Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Dedikoduyu bırakalım, işe bakalım

Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz demiş atalarımız. Çok doğru söylemişler. İnsan çalıştıkça, ürettikçe insandır. Yaşama doğan her bir insanın içerisine doğduğu dünyaya karşı sorumluluğu vardır. Her insan öncelikle kendi yaşamına, dolayısıyla da insanlığa değer katmakla yükümlüdür. Bu da çalışmakla, üretmekle olanaklıdır. Gelişmiş ülkelerin, gönenç içerisinde yaşayan toplumların güçlerini üretimden aldıkları açık. Bugün eğer Batılı toplumlarda işsizlik oranı sıfıra yakınsa, insanlar yoksulluk ve yoksunluk içerisinde değillerse, bunun temel nedeni üretim bilincinin toplumsal düzeyde genel kabul görmüş ve yerleşmiş olmasındandır. 

GELELİM BİZE

Öyle ya da böyle, uzun uğraşlar sonucu içimizden biri uzaya gitmeyi başardı. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinin, üstelik de kendi dilimizde uzayda yankılanması büyük gurur değil mi? Uzayda artık Türkiye’nin de bir temsilcisi var, üstelik de boş gitmemiş, eli dolu dönmeyi hedeflemiş. Üniversitelerimizden, bilim çevrelerinden topladığı birtakım verilerle bazı deneyler yapmayı planlıyor. Astronotumuzun yüklendiği sorumluluğun dünyadaki karşılığında ise heyecanlı bir bekleyiş var. Uzaya veri gönderenler nefeslerini tutmuş bekliyorlar. Bizler de bu heyecanlı bekleyişi keyifle izliyoruz. Ne büyük mutluluk!

Bu arada şarlatanlara, boşboğazlara, dedikoduculara iş çıktı. Sosyal medya tam anlamıyla kaynıyor. Ağzı olan konuşuyor desek yeridir. Dedikodunun bini bir para. Astronotun politik geçmişinden akademik kimliğine masaya yatırılmadık yanı kalmadı. 

Aynı dar bakış, aynı fanatik duruş, aynı cehalet sahnedeki yerini almakta gecikmedi yine. Hep böyle oluyor. Biri, bir başarı kazanmaya görsün, şarlatanlar, yeteneksizler, tembeller, vizyonsuzlar hemen ortalığa çıkıp yaygaraya başlıyorlar. Akla dayalı bilim, cehaleti yaşam felsefesi olarak benimsemiş güruh ve onun üzerinden varlık gösteren sömürgenler için her zaman tehdit oluşturmuştur. 

ŞARLATANLIK PAZARI DA HAREKETLENDİ:

“Vay efendim bu kadar para harcayıp uzaya insan göndermeye ne gerek varmış, elli milyon dolar harcanacağına, yüz bin dolar versinler, uzay hakkındaki tüm gerçekleri anlatırmış”. 

Epeyce ikramlı bir indirim yapmışsın, teşekkürler. Ama madem bu denli ulvi bir şarlatansın, bir kerecik olsun bu işi hayrına yapıversen, söyle ne biliyorsan, insanlık da sana dua etsin. Korkma sakın, bu denli cahil varken şarlatanlık pazarında herhangi bir kriz olmaz. Bir kerecik olsun, konuş da bilelim gerçekleri. İnsanlık bin yıllardır uğraşıyor uzayın sırrını çözmek için. Pandoranın kutusu sende belli ki, hadi aç!

DEDİKODU ODAKLI TAKIM ÇALIŞMASI

Yalnızca bilimsel alanda değil, yaşamın tüm kesitlerinde aynı durum geçerli. Çalışma, üretme coşkusu olanların önünde bu coşkudan yoksun olanlar her zaman engel oluştururlar. İş yerlerinde çoğu zaman mobing kavramıyla ifade edilen bastırma, moral bozma çabalarının altında yatan da budur. İş ve üretim enerjisi olmayanların, bu enerjiyi derinden hissedenler üzerinde baskı kurarak onları da kendilerine benzetme çabaları. 

Çoğu iş yerinde dedikodu ekseninde oluşan takımlar, iş odaklı takımların oluşmasına engeldir. Dedikodu ağı öylesine gelişir, yaygınlaşır, dallanıp budaklanır ki, çalışmaya, üretmeye eğilimli kişilerin varlık göstermesi, yaşam alanı oluşturması olanaksız hale gelir. İş üreterek fark oluşturmak, dedikodu üreterek rutini sürdürmek isteyenler için tehdittir. Dolayısıyla da dedikodu üretenler, iş üretenleri üretimden alıkoymaya, kendi takımlarına almaya çalışırlar. Bu da her iki kesim arasında bitmek tükenmek bilmez çatışmalara neden olur. 

DEĞİŞİM OLANAKLI MIDIR?

Zor, ama olanaksız değil. Üretim odaklı anlayışın gelişmesi, yerleşmesi zaman ister. Bunun için öncelikle eğitimin dogmatik anlayıştan, analitik anlayışa doğru bir değişim sürecine girmesi gerekir. Her insan potansiyelde üretim enerjisine sahiptir. Eğitimle bunu harekete geçirmek mümkün. 

Ezberci eğitim yerine araştırıcı, sorgulayıcı eğitime yönelmek gerekir. Eleştiren, soru soran, araştıran birey üretimin içerisinde kalifiye biçimde yer alabilir. 

Bırakınız düşünsünler, eleştirsinler, konuşsunlar.

Yeter ki üretsinler.