Son günlerde medyada haberler çıkıyor, her birimizin yüzünü gülümseten. Yapılan araştırmalar insan ömrünün uzadığına, dolayısıyla yaş aralıklarına ilişkin sınıflandırmaların da değiştiğine ilişkin sonuçlar veriyor. Seksen yaşımıza gelene kadar genç sayılıyoruz. Güzel bir duygu. Düşünsenize, bundan böyle “yaş yetmiş, iş bitmiş” deyimi müzelik.
Peki, ama gerçek böyle mi? Araştırmalar böyle söylüyor diye mutlu mu olmalıyız yoksa yaşadığımız toplumdaki gerçeklere bu vesileyle bir kez daha göz atıp sorunlara mı odaklanmalıyız? Bu sorulara yanıt bulmak üzere Üsküdar Üniversitesi'nde bir sempozyum gerçekleştirildi. Konu mutlu yaşlanmak. Mademki yaşlanmanın ya da yeni deyimiyle yaş almanın önüne geçilemiyor, o halde bu sürecin keyifli hale getirilmesi için yapılması gereken pek çok şey var. Araştırmacılar ne tür bulgulara ulaşırsa ulaşsınlar, insana biçilen belli bir ömür var. En iyi olasılık bir asır, birkaç yıl çok, birkaç yıl az. Ama daha fazla değil. Gelecekte yaşam süresi uzar mı, bugünkü ortalama yaşam süresine kaç yıl eklenebilir onu bilemiyoruz. Bilim insanları çalışıyor insan ömrünün uzaması için. Yapılan çalışmalara bakılacak olursa bu konuda önümüzdeki birkaç yıl içerisinde önemli adımlar atılacağa da benziyor. Ama mademki konu açıldı, biz şimdilik bugünkü duruma bir göz atalım.
Şu anda dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Toplumların gelişmişlik düzeyine göre de yaşlanan nüfusun yaşam koşulları farklılık gösteriyor. Üsküdar Üniversitesi'nde 22 Mart günü gerçekleşen sempozyumda da vurgulanan önemli noktalardan biri buydu. Darülaceze’yle birlikte gerçekleştirilen sempozyumda toplumumuzda yaşlı nüfusun yaşam koşulları masaya yatırıldı, sorunlar üzerinde tartışıldı, çözüm önerileri ortaya konuldu. Yaş almanın, yaşlanmanın insanlar için eziyet değil huzur ve mutluluk olabilmesi için neler yapılması gereği üzerinde duruldu.
Yaş alan nüfus söz konusu olunca belki de en önemli sorunlardan biri dijital teknolojilerin yaşama girmesi nedeniyle kuşaklar arası uçurumun giderek açılması. Toplumsal bütünlük ve kültürel süreklilik için yaşlılardan gençlere deneyim aktarımı çok önemli. Ancak dijital teknolojilerle birlikte gençlerin, yaşlılardan deneyim ve bilgi aktarımı yapmamaya başladıklarını gözlemliyoruz. Teknoloji kullanımındaki yetkinlikleri genç kuşaklara aşırı güven vermekte, bu da onları önceki kuşakların deneyimlerine başvurmaktan alıkoymakta. Bu durum yaşlıların, kendilerini giderek toplumdan dışlanmış hissetmelerinde önemli bir etken haline gelebilmekte. O halde yaş alan kuşaklarla gençlerin yakınlaştırılması, kaynaştırılması için birtakım önlemler alınması gerekiyor. Bu konuda sosyal sorumluluk projeleri yapılması önem taşımakta. Bunu yalnızca yaşlı nüfusu mutlu etmek için değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel sürekliliği sağlamak için yapmak zorunluluğu var.
Diğer bir sorun, yaşlı nüfusun üretimin dışına itilmesidir. Oysaki insan ürettikçe, üretimin içerisinde oldukça kendisini işe yarar hisseder. Üretimin dışında kalmak değersizleşme duygusunu pekiştirir, bu da yaş alan bireylerin mutsuz olması anlamına gelir. O halde yaş alan nüfusu üretken hale getirmek için birtakım alanlar açılması gerekir. Gerek bakım evlerinde gerekse de evdeki yaşlıların bir biçimde üretimin içine alınması için çözüm önerileri oluşturulması gerekir. Toplumda yaşlı kategorisinde yer alan bireylerin yapabilecekleri bir şeyler mutlaka vardır. Özellikle de meslek insanı yaşlıların emekli olup köşelerine çekilmelerine izin vermemek, emekli olduktan sonra da bir biçimde üretimin içerisinde yer almaları için çözüm önerileri oluşturmak genel toplum sağlığı açısından da önemlidir. Nitekim toplumdaki bireyler ne kadar huzurluysa, mutluysa toplum da o kadar sağlıklıdır. Bunu unutmayalım.
Yaş alan nüfusu üretimin içerisinde tutmak için ilk anda aklıma gelen bazı çözüm önerileri şunlar olabilir:
Yaşlı bakım evlerindeki yaşlıları ilk anda çocuk ıslah evleri, kimsesiz çocuk yurtlarındaki çocuklarla karşılaştırmak için birtakım çalışmalar yapılabilir. Kimsesiz kalmış yaşlılarla kimsesiz kalmış çocuklar arasındaki kaynaşma her iki kesim için de tedavi edici bir etki yapabilir.
Diğer yandan yaş almış kişiler zaman zaman çocuk yuvalarına, kreşlere konuk edilerek çocuklarla zaman geçirmeleri, onlara masallar anlatmaları vs. sağlanarak genç kuşakların yaşlı kuşaklardan deneyim aktarımı yapmalarına olanak verilebilir.
Sağlığı yerinde yaşlı bireyler çeşitli biçimlerde sosyal sorumluluk projelerine dahil edilerek bilgi ve deneyimlerinin toplumsal yarara dönüştürülmesi sağlanabilir.
En önemlisi de mutlu yaşlanmanın sağlanabilmesi için insanların, yaşlılıkta da kendilerini güvende hissedebilecekleri sosyal güvenlik ve yaşam koşullarının refah toplumuna uygun hale getirilmesi önem taşımaktadır. Bir işte çalışarak emeklilik hakkı kazanmış yaşlıların mutlu bir emeklilik yaşamı geçirecekleri güvencesinin verilmesi çok önemli. Ki bu konu ülkemizde önemli bir sorunsal olarak gündemdeki yerini koruyor. Diğer yandan herhangi bir işte çalışmadığı için emeklilik hakkı kazanamayan yaşlıların da bu toplumun bireyleri olarak tüm yaşamlarının güvence altında olduğu, asgari yaşam kalitesi standartlarının sağlanacağına ilişkin önlemlerin alınması önem taşımaktadır.
Unutmayalım ki bir toplum çocuk, genç ve yaşlı bireyleriyle bir bütündür. Sağlıklı toplum, toplumdaki her bireyin ruh, duygu ve beden sağlığı korunursa ancak mümkündür.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi