Dünya Kadınlar günü nedeniyle tüm dünyada bir kez daha kadın üzerine konuşuldu, sorunlar dile geldi, bugüne kadar yapılan mücadeleler anlatıldı. Böylece tüm dünyaca 2025’ın 8 Martı için de, çoğu öncekilerin aynısı ya da benzeri hikâyeler yazdık, anlattık, paylaştık. Bir şeyler iyiye gidiyor elbet. Yüzyıllara dayanan mücadele sürecinin önemli kazanımları var. En azından konuşabiliyoruz, kendimizi anlatabiliyoruz, belli ölçüde de olsa ekonomik özgürlüğümüzü elde ettik. Ancak yolun henüz çok başındayız. Cinsiyet eşitsizliğinin tümüyle ortadan kalkabilmesi için çok zamana ve çok daha fazla mücadeleye ihtiyaç var.
Ama asıl sorun cinsiyet eşitsizliğinin de ötesinde insanal bilincin gelişmemiş olması. İnsanlık kendisi için ne yazık ki insanca bir dünya kuramadı. İnsanın kendi eliyle kurduğu dünyada güç yarışı diğer bütün yönelimlerin, değerlerin, ilkelerin önüne geçti ve öyle de devam ediyor.
İnsan önce doğaya hükmetmeyi öğrendi, sonra kendi hemcinslerine. Hükmetmek için gücü ele geçirmek ve giderek de güçten haz almak insancıl bir dünyanın kurulamamasının asıl nedeni olsa gerek. Gücü ele geçirenler güçten yoksun olanları kendi hakimiyetleri ve kontrolleri altına alarak onları kendi amaçları doğrultusunda yönetmenin ve yönlendirmenin yollarını geliştirdiler. Dahası kontrolden, yönetmekten, yönlendirmekten, yani güç sahibi olmaktan haz almaya başladılar. Dolayısıyla da bütün sistem bunun üzerine kuruldu. Gücü elinde bulundurmak, kontrol altında tutmak ve yönetmek. Zamanla bu anlayış kitlesel düzeyde yayıldı ve yerleşti. İlkel çağlarda başlayan, feodal düzenin içerisinde devam eden efendilik ve kölelik sistemi de bu anlayışın içerisinde biçimlendi. Maddi güç sahibi azınlıkların kitlelere egemenliği de, erkeğin, kadını kendi mülkiyet alanı içerisine hapsetmesi de bu sistemin ürünüdür.
Gücü elde tutmak ve hükmetmek giderek bir haz aracı haline de dönüştü. Egemenlik alanını kendi kontrolleri altına alan güç sahipleri güçten yoksun olanları kendi egemenlik alanlarında tutmayı yalnızca sistemi işletmek için değil, aynı zamanda bu işleyiş tarzından haz duydukları için de sürdürmeye gayret ediyorlar. Gücün haz aracı olma durumu, feodalitenin sona ermesinin ardından kapitalist sistem içerisinde devam etti. Dolayısıyla da ne bireyi önceleyen modernleşme, ne de demokratik yönetimlere geçiş hükmedenler ve hükmedilenler, güçlüler ve güçsüzler arasındaki bu ilişkiyi sona erdirememiştir. Güç, insan için haz aracı olmaya devam ettiği sürece insanlık belki de daha yüzyıllar boyunca 8 Martlarda eşitsizlik ekseninde sorun konuşmaya devam edecektir.
Ama bu süreci kısaltmak da mümkün elbet. Öncelikle sorunu birtakım ideolojik alanların içerisine sıkıştırmaksızın, geniş çerçevede ele almak gerekiyor. Yani kadın sorunundan önce insan sorununu konuşmak lazım. Kadın nasıl kurtulur sorusundan önce insan nasıl kurtulur sorusuna yanıt aramamız gerekiyor. Bunun için de olabildiğince geniş bir çerçeveden ve olabildiğince derin bir perspektiften bakmalıyız. Büyük resmi görmeden içerisindeki parçalara yoğunlaşırsak sorunun kök nedenlerine inemeyiz. Böyle olunca biz her 8 Martta aynı sözleri söylemeye, aynı şiirleri okumaya, aynı gözyaşlarıyla oyalanmaya devam ederiz.
Bunun için tarihi iyi okumak lazım. Toplumların ve kültürlerin gelişim, dönüşüm süreçlerini çok iyi analiz etmeliyiz. İnsanlık tarihine geçmişten günümüze yön veren aktörleri, aygıtları ve araçları tüm yönleriyle anlamaya çalışmalıyız. Geçmişten bugüne insanlar arası ilişkileri, etkileşimi ve de iletişimi irdelemeliyiz. Unutmamalıyız ki insanal etkileşimin ve iletişimin önemli bir kesimini söylem ve anlatı oluşturuyor. Geçmişten günümüze hangi anlatıların, hangi hikayelerin toplumların kültürel süreçlerine yön verdiğine bakmak lazım. İnsanlık tarihinin her dönemi kendine özgü bir söylem ve anlatı tarzı geliştirmiştir. Dolayısıyla insanlığın söylem ve anlatı tarihinin izsürümü yapılarak birtakım veriler elde edilebilir. Popüler kültürel metinler, filmler, romanlar, resim, müzik vb. bu anlamda işe yarayabilir.
Diğer yandan sorunun kaynağına inebilmek için insanlığın tarih boyunca biçimlendirdiği üretim süreç ve ilişkilerini anlamaya çalışmak gerekir. Kadın, geçmişten günümüze üretim ilişkilerinde ne oranda ve nasıl yer alıyordu? Klanlarda, aşiretlerde, egemen kesimlerde evliliklerle materyal yapı arasındaki ilişkiler incelenirse görülecektir ki kadın, çoğu zaman üretim ilişkileri içerisinde etkin rol almak yerine araçsal bir aygıt olarak kullanılmıştır.
Bir diğer konu da eğitim ve bilinçlendirme. Yine tarihe bakıldığında kadının çoğu zaman eğitim olanaklarından yoksun bırakıldığı, hemen tüm toplumlarda eve kapatılarak kamusal alandaki temsil rolünden uzak tutulduğu gözlenmektedir. Eğitim olmayınca bilinçlenme ve de kendi haklarına sahip çıkması da mümkün olmuyor.
Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar önemli. Belki son yıllara kadar bu farklılıklar birtakım kesimler tarafından iki cins arasındaki eşitsizlik için bahane gösterilebilirdi. Ancak günümüzde dijitalleşmeyle ve otomasyon teknolojileriyle birlikte üretim ve çalışma ortamında beden gücünün üstünlüğü giderek ortadan kalkıyor. Bedensel güç gerektiren işlerin çoğu bugün artık otomasyon bazlı teknolojiyle yapılmakta. Bunların çoğu da insanın beyin gücüyle işletilmekte. O halde kadının üretim süreçlerinde çok daha etkin rol alabilmesi için zihinsel ve bilişsel yetkinliğini güçlendirmesi gerekir. Bunun için de eğitim çok önemli. Kadın, bedensel anlamda erkekler kadar güçlü olmayabilir, ki bu da aslında bedensel eğitimle aşılabilecek bir şey, beyinsel ve zihinsel anlamda erkekten daha az güçlü değil. Zihinsel yetkinlik açısından, şarlatanların iddiaları dışında, kadın ve erkek arasında fark olduğunu kanıtlayan hiçbir bilimsel çalışma yok. O halde beyin odaklı teknolojik gelişmeler de dikkate alındığında geleceğin dünyasının kadınlara önemli açılımlar sağlayacağı söylenebilir. Yeter ki kadınlar ve elbette ki tüm insanlar bunun farkında olsunlar ve eğitime gerekli önemi versinler.
Güçten değil insan olmaktan haz alınacak bir dünya ümidiyle.
Çok Okunanlar

İmamoğlu’nun gözaltı kararı Ankara’yı karıştırdı iddiası

Fark daha da artıyor, iktidarda düşüş sürüyor! MHP'de baraj tehlikesi

Volkan Konak'ın vasiyeti ortaya çıktı!

Bayramda marketler açık mı?

İmamoğlu operasyonlarındaki gizli tanık muamması sürüyor

Volkan Konak hayatını kaybetti! Ayrıntılar ortaya çıktı

Gençlerin heybesi taştı!..

Volkan Konak'a spor dünyasından veda mesajları!

Piyasada İmamoğlu operasyonunun yankıları sürüyor

Bayramda plan yapanlar dikkat!