Şehitlerimizin acısının gölgesinde sosyal, siyasi ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle hem biraz buruk hem de teröre ve terör destekçilerine inat büyük bir gururla kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı bu satırlar aracılığıyla bir kez daha kutlamak isterim.
Cumhuriyet öylesine güzel ve yüce bir değer ki bu değere sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Şanslıyız çünkü tarih boyunca nice badireler atlatmış, ancak ne yaşarsa yaşasın özgürlüğünden ve bağımsız devlet fikrinden vazgeçmemiş olan yüce bir milletin evlatlarıyız. Şanslıyız çünkü milletimizin en zora düştüğü anlarda Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderin ve onunla birlikte savaşan silah arkadaşlarının çevresinde Kuvâ-yı Milliye ruhuyla birlik olabilmeyi ve ülkemizi işgalden kurtarabilmeyi başarmışız. Cumhuriyetimizin 101. yılında ise amacımız bu şansın kıymetini bilmek; güzel vatanımızı, devletimizi, cumhuriyetimizi ve milletimizi yücelterek daha güzel yarınlar inşa etmeye çalışmak olmalı.
Maalesef talihsiz bir coğrafyadayız ve yanı başımızdaki savaşlar geçmişte olduğu gibi bugün de tüm karanlığıyla devam ediyor. Bu sıkıntılı günlerde yapabileceğimiz belki de en iyi şey cumhuriyetimiz için çalışmak, ülkemiz için üretmek. Ülkemiz için üretmeye kurucu değerlerimizi rehber edinerek devam etmeli; dil, din ve inanç farkı gözetmeden bir arada mutlu ve saygılı yaşayabilmeliyiz.
Cumhuriyetin bize sunduğu imkânlarla, yöneticilerimizi kendi irademizle ve seçimimizle belirleyebilmenin ne kadar önemli olduğunu; eğitimde, hukukta, sağlıkta ve yönetimdeki fırsat eşitliklerinin ne kadar değerli olduğunu çocuklarımıza ve gençlerimize anlatmalıyız. Tabii bu anlatma işini yaparken de gençlerin ve çocukların dilini konuşabilmeliyiz!
Bir dilbilimci olarak “dil” benim için çok hassas bir konu. Tabii burada gençlerin ve çocukların dilini konuşabilmek ifadesiyle dil meselesini akademik olarak ele almıyorum. Burada dikkat çekmek istediğim konu “gençlerle ve çocuklarla aynı dili konuşarak doğru iletişim kurabilmek”. Gördüğüm kadarıyla çocuklara veya gençlere bazı değerlerimizi anlatmaya çalışırken hep didaktik bir anlatım kullanıyoruz. Didaktik ve üstenci bir dil, nasihat söylemleri ya da soyut kavramlarla dolu uzun cümleler, gençlerimiz ve çocuklarımız için hiçbir şey ifade etmiyor. Evet gerçekten de hiçbir şey ifade etmiyor! Öncelikle bunu kabul edelim! Biz çocuklarımıza ve gençlerimize böyle cümlelerle cumhuriyeti, ülkemizi, devletimizi, milletimizi ya da herhangi bir değerimizi anlatamayız!
Çünkü onlar, bizim ve bizden önceki kuşağın yaşadığı çağdan çok farklı bir çağda yaşıyorlar. Bizler onlarla aynı dünyanın, aynı zamanın çocukları değiliz; onlar hız ve teknoloji çağının çocukları! Çocuklarımıza ve gençlerimize cumhuriyetin önemini, teknolojik imkânlarla anlatabilirsek ve kendi kendini yönetemeyen, bağımsızlığını yitiren ülkelerin durumlarını bizzat gösterebilirsek; işte onlar ancak o zaman cumhuriyetin ne olduğunu kavrayabilirler ve ancak o zaman cumhuriyetin değerini anlayabilirler.
Her Cumhuriyet Bayramı’nı, benzer konuşmaları yaparak; aynı şiirleri okuyarak; aynı şarkıları söyleyerek kutlamak yerine; bir çocuğa, cumhuriyetin sunduğu imkânlarla istediği eğitimi alabilme fırsatına sahip olduğunu hissettirmek; bir gence, cumhuriyetin sunduğu imkânlarla yönetimde eşit söz hakkına sahip olduğunu göstermek, ancak bunları gerçekten hakkıyla yaparak; çocukların ve gençlerin geleceğe umutla ve güvenle bakmalarını sağlayabilmek sizce de “Cumhuriyet”i anlatmanın en gerçekçi ve doğru yolu değil mi?
Çok Okunanlar

Şener Üşümezsoy'dan yeni deprem uyarısı

50 günde göçen Suriye politikası!..

Isparta Valiliği'nin 1.9'luk deprem için paylaştığı mesaj gündem oldu

İnfaz yasası değişiyor: Gündüz işe akşam cezaevine

Yeni açılım sürecinin sonuna mı gelindi? Erdoğan müdahaleye hazırlanıyor

İmamoğlu'nun diploması iptal edildi mi? Bazı dekanlar imza atmadı

Harici işler de iyi gitmiyor

Ümit Özdağ'dan 30 sayfalık tarihi savunma

Sözde soykırım iddiaları ve emperyalizmle mücadele

Murat Ongun'un oğlunun kumbarasına bile el koymuşlar