Gençler YKS’de ter dökedursun, uzmanlar da geleceğin mesleklerini tartışıyorlar. Bu anlamda 2025 Dünya Ekonomik Forumunda ortaya konan veriler oldukça önemli. Söz konusu verilere göre geleceğin meslekleri dijitalleşme ve yapay zekâ ekseninde biçimleniyor. Bu süreçte bazı meslekler veya iş biçimleri belki de tümüyle ortadan kalkarken bazı mesleklerin yıldızı parlayacak ve yeni birtakım meslekler ve iş biçimleri ortaya çıkacak.
Dünya Ekonomik Forumunun verileri yapay zekâ odaklı mühendislik alanlarının yıldızının parlayacağına işaret ediyor. Büyük veri uzmanlığı geleceğin meslekleri arasında başköşeye oturacak. Ki bu sürece çoktan girildi zaten. Veri, günümüz toplumunun en önemli sermayesi haline geldi. Yapay zekânın işleyişi tamamen veri üzerinden gerçekleştiğine göre, veri uzmanlığı geleceğin yıldızı olma yolunda ilerliyor. Dijitalleşme ekseninde veri odaklı bu gidişat beraberinde yazılım, bilgisayar, siber güvenlik vb. alanların da hızla öne çıkmasına ortam oluşturuyor.
Otomasyon süreci yapay zekâ odaklı olarak geleceğe doğru hızla aşama kaydederek ilerliyor. Buna bağlı olarak bankacılık sektöründe iş ve çalışma biçiminin önemli ölçüde değişime uğrayacağı açık. Yanı sıra mali ve muhasiplik, kasiyerlik gibi mesleki alanlarda da önemli değişim olacağını görebiliyoruz. Kaldı ki günümüzde marketlerde bilgisayar bazlı ödeme işlemlerinin hızla yayılmaya başladığına tanıklık ediyoruz. Bu gidişle önümüzdeki beş yıl içerisinde kasiyerlik işinin insanlardan makinelere büyük oranda geçmesi olası görünüyor.
Dijitalleşme ve yapay zekâ teknolojilerinin kullanıma girmesiyle birlikte insan kaynakları alanında da iş ve çalışma biçiminin makineleşmeye doğru gittiğini görüyoruz. Bugün Batılı ülkelerde işe alımlarda çoğunlukla yapay zekânın kullanıma girdiğini görüyoruz Türkiye’de bazı büyük şirketlerde bu yönde uygulamalar başlamış bulunuyor. Dolayısıyla da dijital teknolojilerin ve özellikle de yapay zekanın toplum ve iş yaşamının hemen tüm alanlarında etkin kullanılacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz.
Ancak teknolojinin bu denli hızlı gelişmesi, yaşamın her kesitinin bu gelişmelerin etkisinde kalması beraberinde birtakım ciddi sorunları da getirmiyor değil. Çevre kirliliği, doğanın tehdit altında olması, küresel ısınma, kimyasal odaklı gıda endüstrisi vb. sorunlar dünyanın ve insanlığın geleceğini ciddi biçimde tehlikeye sürüklüyor. Tehlike arttıkça, farkındalık da artıyor neyse ki. Bu da insanlığın bir yandan da iyileşme sürecini başlatması gereğini ortaya koyuyor. Bu doğrultuda doğa dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanıma girmesi, organik gıda endüstrisinin gelişimi, çevre dostu birtakım kent ve yerleşim planlamalarının yapılması vb. stratejiler de geliştirilmeye başlandı. Bu doğrultuda çiftçilik ve tarımcılığın yeniden değer kazandığını görüyoruz. Dolayısıyla da ziraat ve gıda mühendisliği alanları yeniden çekici hale geliyor.
Diğer yandan teknolojinin bu denli öne çıkması ve yaşamın tüm alanlarında ağırlığını göstermesi düşünsel ve sanatsal yaratıcılığa ilişkin mesleki alanların giderek ivme yitirmesine de neden oluyor. Asıl tehlike de bence bu noktada yoğunlaşıyor. İşlerin kolaylaşması, daha az zamanda daha çok işin yapılması, iş ve çalışma dünyasında verimliliğin artması elbette gelişme adına iyi bir şey. Ancak bu makineleşme sürecinin insanların duygusal, ruhsal gelişmeleri üzerinde olumsuz etki yapması da olası görünüyor. Doğadan giderek kopan, kent yaşamının teknolojiyle sarmalanmış ortamında yalnızlaşan, yabancılaşan insandan 'insanca yarınlar' kurmasını beklemek boşuna.
Her dönem elbette kendi kültürel formlarını üretir, kendi yaşam tarzını geliştirir. İnsanlık tarihinin her dönemi kendine özgü bir insansal, toplumsal, kültürel karakter ortaya koymuştur. Ancak hiçbir dönemde insanlık bu kadar kendinden uzaklaşmamış, maddi dünyanın çekiciliğine bu kadar kapılmamıştı. Bunun mikro ve makro düzeyde önemli göstergeleri var. Örneğin, son yıllarda üniversitelerin felsefe ve edebiyat bölümleri ilgi çekmiyorsa, bunun altında başka bir neden aramaya gerek yok. Aynı şekilde ülkeler/devletler kaynaklarının çoğunu savunmaya ve silahlanmaya ayırıyorlarsa, bunun altında da başka bir neden aramaya gerek yok. Çevremiz kan revan içerisindeyse, bunun altında da başka bir neden aramaya gerek yok. İnsanlık güya barbarlık dönemlerini gerilerde bırakıp uygarlık dönemine girdi. Ama değişen bir şey yok. Oyunun kuralı aynı, sadece aparatlar değişti. Üstelik de sorun derinleşerek devam ediyor. İnsanlar, birbirlerinin yok edilmesi üzerinden kendi varlıklarını kurmaya çalışıyorlar. İnsanlar olmak ve olmamak mottosu etrafında tartışmaktan çoktan vazgeçti. Şimdi sorun var kalmak veya yok olmak.
O halde bir yandan dünyanın gidişine ayak uyduralım. Teknolojik gelişmelerle birlikte yeni mesleki alanlarda kendimizi yetiştirelim. Eğitim kurumları müfredatlarını yeni gelişmelere ve geleceğin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemek zorunda. Ancak diğer yandan bütün bu teknolojik gelişmeler karşısında üstünlüğü makineye kaptırmamak için neler yapmamız gerektiği üzerinde düşünmeliyiz. Kendi üretimimiz olan teknolojinin bizi yönetmemesi için gerekli önlemleri almalıyız. Mademki içerisinde yaşadığımız bu gezegen insandan oluşuyor, o halde her tür inşanın da insan tarafından yapılması gerekir. Dünyanın insana yakışır biçimde inşa edilmesi için de insanın insan kalmayı tercih etmesi şart. Bunun için de teknolojide gelişmeliyiz, ancak sanattan, edebiyattan, felsefeden de vazgeçmemeliyiz. Dolayısıyla da kendimizi, insanlığımızı terk etmemeliyiz.
Çok Okunanlar

Uğur Akkuş'tan gündeme oturacak Fatih Altaylı paylaşımları

ABD'nin bölgede sıradaki hedefi Akkuyu mu?

Altaylı'nın tutuklanmasının ardından Uğur Akkuş'tan dikkat çeken paylaşımlar

Hablemitoğlu suikastında başka şüpheli bulunamadı!..

PKK elebaşı Öcalan'dan dikkat çeken talep: Özgür Özel ile görüşmek istiyor!

Zeytinlik yasasının altında 'Elektrik üretimini durdururuz' tehdidi mi var?

Defne Samyeli'den Fatih Altaylı'nın tutuklanmasına sert tepki!

TBMM kürsüsünden sıkılan taşnak kurşunu

Bankaların güncel mevduat faizleri ve açıklandı

Ahmet Hakan fena yanılmış