O sabah, 10 Kasım’da, saat dokuzu beş geçe yalnızca Türkiye değil, bütün dünya büyük lideri sonsuzluğa uğurluyordu. Öncesi yoktu, sonrası da olmayacaktı. Asrın değil, bin yılların, tüm zamanların lideriydi, öyle de kalacak. O’nu anlamak, anlayabilmek herkesin harcı değil. O’nu anlayabilmek için önce insan olmak lazım, insanlığın anlamını kavramış olmak. O’nu hala anlamamış olanları gördüğümde üzülmüyorum, şaşırmıyorum, yalnızca acıyorum onlara. İnsanlığın gereği olan olgunluğa henüz varamadıkları, insan olmanın ne anlama geldiğini çözemedikleri için.
Geçtiğimiz hafta Azerbaycan’daydım. Azerbaycan Zafer Günü kutlama törenlerine katılma olanağı buldum. Bakü Devlet Üniversitesindeki kutlama töreninde duygularımı dile getirme fırsatı da oldu. Kardeşlerimizin coşkularını aynı zamansal ve mekânsal ortamda paylaşmak Tanrının bir lütfu olsa gerek. Aslında Azerbaycan’ın galibiyetinin kabulü ve ateşkes anlaşmasının imzalanması 10 Kasım 2020. Ancak Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, 10 Kasım’ın Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa gidiş günü olması nedeniyle 8 Kasım’ı Zafer Günü olarak ilan etmiş. Bu, beni daha da etkiledi. Kardeşlik ve soydaşlık duygudaşlığı da getiriyor. Birlikte gülüyor, birlikte ağlıyorsunuz.
Büyük saygıları ve bağlılıkları var Azerbaycanlı kardeşlerimizin Mustafa Kemal Atatürk’e. Kentin merkezine Atatürk Araştırma Merkezi kurulmuş ve ülkenin düşünürleri bu merkezde yapmakta oldukları çalışmalarla Atatürk’ümüzü Azerbaycanlı kardeşlerimize anlatıyorlar. O’nun yaşam felsefesini, dünya görüşünü, laik ve demokratik bakış açısını, milliyetçiliğini, insanlığını anlatıyorlar çocuklara, gençlere. Gelecek kuşakların Atatürk’ün ışığıyla aydınlanmasına önem veriyorlar. Çok da doğru yapıyorlar.
Büyük lider Atatürk. Tarih, kendisini lider ilan edip, liderlikleri kendileriyle birlikte toprağa gömülenlerle dolu. Lider olmak, meydanlarda, kürsülerde esip gürlemek değil, lider olmak insanları korkutarak, bastırarak, susturarak biat ettirmek de değil. Lider olmak, propaganda stratejilerini kullanarak seçimlerde kitlelerin oyunu almak da değil. Lider olmak kendiliğinden işleyen bir süreç. Gerçek lider, hedefleri kendisi için değil, ülkesinin geleceği için belirler. Kendi iktidarı için değil, halkının huzuru, refahı için çalışır. Lideri halk belirler.
Atatürk bütün yaşam konforunu bırakıp ülkesini işgal güçlerinden kurtarmak üzere Samsun’a doğru yola çıkarken, lider olmayı hedeflemiyordu, insanlık görevini yapıyordu. Yüzyıllarca, hatta binyıllarca bağımsız yaşamış bir milleti, içerisine düşürüldüğü o korkunç durumdan kurtarmak üzere harekete geçmişti ve hedefini gerçekleştirdi. İkinci hedef tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurmaktı, yaptı. Üçüncü hedefi ise ülkenin ileri uygarlıklar düzeyine ulaşması olarak belirledi. “Benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır” sözleri ise gerçek bir liderin, halkına sürekli var kalma ve yükselmeyi hedef gösteren seslenişiydi.
Atatürk büyük bir liderdi. Bağımsızlık savaşını zaferle sonuçlandırdıktan, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra da ülkesinin yıllarca eğitimsiz bırakılmış halkının eğitilmesi, sanatla kültürle beslenmesi için gerekli kurum ve kuruluşların yapılanması sürecini başlattı. Yurt dışından davet ettiği bilim insanlarının, uzmanların da desteğini alarak eğitim öğretimin tüm aşamalarında, bilimde, kültürde, sanatta ilerlemenin plan ve programını oluşturdu.
“Efendiler” diyerek seslendi köylüsüne, çiftçisine. Eğitim seferberliğini köyden başlattı. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini getirdi. Yeri geldi alıp tebeşiri eline kara tahtanın başına geçti, okuma yazma öğretti halkına. Yeri geldi yemek masasında çatal bıçak kullanmayı öğretti. Yeri geldi giyinip kuşanmayı, sosyalleşmeyi, sanatla, müzikle, dansla kaynaşmayı öğretti.
Çocukları sevdi. Örnek olsun diye küçük Ülkü’yü evlatlık edindi ve çocuklarla ilişki kurma biçimi konusunda topluma model olmaya çalıştı. Özel yetenekli çocukların, gençlerin Batılı ülkelerdeki önemli eğitim kurumlarına gönderilmesine ve yetiştirilmesine öncülük etti. Çünkü O, bir toplumun kalkınmasının, bir ülkenin ilelebet yaşamasının tek yolunun eğitim olduğunu biliyordu. Çocukların, gençlerin yaşamın her alanında eğitilmesiyle ancak ileri uygarlık düzeyine ulaşılabilecekti.
Çünkü O, bilimin gücüne inanıyordu. Gücü elinde tutan ülkelerin bilimle, fenle, teknolojiyle ilerlediklerini görüyordu.
Atatürk gerçek ve eşsiz bir lider. Kazandığı zaferlerle, yeniden inşa ettiği ülkeyle, kurduğu devletle, evrensel düzeyde geçerlik kazanmış düşünceleriyle, hümanizm temeli üzerine geliştirdiği, laikliğin, demokratikliğin, özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin temel alındığı ideolojisiyle Mustafa Kemal Atatürk sonsuza kadar yaşayacaktır.
Eşsiz, emsalsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, sonsuzluğa gidişinin yıldönümünde bir kez daha özlemle, saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Çok Okunanlar
BEDAŞ 14 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Ebru Baki neden yok? Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
Gelinim Mutfakta 14 Kasım puan durumu: Çeyrek altını kazanan gelin kim oldu?
14 Kasım 2024 A101 aktüel ürünler kataloğu ile hangi ürünler satışta?
Icardi Wanda Nara'yı yatakta bastı! 'Sevgilinden hamile olduğunu biliyorum'
Reyting sonuçları 13 Kasım: Dün en çok ne izlendi? Leyla mı Kuruluş Osman mı?
Oosterwolde'nin yokluğunda Levent Mercan'nın sahaya çıkması muhtemel
Bu akşam televizyonda ne var? 14 Kasım 2024 perşembe TV yayın akışı!
Ayşe'yi ve ailesini katleden Cihan Oral nerede?
Mauro Icardi'nin Arjantin'de gözaltına alındığı iddia edilmişti...