aldık, ancak onu onlar gibi işletmeyi beceremedik galiba. Mal mülk, zenginlik, ihtişam, görkem gözlerimizi kamaştırdı. Batılılar bütün bunlara çalışarak ulaştılar. Ama biz o kadar sabırlı olmadığımız için her şeye hemen ulaşmak istiyoruz. Çünkü biz dizi filmlerden öğrendik başarılı olmak için çalışmak gerekmediğini. Uyanık olmanın yeterli olduğunu. Sonuçta da ne çekiyorsak uyanıklığımızdan, temelsizliğimizden, tembelliğimizden çekiyoruz. Dahası bunun farkında da değiliz.
Çok Okunanlar

Türkiye ve CHP üzerinde 'Mühendislik'!..

Dilan Polat ve Engin Polat'ın evdeki kavgası kamerada!

Gürsel Tekin sessizliğini yandaş medyaya bozdu

'Başta Hulusi Akar 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz'

Gürsel Tekin'in 'başköşede' olduğu fotoğraf!

Tolstoy ve Din

Anıtkabir açıklaması yanlış aktarıldı

Hedef gösterilen Manifest grubundan beklenmedik hamle

Gürsel Tekin'den çelişkili açıklamalar!

Gürsel Tekin polis eşliğinde binaya girdi!