Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

ABD – Çin rekabetinin ekonomik boyutları

ABD ve Çin arasındaki rekabet, pek çok farklı alanda, olanca hızıyla sürüyor. Fakat bu rekabette, ABD’nin zorlandığı ve Çin’in avantajlı olduğu da görülüyor. 

Konuyu daha kapsamlı tartışmak için hemen birkaç bilgi paylaşalım. 

ABD’nin ekonomik durumuna ilişkin ayrıntılı bilgilerin anlık olarak paylaşıldığı ve sosyal bilimcilerin, iktisatçıların çok sık yararlandığı usdebtclock.org sitesine göre; ABD’nin borcu 34 trilyon doları aşarken, gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) 27.2  trilyon dolar. Aynı siteye göre; Çin’in borcu 14.2 trilyon dolar, GSYH ise 17.5 trilyon dolar. Çinli yetkililerin açıkladığına göre; 2023’te yüzde 5.2 büyüyen Çin ekonomisinin küresel ekonomik büyümeye katkısının yüzde 30’u aşması bekleniyor. 

Ekonomik rekabette zorlanan ABD; Çin karşıtı hamlelerini, Çin’i yakın çevresinden kuşatmaya çalışarak sürdürüyor. Geçtiğimiz yıllarda bu amaçla bir pakta öncülük etti. Kısaca AUKUS olarak anılan, Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD arasındaki pakt, bölgede adeta NATO’nun bir kolu olarak öne çıktı. Bu yönüyle de yine ABD öncülüğündeki QUAD’ın, yani dörtlü ittifakın (ABD, Japonya, Avustralya, Hindistan) bir tamamlayanı ve devamı olarak dikkat çekti.  

ABD’nin Çin’e karşı düşmanca tavrı biliniyor. Gerek ulusal strateji belgelerinde, gerekse ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO belgelerinde Çin ve Rusya; hasım devletler, rakip devletler, ABD hegemonyasına meydan okuyan devletler olarak tanımlanıyor. Çin’in ekonomik büyümesinden büyük endişe duyan ABD; önümüzdeki 10 – 15 yıl içinde, Çin’in ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağını öngördüğünden, tüm müttefiklerini Çin’e karşı seferber etmeye çalışıyor. 

1.4 milyarı geçen nüfusuyla Çin’in, satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplamalarda, geçtiğimiz yıllarda ABD’yi geçip dünyanın en büyük ekonomisi olmasını engelleyemeyen ABD; Çin ve Rusya’nın öncülük ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ve BRICS’in genişlemesine karşı bir şey yapamadığı gibi, Çin’in 2013 yılında başlattığı Kuşak ve Yol Projesi’ne ABD’nin müttefiklerinin katılmasına karşı da bir şey yapamıyor. 

Dahası var. Çin, yıllardır ABD’yle birlikte, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük iki dış ticaret ortağından biri. Bazen ilk sırada Çin geliyor, bazen de ABD. AB’nin lideri ve lokomotifi olan Almanya’nın Çin’le ilişkileri dikkat çekiyor. Anımsayalım, ABD’nin önceki başkanı Donald Trump’ın tüm çabalarına karşın, ABD’li şirketler Çin’de yatırım yapmaktan, Çin’le ticaret yapmaktan vazgeçmediler. Çin’in Afrika’dan Latin Amerika’ya, Orta Asya’dan Ortadoğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada ticari ilişkileri, diplomatik etkisi artıyor. Afrika’yla arasındaki ticaret hacmi sürekli artıyor. Çin’in İsrail’le de ilişkileri iyi, Filistin’le de. İran ve Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesini Çin sağladı. Türkiye’de de yatırımları artıyor, Yunanistan’da da. 

Çin; bilimde, teknolojide önemli adımlar atıyor. Patent sayısıyla, dünyada ilk 500 arasına soktuğu üniversite sayısıyla, ilk 10, ilk 100 ve ilk 500 içindeki şirket sayısıyla dikkat çekiyor. 2030’a dek, farklı alanlarda kullanılmak üzere, uzaya yaklaşık 4 bin uydu göndermeyi planlıyor. Yapay zekâ araştırmalarında ABD’nin ardından ikinci geliyor. Dünyada her iki 5 G telefondan biri Çin’de satılıyor. Çin; makine endüstrisinde de Almanya’yı geçip ihracat lideri oldu. 

ABD’Lİ ŞİRKETLER ÇİN’DEN VAZGEÇMEDİ 

Hem ABD’nin izlediği Çin karşıtı politikalara hem de COVID 19 salgınına rağmen, ABD ve müttefiklerinin özel sektörü, Çin’le ticari ilişkileri çok önemsiyorlar. ABD’li, Avrupalı ve Japon şirketler, Çin’deki işlerini büyütmekten yana tavır alıyorlar. Çin; bölgesel ticarette de iddialı. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile Çin arasındaki ticaret sürekli artıyor. Çin; birçok ülkeyle ulusal para birimleri üzerinden ticaret yapıyor ve bunu da teşvik ediyor. Resmi para birimi renminbi’nin (RMB) uluslararası ölçekte rezerv para birimi olarak daha fazla kullanılmasına çalışıyor. 

Kargo hacmi sıralamasında, dünyadaki ilk 10 limandan 8’i; konteyner hacmi sıralamasında dünyadaki ilk 10 limandan 7’si Çin’de. Dünyadaki kuru yük konteynerlerinin yüzde 96’sı, soğutmalı konteynerlerin tamamı Çin’de üretiliyor. Çin; konteyner üretiminde çeyrek yüzyılı aşkın süredir ilk sırada. Çin ve Avrupa arasında 2011’de başlayan yük treni seferleri de hızla gelişti. Günümüzde Çin’den Avrupa’da 22 ülkenin 160’tan fazla kentine yük treni gidiyor. ABD’nin dev ölçekli uçak üreticisi Boeing; Çinli havayolu firmalarının, 2040’a dek 8 bin 700 yeni uçağa ihtiyaç duyacaklarını öngörüyor. Bu hesaba göre; Çin’in uçak talebinin tutarı, 1 trilyon 470 milyar dolar olacak. 

Bu rakamların da gösterdiği üzere, Çin’in ekonomik atılımları, doğal olarak onun politik, diplomatik, askeri atılımlarına da yansıyor. ABD de buna karşılık olarak Çin’i, yakın çevresinden kuşatmaya, bu bölgedeki müttefiklerini daha çok öne çıkarmaya, Tayvan konusu üzerinden sıkıştırmaya çalışıyor. 

Ne var ki hegemonyası aşınan ABD bu hamlelerinin hiçbirinde umduğunu bulamıyor.