Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Hedef Yoksa Gelecek de Yoktur…

Bu günlerde üniversiteye yeni başlayacak öğrencilerin kayıt işlemleri yapılıyor. Dolayısıyla da üniversite yaşamına başlama aşamasındayken çok sayıda öğrenciyle birebir görüşme ve konuşma olanağı buluyorum. 

Ve şaşırıyorum. Biraz da hüzünleniyorum. Toplumun yarınlarına ilişkin çok da iyimser olamıyorum doğrusu. 

Yarınları kurabilmek için hedef koymak gerekir. Toplumların da bireylerin de geleceğinin garantisi koydukları hedeflerle ilişkilidir. Hedefsiz birey ve de hedefsiz toplum, yarınları planlayamaz, yaşamı günlük ve anlık yaşar, yaşamın akışı içerisinde sürüklenip gider öylesine. 

Bugünü yarınlarla ilişkilendirmeden yaşayan, yarınlarla derdi olmayan bireyin yaşam enerjisi de bugünle sınırlıdır. Yaşamı anlık yaşar, bütün derdi günü kurtarmaktır. Günlük ve anlık yaşamak, yaşamı hızla tüketmek ve anlamsızca sonlandırmaktır aslında. Toplumlar için de aynı şey geçerli. Gelecek vizyonu koyamayan, yarınları projelendirmeyen toplumlar planı, programı, hedefleri olan toplumların güdümünden asla kurtulamazlar. 

Dolayısıyla da durum toplumumuz açısından hiç de parlak değil. Bu toplumun çocukları, gençleri hedef koyamıyor, kendi yarınlarını projelendirmiyor, herhangi bir gelecek vizyonu belirlemiyorlar. En azından çoğunun bu durumda olduğunu söylemek mümkün. Üniversite tercihlerinde yıldan yıla değişen yönelimlerden de bunu anlamak mümkün. Bazı yıllar mühendislik programlarına yönelim olurken, bazı yıllarda sosyal bilimlere, bazı yıllarda da sağlık bilimlerine belirgin bir kayma gözlemleyebiliyoruz. Örneğin, geçtiğimiz birkaç yıl yazılım ve bilgisayar alanları büyük ilgi görürken, bu yılki üniversite adaylarının sağlık programlarına ilgileri dikkat çekici. Sağlık programları önemli elbet, ama yazılım ve bilgisayar mühendislik alanları da günün teknolojik gidişatıyla oldukça uyumlu ve gelecek vadediyor. Üstelik de üniversitelerimiz dijital teknolojik alanları, örneğin, yapay zeka mühendisliği vb. alanları özendirici yönde bir eğitim öğretim politikası uygulamaya çalışırken, gençlerin sürekli değişiklik gösteren tercihleri düşündürücü değil mi?

İnanmıyorlar, ikna olmuyorlar, kendilerini güvende hissetmiyorlar. 

Türkiye teknolojik gelişmeler açısından hiç de kötü durumda değil. Bir yandan yükseköğretim kurumları, diğer yandan çeşitli bakanlıklar, kamu kurumları ve özel sektör yeni teknolojik gelişmeleri özendirmek ve gençleri de bu sürecin içerisine dahil etmeye yönelik çeşitli projeler yürütmekte, bu yönde etkin politikalar geliştirmeye çalışmaktalar. Ancak bütün bunlara karşın genç bireylerin önemli bir kısmının, hedeflerini yurt dışına çıkmak, geleceklerini başka ülkelerde kurmak yönünde koyduklarını gözlemliyoruz.  Durum buysa, bir yerlerde bir sorun var demektir. Ülkenin uygulamaya koyduğu veya uygulamakta olduğu politikalar ve projelerle toplumun yarınlarını inşa etmesi beklenen genç bireyler arasında bir kopukluk varsa bunu görmek ve buna göre önlemler almak gerekiyor. 

Diğer yandan bir de tümüyle hedefsiz gençlerin varlığını gözlemliyoruz. Üstelik de çok sayıda genç bu durumda. Çoğu reşit olmuş, on sekiz yaşını geçmiş genç bireyler. Üniversiteye kayda anne babalarıyla birlikte geliyorlar, anne babalarının zoruyla da kayıtlarını yapıyorlar. Çoğunun yüzünde neşeye, sevince ve de umuda ilişkin bir ifade yok. İstedikleri bölüme mi yerleşemediler desem, o da değil. Planladıkları, hedefledikleri, istedikleri bir bölüm de yok aslında. Ne istediklerini bilmeksizin öylesine mutsuzca anne babalarının peşinden kayıt masalarına doğru gidişleri beni gerçekten çok hüzünlendiriyor. 

Bence sorun, bu genç insanların yetersizlikleri değil. Ama geldikleri nokta buysa, bir yerlerde gerçekten bir yanlış yapılıyor demektir. Hedefsiz, idealsiz, gelecekle ilişkisiz kuşaklar yetiştiriyoruz galiba. Oysa bir toplumun yarınlarının sağlama alınması için hedefleri, idealleri olan ve bunların ardından koşan insanlar yetiştirmek gerekir. Toplumların devamlılığı ancak böyle sağlanabilir.  İnsanın da toplumun da yaşam enerjisi geleceğe ilişkin hedefleri, umutları, beklentileridir. Eğer bunlar oluşmamışsa ya da bir biçimde yoksun bırakılmışlık varsa, yarınları planlayacak enerjisi de yok demektir. 

Sorun ciddi ve bunda herkesin payı var. O halde çok geç olmadan gidişatın farkına varalım ve gerekeni yapalım. Devletin, ülkenin ve de toplumun bekası, geleceğe yetkin kuşaklar yetiştirmekle ancak mümkündür. Bunu unutmayalım.