Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

İmha etmek değil, yaşatarak kontrol altına almak

İlkel dönemlerde bile insanlar, gereksinimlerini karşılamanın dışında doğaya zarar vermemişlerdi. Yaşamlarını sürdürmek ve vahşi hayvanlardan korunmak için öldürmüşlerdi, ama onun dışında doğanın içerisinde, onunla barış içinde yaşamlarını sürdürmeyi de başarmışlardı. 

Doğa üzerinde egemenlik kurmak, doğayı yok ederek güç elde etmek kapitalizmin temel ideolojisi olarak biçimlendi. Fabrikalardaki her tür girdinin ve atıkların imhasının karşılığı doğanın katliamı oldu. Kapitalizmin hırsı öylesine önemli boyutlara ulaştı ki insan, içerisine doğduğu ve yaşamının temel kaynağı olan doğayı neredeyse tümüyle unutup paranın kölesi haline geldi. 

Bununla kalsa iyi. Doğayı yok etmek neredeyse  ideolojik bir tavır haline geldi. İnsanlar doğayı katletmek üzerinden birbirlerine ideolojik mesajlar vermeye yöneldiler. İnsanlar arasındaki iktidar mücadelesinin önemli bir kesiti ne yazık ki doğanın katli üzerinden işler hale geldi. En vahimi de doğanın katli kültürel yapılar içerisinde meşruiyet kazandı. Farklı toplumlarda bazı bitkilerin iyiliğin, bazılarının da kötülüğün simgesi olarak görülmesi; hayvanların da aynı şekilde iyilikle veya kötülükle ilişkilendirilmelerinin bilimsel bir temeli olmasa da ideolojik bağlamlarıyla ele alınmaları mümkün. 

Oysa uygarlaşmanın, uygar insanın, uygar toplumun gereğidir doğayla mücadelenin mantıklı ve karşılıklı katkıya dayalı bir ilişkiye dönüştürülmesi. Normal koşullarda ve uygar insanın akılcı bakış açısıyla düşünüldüğünde doğanın içerisindeki tüm canlılar –bitkiler, hayvanlar, insanlar- belki eşit değerde değiller, ama eşit düzeyde yaşama hakkına sahip olmalılar. Doğanın içerisindeki hiçbir canlı, insan da dahil olmak üzere,  özü gereği iyilik ya da kötülük gibi değerlerle ilişkilendirilemez. Doğanın içerisindeki bitki ve hayvanlar hiçbir inanç ve de ideolojiyle ilişkili olamazlar. İnanç ve ideoloji düşünen canlının, yani insanın ürettiği anlam alanlarıdır. Dolayısıyla da doğanın içerisinde yaşam bulan canlılara insanın tavrı, yalnızca yarar sağlamak ve gereksinim karşılamakla sınırlı olmalıdır. Uygar insandan beklenen de budur. Sırf zevk için ya da birilerine birtakım ideolojik mesajlar vermek için hayvanlarımızı öldürüyorsak, ormanlarımızı yakıyorsak, ağaçlarımızı kesiyorsak bir yerde ciddi bir sorun var demektir. 

Son birkaç gündür medya gündemini meşgul eden köpek katliamı üzerine uygarlık ve barbarlık meselesine takıldım yine. Gerçekten biz neyiz? Uygarlıktan nasibimizi aldık mı yoksa alamadık mı? Bunca hayvanı neden önce sokaklara terk ettik, şimdi de başa çıkamayıp çareyi katletmekte buluyoruz? Üç beş hayvanı doyuramıyorsak ve çareyi kafa kesmekte buluyorsak vay halimize. 

Planlı üreme, uygun koşullarda yaşatma.

Eğer niyet sorun çözmekse, bunu çok daha insancıl biçimde yapmak mümkün. Eğer sokak hayvanları başka ülkeler için sorun değilse, gidip bakalım, araştıralım, anlayalım sorunu nasıl çözmüşler. Görelim biz nerede hata yapıyoruz diye. Geçtiğimiz günlerde Azerbaycan’daydım. Sokaklarda, caddelerde ne bir kedi ne de bir köpek göremedim, sordum neredeler diye. Planlı üreme ve barınaklarda uygun koşullarda yaşatılma. Bu kadar basit. Aynı durum Avrupa ülkelerinde de söz konusu. Planlı üreme ve uygun barınma koşulları. Biz neden yapamıyoruz?

Doğayı koruma sorumluluk projeleri yapılmalı

Diyeceksiniz ki iş işten geçti bir kez, bu kadar yüksek sayıdaki hayvan için uygun barınma koşulları mümkün değil. Bence mümkün. Kent dışlarında onca boş arazi var. Oralara barınaklar yapılabilir. Kentlerde onca restoran var ve her gün bir dolu yemek artığı çöpe gidiyor. Sivil toplum örgütleri, üniversiteler, belediyeler vs. kuruluşlar işbirliği yaparak planlı programlı biçimde bu canları yaşatabilirler. En azından şimdilik yaşamda olanları yaşatmak, bundan sonrası için de önlem almak, üremeyi kontrol altına almak daha insanca bir çözüm olmaz mı? Nasıl ki sosyal sorumluluk projeleri yapılıyor, aynı şekilde doğayı koruma sorumluluk projeleri yapılabilir. 

Ne şekilde olursa olsun öldürmek çözüm olarak görülemez. Uygar dünyada, uygar bir toplum  sorunlara insancıl çözümler bulmakla yükümlüdür. İmha etmek değil, yaşatmak, hem de iyi yaşatmak uygar insan olmanın gereğidir. Uygar insan, doğayla ilişkisini karşılıklı üretime, katkıya, geliştirmeye dönüştürebilmiş olandır. Uygar insan, doğayı, zarar vermeden yönetebilendir. Çözüm imha etmek değil, yaşatarak kontrol altına almak olmalıdır. İnsanlığın gereği de budur.