Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,4915
Dolar
Arrow
35,3300
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6133
Altın
Arrow
3032,0000
BIST
Arrow
9.910

En hakiki mürşit ilimdir, fendir

Çağımızın bunalımda olmasının belki de en önemli nedenlerinden biri de okuryazarlık işinden giderek uzaklaşmaktır. Dijital teknolojilerin yaşamın tüm kesitlerine entegre olmaları,  insanları kitaplardan, yazıp çizmekten uzaklaştırmaya başladı. Televizyon, bilgisayar, akıllı telefonlar derken, yazmaksızın ve okumaksızın yaşamı yönetme becerisini kazandık. Ancak ne yazık ki yitimlerimiz kazanımlarımızın önüne geçti.

Yazmak, insanın kendi dışavurumunu yapması ve tarihe kalıcı iz bırakması açısından önemli. Yazmak, kültürel yapılanma, geçmiş ve gelecek kuşaklar arası bütünlüğü sağlamak açısından gerekli. Bugün tarihin içerisinde bir yolculuğa çıktığımızda yazılı kayıt düşen toplumların tarihte millet olarak yer aldıklarını, yazmayan toplumların ise ya tarihten tümüyle silindiklerini ya da hiçbir zaman millet olamadıklarını görüyoruz. Savaşarak, zaferler kazanarak yurt edinilebilir, vatan yapılabilir, ama yazmadığımız sürece o vatan toprakları üzerinde geleceğe güvenle yürüyecek bir millet olunamaz.

Okumak da aynı şekilde. İnsan, özünde sosyal bir varlıktır. Onu sosyal yapan şey de aynı çevrede, aynı toplumda, aynı ülkede, aynı dünyada yaşayan diğer insanlarla duygu, düşünce ve bilgi paylaşımı yapmasıdır. Bunun için de okumak gerekir. Okudukça kendimizi ve diğer insanları anlarız, başkalarıyla empati kurabiliriz, paylaşımda bulunabiliriz. Bugün insanlığın yaşamakta olduğu kaosun en önemli yansıması yabancılaşmadır. İnsanlar kendi realitelerine, içerisinde yaşadıkları topluma, dünyaya ilişkin ciddi bir umursamazlık içindeler. Maddeye tapınma eğilimi arttıkça insanal değer azalmakta. Kapitalist sistem ne yazık ki insanları böyle bir kaosun içerisine sürükledi. Bundan kurtulmanın en etkili yolu ise okumak. Romanla, şiirle, öyküyle, düşünce kitaplarıyla yeniden barışmak zamanıdır. İnsanlık elimizden tümüyle kayıp gitmeden özümüzle hesaplaşmalıyız.  Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk de demiş ya “eğer kitap okumasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım” diye. Ne de güzel söylemiş. Cephede bile her fırsatta kitap okuyan Önderimiz Büyük Taarruzun bir gün öncesinde yaverlerine şunları söylüyor: “Biliyor musunuz, gece Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. Geç kalınmış Anadolu’yu, genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e vereceğim. Sonra da sizler okuyun”. 

Çünkü Atatürk biliyordu ki bir milleti ayağa kaldırmak cephede zafer kazanmakla mümkün olsa bile, ileriye götürmek ve ilelebet var kılmak bilimin ışığıyla, bilginin gücüyledir. 19 Aralık’ta Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirilen Kitap Festivalinde stantları dolaşırken bir yandan da bunları düşünüyordum. 30 yıl öncesinde bağımsızlığını kazanan Azerbaycan hızlı bir gelişme ve kalkınma süreci içerisinde. Azerbaycan’ın edebiyatta, sanatta ne denli ileri olduğu bilinmektedir. Dünyaca tanınmış şairlerin, edebiyatçıların, müzisyenlerin, ressamların yetiştiğini biliyoruz. Ancak şimdi Azerbaycan sahip olduğu bütün bu sanatsal, kültürel ve entelektüel hazineyi millet bilinci ekseninde daha sistemli bir süreç içerisinde geliştirmeye ve yerleştirmeye çalışıyor. Kitap stantlarını dolaşırken de tanık oldum, ülkenin yayıncılıkta ne denli yol aldığına. Bir yandan ülke içerisinde önemli ölçüde bir entelektüel üretim var, diğer yandan dünya çapında ün yapmış önemli yazarların ve bilim insanlarının eserleri tercüme ediliyor. 

Kitap Festivalinin beni en çok etkileyen yanlarından biri de öğrencilerin kitaplara büyük ilgi göstermesi. Öğretmenler hiç üşenmemişler, öğrencilerini gruplar halinde sergi salonuna getirmişler, hep birlikte stantları dolaşıyorlar. Yalnızca bu da değil, ülkenin önde gelen yazarları, aydınları, şairleri, hatta politikanın öne çıkan isimleri, milletvekilleri, bakanlar aynı duygudaşlıkla festivalin açılışını gerçekleştirmek için oradaydılar. Bu birliktelikle, bu bütünleşmiş ruh ve duygu yapısıyla Azerbaycan’ın yakın gelecekte dünyanın öne çıkan ülkelerinden biri olacağını düşünüyorum. Çünkü okuyorlar, eğitimin önemine inanıyorlar.

Azerbaycanlı çocuklar, gençler okumaya hevesliler. Stantları dolaşırken birkaçıyla söyleşme olanağı buldum. Hangi kitapları okuduklarını sorduğumda dünya klasiklerinden pek çok yazar adı saydılar. Gerçekten çok etkilendim. Eğer istenirse, yapılır. Dijital teknolojiler, akıllı telefonlar vs. hiçbir şey okumamanın bahanesi olamaz. Bakü’deki kitap festivalinde tanık oldum çocukların kitaplarla aşkına, gençlerin kitap coşkusuna. Önemli olan şey, çocukların, gençlerin doğru yönlendirilmesi. Festivalde yaptığım açılış konuşmasında bu noktalara ben de vurgu yaptım. Kültür Bakanlığının davetiyle böylesine anlamlı bir organizasyonda yer almak ve Azerbaycanlı kardeşlerimin coşkularını paylaşmak benim için de büyük bir fırsat ve mutluluk oldu.