Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Kapitalizmi biz var ettik, o bizi yok ediyor

Mavi Bölge üzerine yapılan bir belgeseli izlerken kapitalizmin, insanlığı nasıl gıdım gıdım yok etmekte olduğunu düşündüm. Kapitalizm kendisini var eden insanlığı feci şekilde yok ediyor, üstelik de pek çok boyutuyla. Bir yandan sağlık, diğer yandan da insanlık elden gidiyor. 

Diğer canlılar gibi insanın da asıl yeri doğadır. İnsan diğer canlılardan farklı olarak icat ve keşifler yapmış, teknoloji üretmiş, doğayı işleyerek kendisi için konforlu yaşam alanları oluşturmuş. İnsan, zekası ve aklı nedeniyle içerisine doğduğu doğa üzerinde hakimiyet kurmuş ve ancak bununla yetinmeyerek onu yok etme yoluna gitmiştir. 

İnsanın, doğayla barışçıl bir ilişki kurmak yerine onunla mücadeleye girmesi ve onun üzerinde hakimiyet kurması, kendisine doğanın üstünde bir değer atfetmesine neden olmuş. Teknolojik gelişmelerin de verdiği özgüvenle doğayı metalaştırmak suretiyle kendi iktidarını pekiştirme yoluna gitmiş. Bununla da yetinilmemiş, doğa, insanın, insan üzerinde hakimiyet kurmasının da aracı haline gelmiştir. İnsan tarafından metalaştırılan, araçsallaştırılan, dolayısıyla da sömürülen bir doğanın insanı sarıp sarmalaması da artık hiç mümkün değil. Kaldı ki bugünün dünyasında gücünü kendi üretimi olan teknolojiden alan, simgesel güç aracı olarak yarattığı paraya tapan bir insanlıktan doğayla barışık yaşamasını beklemek de hayalden öte bir şey olmaz. 

İnsanlık parayla tanıştıktan ve parayı öncelikli güç aracı olarak benimsedikten itibaren yalnızca içerisine doğduğu doğadan değil, kendi insanal değerlerinden de vazgeçti. Paradan değer aktarımı yapan insanın, zamanla asıl değerin insan olmaktan geldiğini unutması günümüz kapitalist dünyasının motor gücüdür.  Bugünün dünyasında eğer paranız varsa değerlisinizdir. Başka bir niteliğe, vasfa gerek yok. Suç da işleseniz, toplumdaki ahlaki değerlere aykırı da davransanız, sapkın da olsanız paranın gücüyle “hak ettiğiniz” saygıyı ve değeri görürsünüz. Bu noktada kapitalizmin insana yaptığı en büyük kötülük, onu insanlıktan, yani kendi özünden uzaklaştırması, kendisine ve tüm insanlığa yabancılaştırmasıdır. 

Günümüzün ileri teknolojik dünyasında biyolojik olarak da risk altındayız. Beyin sağlımızı geçtim, beden sağlığımız da yitirmekteyiz. Birkaç yıl bile aradaki farkı görmemize yetiyor. Her birimiz aramıyor muyuz çocukluğumuzda yediğimiz sebzelerin, meyvelerin tadını, kalitesini? Atıştırmalık restoranlarda, büfelerde satılan ekmek arası yiyeceklerle yalnızca midemizi meşgul ediyoruz,  daha doğrusu gereksiz yere yoruyoruz aslında. Mide meşgulken doyduğumuzu sanıyoruz, ama beslenmiyoruz, üstüne üstlük bir de zehirleniyoruz. 

McDonald’ın hamburgeriyle birlikte önce Amerika’da, ardından dünyanın pek çok yerinde obezite sorunu başladı. Çözüm olarak da bu tür bir beslenme tarzından vazgeçilmesi yerine spor salonlarıyla, vücut şekillendirme teknikleriyle, estetikle yeni iş ve kazanç alanları oluşturuldu. Yani kapitalist sistem içerisinde geliştirilen her çözüm insanlığın değil, yalnızca sistemin yararınadır. Para parayı getirir demişler ya atalarımız, ne kadar da doğru söylemişler. 

İnsanlık parayı görüp de doğadan ve de kendisinden vazgeçmeseydi şimdilerde bambaşka bir dünyada yaşıyor olacaktır. Gökyüzünü bizlerden saklayan plazalar olmayacaktı belki de. Plazaların asansörlerinde insanlar birbirlerine kuşkuyla bakmayacak, renkli camların arkasında birtakım insanlar paranın gücüyle insanlığa meydan okumayacaklardı. İnsanlık paraya böylesine tapmasaydı yeşille mavi böylesine küskün olmayacaktı belki de. Ağaçların bulutlara dal salışını, yeşilin maviyle dansını keyifle izliyor olacaktık. 

Para aramıza girmeseydi, bizi bizden ayırmasaydı, yüzümüzden gülümseme, dilimizden söz eksik olmayacaktı. Sabahları günaydın bile diyebilecektik birbirimize.  

Paranın açtığı yara olmasaydı beynimizde ve bedenimizde, uzun ya da kısa, her ne kadar yaşayacaksak bu dünyada, keyif alacaktık en azından.