Bu hafta acaba ne yazmalıyım diye çok düşündüm.
Kıyametleri koparan bir dizi?
Geçtiğimiz gün olan ‘Sevgililer Günü’ için bir güzelleme?
Kışın ortasında baharı yaşadığımız ve bunun aslında nasıl endişe verici olduğu?…
Ya da,
Gün geçtikçe hayatımız üzerindeki yüklerin nasıl arttığı?
Motorin 45 TL olmuşken ‘Ben 50 Liralık alıyorum yaa!’ Diyen abinin durumu?
İnsan demeye dilimin varmadığı bir kütlenin acımasızca, tekmelerle bir kedinin canını alması?
Altın madeninde meydana gelen göçükle beraber, 10 milyon metreküp toprağın altında kalmamız?
Adnan Belgeseli ile din kisvesi altında, yapılanlara nasıl göz yumulduğu ve bir avuç mücadele etmeye çalışan insanın nasıl da itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı?
Bir önceki hafta ‘Vicdanınızı Nasıl Alırsınız?’ Başlığı ile bir yazı yazmıştım.
‘İnsan ve diğer canlılar arasındaki en büyük fark muhakeme yeteneği ve vicdani sorumluluk duygusu.’ Demiştim. Her geçen gün bundan daha da fazla uzaklaştığımıza şahit oluyoruz. Ha! Bu sadece bizim ülkemize has bir şey değil elbette. Ama adalet ve demokrasiden uzaklaştıkça bizler için bu daha da yıkıcı hale geliyor.
Katliamlar, cinayetler, dolandırıcılık, haksızlıklar, hırsızlıklar, istismarlar, eşitsizlik içinde çocuklar…
Hep Norveç espirisi yapılır ya, ya da Danimarka…
Bir yıl içinde bile göremeyecekleri bir gündem bizimkisi…
Yaşamak ile hayatta kalmak arasındaki fark.
Hep şu eleştiriyi duyuyoruz. Evet ben de bunu yapıyorum bazen.
‘Kimse sesini çıkarmıyor ki! Alan memnun, satan memnun’
Dedim ya, yaşamak ve hayatta kalmak. Demokrasi ve adaletin sağlıklı işlediği ülkelerde toplumlar, olan bir olay karşısında sesini yükseltebiliyor. Çevre konusunda, protesto haklarını kullanıp, kanun bile değiştiriyor. Çünkü, o demokrasiler vatandaşına yaşamaları için, temel ihtiyaçları, eğitim ve sağlık için imkanlarını sunuyor. Ve o protestoya katıldıkları için de, bunlardan mahrum kalmaları söz konusu değil.
Siyasetçiler de, o makamlara halkın ve ülkenin çıkarı için geldiklerinin hep farkında. Unutursa, yargı var çünkü…
Bize bakalım mı?
Bizde en etkili karar mercii sosyal medya…
Bir haksızlık karşısında, eğer o konu TT olursa, mesela bir şiddet olayı. Bırakılan kişi, hop tekrar gözaltına alınabiliyor.
Veya, bir grubun hoşuna gitmeyen ve kanuna göre de suç sayılmayan bir söz ya da davranış için de trol ordularının devreye girmesi ile hop biri tutuklanıyor.
Her geçen gün artan fiyatlar, kiralar, bulunamayan doktorlar, eğitim sisteminin sürekli değişmesi, artan güvenlik sorunu, gelemeyen ay sonu…
Ve her akşam belki de yatağa yatarken, ‘Şükür, bugün de hayatta kaldık’ duası…
Tuzaklarla dolu bir konsol oyunu içinde, her gün yeni bir seviye geçen emekli, asgari ücretli, işçi, memur, esnaf, öğretmen, gazeteci, aktivist, feminist, öğrenci, kadın, engelli…
Psikolojik Danışman ve Yazar Tunç Tataker X’de şöyle bir paylaşım yapmıştı:
'Hayatta kalmak' ile 'yaşamak' arasındaki farkı bilmeyen, hayatta kaldığı için şükretmeye alışmış bir topluma 'yaşamak' diye muhteşem bir kavram olduğunu ve hayatta kalmanın ötesinde yaşamayı talep etmesi gerektiğini, bunun en temel hakkı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.’
Gerçekten ‘Yaşamak’ neydi, hatırlıyor muyuz?
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi