Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Emekli ödemesi ne demektir?

Ekonomik sistem düşünce ve algılamalarımız üzerinde öylesi aldatıcı etki yapıyor ki, tüm emekliler vaktiyle kendilerinin emek değerlerinden yapılan kesintileri nakdî değerleriyle istiyorlar, aldıklarında da, haklarını almış olduklarını düşünerek mutlu oluyorlar. Bu durum oldukça iç burkucudur.  

Hükümet ve işverenler de, emekli birikimlerini bir tarafa bırakalım, kıdem tazminatlarını dahi kesmeye, kuşa çevirmeye çalışmaktadır. Bu durum da, sermaye-devlet cephesinde görülen doymak bilmez aç-gözlülük faciasıdır.

Bir tarafın anlayamadığı, diğer tarafın bu bilinçsizliği sonuna kadar sömürdüğü trajik ortamda, emekliler politik baskı sonucunda emekli kesintilerini düşündükleri şekilde almış olsa da işveren tarafından inanılmaz boyutta sömürülmüş olduklarından bihaber hak arama gösterisi yapmış oluyorlar. Düşünüyorum da, sermaye ile hükümet anlaşsa emekçi dostlarımızın ve sendikaların hesapladıkları miktarı kuruşu kuruşuna verse hem bu garip çekişme biter, hem de yine sermaye fersah fersah avantajlı olur. Bu nasıl bir açlık ya da sömürü hırsıdır ki, sermaye kesimi emekçi dostlarımızın razı olduğu sömürü boyutunu dahi emekçilere vermeden üzerine oturmak için binbir numaraya başvuruyor, zaten yanında olan devlete daha da sıkı sarılarak el koyduğu kaynağın elden çıkmasını engellemeye çalışıyor.

Bu meseleyi açmak için şöyle düşünelim. Bir emekçi çalışırken neden tüm ücret kendisine verilmiyor da kesinti olarak meşrulaştırılıyor? Acaba emekçiye güvenilmediği için mi bu işleme başvuruluyor, yoksa bu parayı emekçiden daha iyi değerlendirebileceklerini düşündükleri için mi? Emekçi dostlarımızın bu soruyu sormaları ve böylesi sömürücü kap-kaç düzende hiçbir kesinti yapılmadan kendilerine tüm ücretlerinin ödenmesi talebinde bulunmaları gerekiyor.

Bu tür kesintilere kamu sisteminde ‘kamusal tasarruf’ adı verilir. Bu tasarruflar bu adla kurulmuş sandıkta toplanır ve kamu bütçe ihtiyacı için hükümete düşük faizle aktarılır. Kısacası, emekçilerden yapılan kesintilerden, kamunun ve gereğinde özel kesimin de yararlanabileceği bir tür fon oluşturulur. Bu fonun mantığı da şudur ki, fon büyüyecek ve ödeme döneminde bir sıkıntı olmadan emekçi dostlara aktarılacaktır. Eğer böyle olursa sanki fazla bir sömürü söz konusu değilmiş gibi algılanır. Kaldı ki, canavarın doymak bilmez iştahı bu duruma dahi izin vermiyor. Onun için bütçenin de, fonun da durumu ortada!  

Tüm süreçte sömürü söz konusudur, hem de çok şiddetli bir sömürü söz konusudur. Bir kere, emekçilerden yapılan kesinti dönemindeki enflasyon ile ödemenin yapıldığı dönemdeki enflasyon arasındaki fark emekçinin aleyhine olur. Diğer bir deyişle, enflasyonun şiddetine bağlı olarak, emekçiden yapılan kesintinin satın alma gücü ile emekçiye yapılan ödemenin satın alma gücü emekçi aleyhine erimiş olur. 

İş bununla da bitmemektedir. Emekçiden yapılan kesinti ile emekçiye ödemenin yapıldığı döneme kadar geçen zamanda paranın üzerinden piyasa faiz haddi kadar bir kayıp söz konusu olmaktadır. Şöyle düşünelim, emekçiden kesinti yapılmadan kesilecek miktar şahsa ödenmiş olup, emekçi bu parayı piyasa faiz haddinden bir bankaya ya da finans kuruluşuna yatırmış olsa idi, birikmiş kesintilerin tümüyle ödenmesi miktarından çok daha fazla bir gelir elde etmiş olacaktı. 

Peki, bu farka ne oldu, nereye gitti, emekçi çıkarı aleyhine hangi alana fayda sağladı? İşte işin önemli yanı burasıdır. Bu fark, kurumsal tasarruf fonundan bütçe açığını kapatmak için hükümetin kullanması neticesinde kimlere nasıl yarar sağladığı ile ilgilidir. Böyle bir fonun olmaması durumunda hükümet hangi sektör üzerine vergi salacak idi ise, o sektör yarar sağlamış olur. Emekçi üzerinde daha fazla sömürü payı kalmadığı durumda, sermaye üzerine vergi salınacak ise sermaye avantaj sağlamış olur. Ya da bütçe açığı için hangi kesimden borçlanma yapılacak idi ise, o alandan borçlanma yapılmamış olur. Bütçe açığı için özel kesimden değil de, fondan borçlanma yapılmış olması durumunda ise, fazla derin inceliklere girmeden, emekçinin kaybı fondan borçlanmaya yapılan faiz ödemesi ile piyasa faiz oranı arasındaki fark olur.

Ana hatları ile verilen bu anlatının özeti şudur ki, emekçiler emekli olduklarında tüm kesintileri nakdi miktarıyla almış olsa dahi, ücretleri dışındaki sömürü üzerinde ek bir sömürü ile karşı karşıya kalmış olmaktadır. Bu fonları özel kesim kullandığında, sayılan kayıpların yanında bir de sermayenin kullandığı fonlardan sağladığı kar kadar da ek sömürü altına girmiş olurlar. Bu durumda, emekçiler kesintileri miktarıyla sermayeye ortak olmuş oldukları halde, kar paylarını almamış olurlar.   

Tüm anlatımı şöyle özetleyebiliriz ki, sermaye ile emek arasındaki sömürü ilişkisi sadece üretim ve ücret ödemesiyle son bulmamakta, kesintilerin ödenmesi ya da aksatılması süreçlerinde de ek sömürülerle sürmektedir. Ne var ki, tüm bu süreçlerde her hal ve koşulda sermaye avantajlı, emekçi ise mağdurdur. 

Peki, hal bu iken, benim anlayamadığım, neden kesinti yerine, emekçiye vadeli ya da vadesiz bono veya başka bir adla hisse payını gösterir, nakde çevrilebilir bir belge verilmemektedir! Tabii, bu korkunç bir öneridir. Şöyle ki, zaten sıkışık durumda olan emekçi bu kâğıtları anında nakde dönüştürebilir. Peki, eğer emekçiler ücret pazarlıklarında anlaştıktan sonra, kesintisiz ücrete, yani emekli olduklarında bir hak talep etmeyeceklerine razı olduklarında, böyle bir uygulama niçin sermayeyi ya da devleti rahatsız eder ki? Hatta emekçilere verilen kâğıtların nakde çevrilmesi için belirli bir süre dahi koyulabilir. Bu halde de hükümet ve sermaye buna razı olur mu? Kanımca olmaz, çünkü tüm bu kesintilerden doğrudan ya da dolaylı sermaye karlı çıkmaktadır. Yaptığım öneri bu haksız karların önünü kesmiş olur. Bu da şu demektedir ki, emekçi dostlar hem ücret üzerinden hem de kesintiler üzerinden şiddetle sömürülmektedirler.