Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3818
Dolar
Arrow
34,6450
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5963
Altın
Arrow
2931,0000
BIST
Arrow
9.639

Öğretmenin her dokunuşu insanlık için yeni bir ümit

Bugün öğretmenler günü. Sosyal medyadan vb. kanallardan herkes birbirine kutlama mesajları gönderiyor. Öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin günü kutlanıyor. Kutlanması gerekir elbet. Yaptıkları iş hiç de kolay değil. İnsan yetiştirmek, ama gerçek anlamda insan yetiştirebilmek en zorlu işlerden biri. Büyük emek ister. Dahası aşkınlık ister. Öncelikle öğretmenin kendisinin çok iyi yetişmiş olması, insanlığı, insan olmanın ne demek olduğunu kavramış olması gerekir. 

Öğretmen, topluma ve insanlığa önderlik etme yetkinliğine ve olgunluğuna sahip kişi demektir. Öğretmenin, eğitim emekçisinin işi okul duvarlarıyla sınırlı olmamalı. Öğretmen okul dışında da entelektüel birikimiyle, tavırlarıyla, davranışlarıyla, yaşama ve insana dokunuş tarzıyla topluma örnek insandır. 

Derken zaman tünelinde küçük bir gezintiye çıkıverdim. Mustafa Kemal’i görüyorum. Geçmiş kara tahtanın başına, elinde tebeşir, ilk dersi veriyor öğrencilere. Belli ki yeni harfleri öğretiyor. Umutla, sevgiyle bakıyor ülkesinin geleceğini inşa edecek çocuklara. Yüzündeki aydınlık, gözlerindeki parıltı, tarz ve davranışlarındaki nezaket dikkat çekici. Bir an düşünüveriyorum, geçmişe özlem mi duyuyorum diye, ama sonra kendi kendime diyorum ki Başöğretmenimiz vizyonuyla, ışığıyla, ileri görüşlülüğüyle bütün zamanların önderi. Yüzyıl öncesinde sahip olduğu anlayış, ortaya koyduğu görüşler, gösterdiği hedef, benimsediği hümanist yaklaşım, çağdaşlık düşüncesi tarih sayfalarına sığmayacak kadar geniş, geçmişte kalamayacak kadar ileriye dönük. O halde geçmişe özlem değil de benimkisi, zamana ilişkin minik bir serzeniş olsa gerek. 

Başöğretmenimiz özgür düşünceli, ahlaklı, eleştirel düşünebilen, sorgulayabilen, çağa ayak uydurabilen, insancıl, aydın kuşaklar yetiştirme sorumluluğunu öğretmenlere vermişti. Dolaysıyla da öncelikle öğretmenlerin iyi yetişmesi gereğine inanıyordu. Bu nedenle de öncelikli projelerinden biri çeşitli alanlarda eğitim verecek kadroları yetiştirecek eğitim kurumlarının inşa edilmesiydi. Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen bir yıl sonrasında Ankara’da Musiki Muallim Mektebi’nin kurulması bu vizyonun bir sonucuydu. Toplumdaki az sayıdaki okuryazar kişinin köylülere okuma yazma öğretmek üzere köylere gönderilmesi de Başöğretmenin eğitimi ne denli öncelediğinin bir göstergesi. Köy çocuklarının eğitim sürecine etkin katılımının sağlanması için kurulan köy enstitüleri de bu yaklaşımın bir yansıyışı. Başöğretmenimiz kararlıydı. Toplumda okuma yazma bilmeyen kalmayacaktı. Küçükten büyüğe herkes okuryazar olacaktı. Çünkü O, biliyordu ki bir toplumun varlık göstermesi, bir ülkenin kalkınması, bir devletin bağımsızlık kulvarında yoluna devam edebilmesi için halkın eğitimli olması şart. Bilinçli toplum, ancak ve ancak bilinçli bireylerin varlığıyla olanaklıydı. 

Başöğretmen ülke ve toplum gereksinimlerine uygun bir eğitim öğretim planlaması yapılmasına önem veriyordu. Bu nedenle de dünya çapında ünlü eğitim uzmanları davet ediliyor, görüşlerine başvuruluyordu. Onlar nasıl başardıysa biz de öyle başarmalıydık. Hiçbir şey imkansız değildi, yeter ki doğru planlamayla ilerlensin. Eğitim alanında ün yapmış, Amerika’nın eğitim öğretim planlamasında önemli rolü olan John Dewey’in davet edilmesi bu nedenledir. 1924 yılında Türkiye’de davet edilen Dewey eğitim öğretimin planlanması konusunda ayrıntılı bir rapor hazırlayarak Atatürk’e sunar. Dewey’in raporunda yaşamın her kesitine dokunan bir eğitim öğretim anlayışının benimsenmesi önerilir. Dewey ülkenin ve toplumun gereksinimlerinin gözetildiği, toplumsal ve kültürel karaktere uygun, yerel özelliklerin dikkate alındığı, ülke hedeflerinin gözetildiği bir eğitim öğretim programı önerisi ortaya koyar. Daha sonraları kitap, bisiklet ve mandolin üçlemesiyle açılacak olan köy enstitüleri tam da bu önerilerle örtüşecek bir müfredat yapısıyla eğitim öğretim faaliyetini gerçekleştirirler. Kuramsal ve uygulamalı eğitimi birlikte veren bu enstitülerden yetişen öğretmenler entelektüel olgunluğun yanı sıra sanatta, sporda ve gündelik yaşamın tüm pratiklerinde yetişmekteydiler. Çünkü onlar köylerde, ülkenin en zor doğa ve coğrafi koşullarına sahip yörelerinde eğitim öğretim hizmeti vereceklerdi, dolayısıyla da yaşamı tüm yönleriyle yönetebilecek nitelikte yetişmeleri, bu yetkinlikleriyle hem kendi yaşamlarını yönetmeleri hem de görev yapacakları yöredeki insanlara örnek olmaları gerekiyordu. Onların her biri Çalıkuşu’ndaki Feride olmalıydı. Onların her biri Anadolu’nun en ücra köşelerine bilimsel bilgi, düşünsel yetkinlik, çağdaş yaşama ilişkin tarz ve pratikleri götürmeliydi. 

Öyle de oldu. Bugün gelinen noktada ülkenin her yanında Başöğretmenimizin yolunda öğretmenlerimiz ülke ve toplum kalkınmasına, insanlığın gelişimine hizmet ediyorlar. Güçlerini insanlığa ve ülkelerine olan sevgiden alıyorlar. Yapmakta oldukları görevin ne denli kutsal olduğunun bilincindeler. Her dokunuşlarının insanlığa ilerlemesine katkı olduğunu biliyorlar. Daha insancıl bir dünyanın onların içlerindeki coşkuyla ancak mümkün olacağının bilincindeler. Dolayısıyla da yollarına sevgiyle, aşkla, özveriyle devam ediyorlar. 

Başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.