PARİS’TE BAŞLAYAN FAUSTO-ELİSA AŞKI
Zonaro’un arkasındaki güçlü kadın Lisa’dır. Elisa ya da Elisabetta. Bir mühendisin kızı ve ilkokul öğretmeni. XIX. yüzyılın büyük buluşu fotoğrafa çok meraklı. Zonaro Paris’te kendine yeni şanslar yaratmaya çalışırken, Lisa da aynı şehre fotoğrafçılık öğrenmeye gitmiş. Fotoğrafçılığın her şeyini öğrenmiş. Lisa, Avrupa’nın ilk kadın fotoğrafçılarından biri olmalı. Paris’te tanışmışlar.
Genç aşıklar, Edmondo de Amicis gibi büyülü Doğuya meftun orientalistlerin etkisiyle İstanbul’da fırsatlar yaratabileceklerini düşünmüşler.Fikir Lisa’dan gelmiş. Akıllı kadın. Sezgileri kuvvetli.
Önden Lisa gelmiş İstanbul’a. Yıl: 1891. Sonra Zonaro geliyor. Yaşayabilecekleri yeni bir ortam yaratmaya çalışıyor birlikte. Henüz evli değiller.
O tarihlerde, kökeni Galata Levantenlerine kadar giden bir topluluk var Pera’da. Venedikliler, Cenovalılar. Söylenildiğine göre sayıları 14.000 civarında. Bazıları İtalyan vatandaşı bir kısmı Osmanlı.
Elisa ve Zonaro mütedeyyin Katolikler olarak 1892’de Saint Esprit Kilisesinde evleniyorlar. Ertesi yıl ilk çocukları Faustino doğuyor.
Lisa Parmakkapı’da bir fotoğraf stüdyosu kuruyor. Para kazanmaya başlıyorlar. Stüdyonun adı: Atelier Elsa Constantinople.
Bu arada ilk oturdukları yer Ayaspaşa Mezarlık Sokak. 1894 büyük İstanbul depremini burada yaşıyorlar.
XIX. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE İSTANBUL’A GELEN SEYYAHLAR
Endüstri devrimi ve buhar enerjisinin etkili kullanılması, deniz ve demiryolu seyahati imkanlarını attırmıştı. Kuzey Amerika kıtası yüzyılın ortalarında demiryolu ile baştan başa geçilmiş; Avrupa demir ağlarla örülmüştü.
Osmanlı Türkiyesi, özellikle İstanbul ulaşılabilir “Orient” imgesine dönüşmüştü. Artık muhteşem Türkten söz edilmiyordu. Karlofça’dan sonra Osmanlı korkulan değil, merak uyandıran, Müslüman bir imparatorluk olmuştu. Buharlı gemiler ve demiryolu ile Avrupa’ya bağlanmıştı.
Sultan Aziz’in Fransa, İngiltere, Almanya seyahati yeni bir dünyaya işaret ediyordu. Batıda Türk artık bir modanın adıydı. Osmanlı, Kırım Savaşından sonra o zamanın Avrupasının bir parçası haline gelmişti.
Bu arada Osmanlı mülkü seyyahlar ve ressamlar için yeni piyasa imkanları demekti. Özellikle Jean Baphtiste Vanmour, Etienne Liotard, Antoine Ignace Melling, Amedoe Preziosi gibi isimler uzun süreler İstanbul’da yaşadılar. Erken dönem Orientalist sanatçılar olarak tanındılar.
Bu arada Teophile Gautier ve Edmondo de Amicis gibi yazarların İstanbul kitapları Elisa ve Fausto’yu etkilemişti. İstanbul’u resim piyasasında yeni imkanlar yaratabilecek egzotik bir şehir olarak düşünmeye başladılar.
Fikir Elisa’dan gelmişti. Böylece Zonaroların İstanbul hayatının ilk adımı atılmış oldu.
ONDOKUZUNCU YÜZYIL OSMANLISINDA RESİM İLGİSİ
İslamda resim heykel yasağı vardır. Bence bu yasağın kökeninde Arapların putperestlik dönemine tepki vardır. Benim çocukluğumda bile “insan sureti yapmak” günah sayılırdı. Büyükanne ve büyükbabalarımız odada bulunan portre resimleri ters çevirmeden namaz kılmazlardı.Heykelin de put olduğunu düşündüklerini hatırlatmak isterim. Evde küçük bir heykelciğin varlığından bile hoşnut olmazlardı.
Bu tutumun nedeni Müslümanlıktır. Müslümanlığı yaşama pratiğidir. Bu nedenle İslam dünyasında kaligrafi, tezhib, mirnyatür vardır ama resim heykel yoktur.
Tanzimat sonrasında kapitalizm sadece endüstri devriminin ürünlerini piyasaya sürmedi. İdeolojisini ve sanatını da getirdi. Kültürel değerlerini de. Özellikle yönetici seçkinler sınıfında Batılı yaşam (buna Avrupai, asri hayat denirdi) benimsenmeye başlandı. Günlük hayatta, yeme içme adetlerinden mefruşata kadar radikal değişiklikler görüldü.
Avrupa’nın sanat ürünleri de bu kapsamdaydı. Osmanlı aristokrasisi piyano çalmaya, resim yapmaya bşladı. En azından resim ve klasik müzikten anlamaya gayret gösteriliyordu.
Bunu bir seçkinlik belirtisi olarak görüyorlardı. Resimden, müzikten, klasik romanlardan anlamak sınıfınızı belli ediyordu.
Bir yazımda özellikle belirttiğim gibi Karlofça’da barış müzakereleri yapılırken, Osmanlı delegeleri sandalyede oturmayı reddettiler. Onun yerine topluca bir divanda oturdular. Müzakereler böyle yapıldı. Barışa bu oturma düzeni ile ulaşıldı.
Bu tarihi olaydan sadece 150 yıl sonra Sultan Abdülaziz Avrupa’yı gezdi. Londra’ya Paris’e , Berlin’e gitti. Ataları gibi cenk için değil, çağdaş bir monark olarak Avrupa’nın imparatorlarına konuk oldu. Döndüğünde heykelini yaptırdı. Saraylarının bahçelerinde sadece Avrupa tarzı peyzajlar taklit edilmiyordu. Heykeller de vardı.
Son Osmanlı halifesi (TBMM kararı ile) Abdülmecid Efendi bir ressamdı. Eserleri incelendiğinde epey iyi olduğu da görülür. Karlofça’dan sadece iki asır geçmişti bu noktaya gelmek için.
İşte Zonaroların payitahta gelişleri ve kısa sürede elit sınıflar nezdinde prestij kazanmaları, sosyetede tanınmaları böyle bir bağlam içinde değerlendirilmek gerekir.
Birkaç yıl içinde Zonarolar, elçilikler çevresinde ve Osmanlı yönetici seçkinleri içinde kendilerine yer buldular. Resim ve fotoğrafçılık atelyesi üzerinden çevreleri genişledi.
Rus Büyükelçisi Alexandre Nelidov da İstanbul’daki Ruslar için büyükelçilik bünyesinde bir resim kursu açmalarını rica etti.
İngliiz Büyükelçisi Sir Philip W. Curie ve eşi Victoria, İtalyan büyükelçisi Collabion, Yunan Büyükelçisi Mavrokordato bağlantılarıyla Osmanlı elitleri ve sarayın dikkatini çektiler.
Zonaroların İstanbul hayatındaki kırılma noktası,“Ertuğrul Alayının Galata Köprüsünden geçişi” tablosunun Sultan Abdülhamid’e takdim edilmesi oldu. Zonaro, bu görkemli geçişi tuvale geçirebilmek için çok uğraşmış, Elisa’nın çektiği fotoğraflardan eskizlerinde yararlanmıştı.
Şimdi çok önemli bir kapı açılmıştı önlerinde. Bu devlet kapısıydı. Fausto Zonaro artık “Ressam-ı Hazret-i Şehriyari” olmuştu. Bu Saray’da bir yeri ve maaşı olmak anlamına geliyordu.
CELAL ESAT ARSEVEN’İN GÖZÜNDEN ELİSA
Arseven, Zonaroları Cihangir’de kurdukları ilk “Home Stüdyo” dan beri tanıyor. Lisa’nın hayranı bu arada. Dağınık saçlarıyla, çocukları disipline etmek için bağıran bir İtalyan anneyi tarif ediyor yazısında. Bir taraftan da akıllı adımlarla “kocasını” Pera ortamına sokmaya çalışıyor. Zonaro da bu otoriter İtalyan annenin çocuklarından biri gibi sanki. Bu otoriterlik hayatlarının sonuna doğru ayrılığa neden olacak.
Elisa, Paris’te Saint Germain bulvarında Pirou atölyesinde fotoğrafçılık öğrencisi oluyor. Bu zat devrinin çok tanınmış bir fotoğrafçısı. Epey bir süre çıraklık edip işin bütün püf noktalarını öğreniyor. İstanbul’daki o muhteşem resimlerin arkasında böyle bir birikim var.
SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ZONAROLARI TALTİF ETMESİ VE İHSANLARI
Sultan Hamid, Zonaroların sanatından çok memnun kaldı. Yaptıkları işleri çok beğeniyor, gittikçe daha fazla güveniyor, yeni şeyler istiyordu. Lisa’dan fotoğraflar, Fausto’dan yeni tablolar.
Elisa’ya Haremde çalışma izni verildi. Belgeler temin edildi. Çünkü etrafta zaptiye var. Sultan Hamid devri, birilerinin ortalıkta izinsiz olarak dikkat çeken bir şeylerle meşgul olmalarına pek imkan vermiyordu. Şehir hafiye kaynıyordu.
Zaptiyenin dikkatini çekmek pek hoş olmayan bazı sonuçlara katlanmaya neden olabilirdi. Saray’a intisap edene kadar bu tür muamelelerle karşılaşmışlardı. Hatta Fausto’nun ilk gelişinde yanında getirdiği tablolara liman gümrüğünde el koymaya kalkmışlar.
Sultan tarafından keşfedilmesini sağlayan “Ertuğrul Alayı” tablosunun takdiminden sonra Zonaro, Saray’da memuriyeti, odası ve maaşı olan biri olmuştu. “Ressam-ı Hazret-i Şehriyarı” unvanının güvencesi altındaydı.
Sultan Hamid, Zonaro’ya bazı Osmanlı nişanları da tevcih etti. Bu jestlerin dışında, Akaret evleri 50 numaralı binayı onlara tahsis etti. Bina Maçka yokuşunun başındaki üç katlı binadır. Şimdi Kafe-Restoran olarak kullanılan bina.
Zonaralar burayı hem konut hem de stüdyo olarak kullanmışlardır. Stüdyo Sultan Hamid devri elitlerinin uğrak yeri olmuş, Servet-i Fünun çevresi, paşazadeler, kızlarına resim dersi aldırmak isteyen Abdülhamid paşalarının sık sık uğradıkları bir mekana dönüşmüştür.
ELİSA’NIN ÇEKTİĞİ CUMA SELAMLIĞI FOTOĞRAFLARI
Daha önce değindiğim gibi Zonaro’nun birçok dış mekan tablosu Elisa’nın çektiği fotoğraflardan yararlanılarak stüdyoda yapılmıştır. II. Abdülhamid devri İstanbulunun bir çok resmi Elisa’nın objektifinin ürünüdür. Harem kadınları dahil olmak üzere. Bana göre en ilginçlerinden biri Sultan Hamid’in Cuma selamlığına giderken çekilmiş resmidir. Tahminine göre, resim töreni izlemek isteyenler için yaptırılmış olan Seyir Köşkünden çekilmiştir. Köşk özellikle başkentteki yabancı misyon temsilcileri için yaptırılmıştı.
Bu yazıyı yazmaya başladığımda Sultan Hamid’in arkasındaki kalabalığın içinde Zonaro’nun da olduğunu öğrendim. Hakikaten de öyle. Ressam-ı Hazret-i Şehriyari Mösyö Zonaro, namaza gidişe refakat edenlerden biri. Halife sultan Cuma namazına gidiyor. Arkasından ihtiramla yürüyenlerden biri de Katolik bir İtalyan. İlginç doğrusu.
ZONARO’NUN TABLOLARINDA KAISER II. WILHELM
Alman Kaiseri’nin Abdülhamid’in konuğu olarak bulunduğu mekanlarda Elisa tarafından çekilmiş resimler vardır. Zonaro’nun bunlardan yararlanarak yaptığı birkaç tablodan söz etmek isterim. Kaiser’in Dolmabahçe Sarayı rıhtımında saltanat kayığına binişini konu alan tablo 1898 tarihlidir. Şu anda Milli Saraylar Dolmabahçe Müzesindedir. Yine Kaiser’i eşi ile birlikte dört atlı bir arabada gösteren sulu boya tablo 1899 tarihlidir.
KAISER’İN İKİNCİ GELİŞİ VE ZONARO
Kaiser II. Wilhelm ikinci kez geldikten sonra Almanya’da hazırlanan Alman Çeşmesi hızla yaptırıp Osmanlı sultanına hediye etmişti. İki ülke arasındaki dostluğun bir nişanesi olarak.
Osmanlı mülkünde epey gezmiş, Beyrut üzerinden Kudüs’e kadar gitmiş. Şam’da Emeviye Camii haziresindeki Selahattin Eyyubi’nin mezarını ziyaret etmişti.
Sultan Hamid, Kaiser’in ağırlanmasını çok önemsiyordu. II. Wilhelm Şale Köşkünde misafir edildi. Kaiser’e tahsis edilen Şale’nin duvarlarına Zonaro’nun, Ayvazovski’nin tabloları asıldı.
ERTUĞRUL ALAYI TABLOSUNUN KOPYALARI KİMLERE HEDİYE EDİLDİ?
Ben Kaiser Wilhelm’in Türkiye’ye iki kez geldiğini sanıyordum. Meğer üçmüş. İlk ikisi Sultan Hamid devrinde. 1889, 1898. Sonuncusu ise Birinci Dünya Savaşı yıllarında:1917. Üçüncüsünde Başkumandan Vekili Enver Paşa ile Yavuz Zırhlısının güvertesinde çekilmiş bir resim var.
Kaiser’in ikinci gelişi Zonaro’nun Ertuğrul Alayının Galata Köprüsünden geçişi tablosunu Sultan Hamid’e takdiminden sonraya tesadüf ediyor. Şöhreti artmış. Artık Saray’ın ressamı. 40 lira maaşı var. Kaiser’in tabloyu çok beğenmesi üzerine Sultan Hamid tabloyu kendisine hediye etmiş, Zonaro’dan tablonun aynısını yapmasını istemiş.
Bu hediye edilme hadisesini bildiğimden tablonun iki kopyası olduğunu sanıyordum. Bu yazıyı yazarken üç olduğunu keşfettim. Üçüncüsü Fransızlara hediye.
Hikayesi şöyle: Sultan Hamid’in cülusunun 25. Yılı 1901’e tesadüf ediyor. Avrupa’dan bir çok önemli konuklar gelmiş. Bunlardan biri de Fransız Meclis Başkanı M.Paul Deschanel. Kaiser gibi tabloyu o da çok beğenmiş. Sultan Hamid, Zonara’dan bir kopya daha yapmasını istemiş. Bu muhteşem tablonun üçüncü kopyası Fransız Meclisi için yapılmış, uzun süre Mecliste sergilenmiş. Sonra büyük ihtimalle Fransızlarla Dünya Savaşında hasım olduğumuz için kaldırılmış, tablonun akıbeti bilinmiyor.
ERTUĞRUL ALAYI TABLOSUNUN KOPYALARI ARASINDAKİ FARKLAR
Tabloların ilkinde yalın ayaklı bir çocuk ve çingeneler varken daha sonraki versiyonlarda Batılı giysiler içinde insanları görüyoruz. Serasker Rıza Paşa da alayın en önünde görülmektedir. Tablonun her üç versiyonunda da beni en çok etkileyen hareketliliğin mükemmel bir şekilde yansıtılmış olmasıdır.
ZONARO İLE İLGİLİ KAYNAKLAR NELERDİR?
Zonaroların hikayesini daha ayrıntılı öğrenmek isteyenler için öncelikle Osman Öndeş ve Erol Makzume’nun birlikte yayınladıklar, Osmanlı Saray Ressamı Fausto Zonaro kitabını öneririm. Bir başkası Zonaro’nun Hatıraları : Abdülhamid’in hükümdarlığında 20 yıl başlıklı yayındır.
Beni teşvik eden bir başka kaynak Koç Üniversitesinde yapılan bir doktora tezi oldu. (2023)
Tezi yazan: Alev Berberoğlu. Başlığı da şöyle: “Unwritten Histories of Photography; Elisa Zonara an İtalian Photographer in Ottoman İstanbul”
Kazlıçeşme Sanat Galerisinde düzenlenen “Elisa Zonaro’nun İstanbul’u” temalı sergi bu yazıyı yazmamda temel neden oldu diyebilirim. Sergi ziyarete hala açık. Resimler Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayınlanmış ve internet ortamında görülebilir durumda.
ZONARO’NUN ESERLERİ HANGİ KOLEKSİYONLARDA ?
Zonaro’nun Türkiye tabloları Milli Saraylarda, Dolmabahçe Sarayı Müzesinde, Pera Müzesinde, Axa-Oyak, Suna-İnan Kıraç koleksiyonu ve diğer özel koleksiyonlardadır.
KENDİSİNİ YERLEŞTİRDİĞİ TABLOLARI
Fausto Zonara, Fatih II. Mehmet’in İstanbul’a girişi tablosunda, Üsküdar Rufai Dervişleri tablosunda cezbe halindeki dervişlerin arasından görülür.
10 MUHARREM TABLOSUNUN AKIBETİ
10 Muharremin konusu Kerbela olayıdır. Bu tarih Şii inancında çok önemlidir. Hazreti Muhammed’in torunu Hüseyin Kerbela’da ailesi ile birlikte Yezit ordusu tarafından katledilmişti. Bu kanlı olaydan kurtulanlar günümüzde Hz. Muhammed’in soyundan oldukları iddiasını sürdürenlerdir. Şii geleneğinde, 10 Muharrem günleri acıyı anma günleridir. Şiiler Hüseyin’in acısı dövünerek yaşatırlar. Sultan Abdülhamid, Zonaro’dan bu önemli olayı resmetmesini ister. Amacı İstanbul’daki Şii cemaati imamı Razık Han’a tabloyu hediye etmektir. Zonaro tabloyu tamamladığında Jön Türk Devrimi gerçekleşmiştir. Siyasi ortam epey karışıktır. Bu nedenle tablo Razık Han’a verilememiştir. 10 Muharrem Tablosu Zonaro’nun en başarılı olduğu eserlerinden biridir Şiilerin yüzlerindeki melankolik acı ifadesi olağanüstüdür.
HÜCUM TABLOSUNUN ÖNEMİ
Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı Ordusunun Yunanlılar karşısında kazandığı Dömeke muhaberebesini konu alan bir resim ister. Tablo hiç kuşkusuz çok başarılıdır. Fakat tuhaf olan iki şey var. Birincisi Yunan Krallığı ondokuzuncu yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlıdan koparak-Batı desteğiyle- Mora yarımadasında kurulmuş küçük bir devlettir. Bu devlet Osmanlı aleyhine büyümek niyetindedir. Eski efendisi Osmanlıya savaş açar. Ama yenilir. Birinci tuhaflık bu küçük devlet karşısında koca Devlet-i Aliye’nin kazandığı zafer abartılı yüceltilir. İkincisi de Yıldız Sarayı’nın duvarları arkasında oturan Sultan Hamid Gazi olarak anılmaya başlar. Zonaro, Hücum tablosunun eskizlerini kışlalardan getirilen askerlerle yapmıştır.
ZONARO’DAN RESİM DERSİ ALAN BAZI ÜNLÜ İSİMLER
Örneğin, Padişah yaverlerinden ve Dilci Hasan Enver Paşa’nın kızı Celile Hanım öğrencilerinden biridir. Celile Hanım malum Nazım Hikmet’in annesidir. Bir başkası ise Tıbbiye Nazırı Dr. Mehmet Rasim Paşa’nın kızı Mihri Müşfik Hanımdır.
ZONARO’NUN RESSAMLIĞI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Resimde beni en çok heyecanlandıran sanat anlayışları Rönesans ve empresyonizmdir.
Zonaro’nun aldığı resim eğitimde empresyonizm kendini belli eder. Onun büyük bir ressam olduğundan hiç kuşku yoktur. Ülkemizde yaşadığı 20 yıl boyunca şehrimizin değişik mekanlarında çalışarak, farklı yerlerdeki insanları, günlük hayatı, ilişkileri dikkatli bir şekilde gözlemlemiş ve çok başarılı bir şekilde tuvaline aktarmıştır. Kültür ve sanat tarihimize büyük bir katkıda bulunmuştur.
Zonaro tablolarında benim için sanatsal heyecan uyandıran özellik şudur: İnsan yüzü ve bedensel devinim hareketlerini büyük bir canlılıkla yansıtabilmiş olması. Tulumbacılarda, Hücum tablolarında olduğu gibi.
Türk sanatseverleri doğumunun 150. Yılında onun hatırasına toplantılar tertip ettiler. Ailesinin elinde bulunan özel arşivinin yardımıyla sergiler düzenlediler. Bugünlerde Kazlıçeşme Sanat Merkezinde hala devam etmekte olan bir sergi sergi var. Bu kez kaynak Elisa Zonaro’nun resimleri. Serginin başlığı “Elisa Zonaro’nun İstanbul’u” Elisa’nın objektifinin tarihe kaydettiği resimler zamanın detaylarını olağanüstü bir ustalıkla günümüze ulaştırmış bulunuyor.
Adolphe Antoine Thalasso, Le Figaro’da Zonaro’yu Türk ekolünün en büyük ressamı olarak tanımlamıştı. (1907)
Şevket Rado da onun hakkında şöyle diyordu. Üsküdar, Salacak sahillerinde daima tuvaliyle meşgul ressam Mösyö Zonaro. Çalıştığı her yerde bir ilgi halesi oluşuyordu anlaşılan.
Ülkesine döndükten sonra, çalışmalarını son zamanlarına kadar San Remo’da sürdürdü. Ama İstanbul ve Şark temalı resimler yapmayı hiçbir zaman ihmal etmeyecekti.
Zonaro’nun Türk resmine katkısı bence empresyonist orientalizmdir. Sanat yaşamı boyunca 2300 civarında eser verdi. Bunun 1350’si İstanbul yaşantısı ile ilgilidir ki sayılar çok üretken bir ressam olduğunu göstermektedir.
Zonaro’nun çalıştığı temalardan biri Osmanlı kadınlarıdır. Bunlar aşağı tabakadan kadınlar olabileceği gibi, saray kadınları, Osmanlı seçkin sınıfının kızları veya kadınları olabilirler.
O arada kadın mahremiyeti, “Kayığa Binen Kadınlar” tablosunda olduğu gibi resim sanatından anlayanların dikkatine ince detaylarla sunulmuştur.
Eserlerindeki önemli ayrıntılardan biri tablolarında kendisini, karısını ve çocuklarını uygun yerlere yerleştirmesidir. Zonaroların tablolardaki varlığı ancak iyice incelendiğinde farkına varılabilir.
Ertuğrul Süvari Alayı, Rufai Dervişlerinin ayini, Fatih’in İstanbul’a girişi tablolarında olduğu gibi.
JÖN TÜRK DEVRİMİ VE ZONAROLARIN İSTANBUL’DAN AYRILMASI
Jön Türk Devrimi ya da “Hürriyetin İlanı” Osmanlı yönetiminde ciddi değişiklikler getirdi. Asıl radikal değişiklikler 31 Mart (13 Nisan) 1909 karşı devrim girişiminden sonra gündeme geldi. Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi, anayasa değişikliği, parti iktidarı, siyasi cepheleşme vb.
Devrik sultan, İttihat ve Terakki merkezi umumisinin kararıyla Selanik’e götürüldü. Alatini Köşkünde zorunlu bir ikametti bu. Kendisine uzunca bir süre Ali Fethi Okyar refakat etti.
Hakan-ı mahlu ( tahttan indirilmiş halife demektir) Balkan savaşlarında Selanik düşmeden yine siyasi bir karar ile İstanbul’a geri getirildi. Beylerbeyi Sarayı’na yerleştirildi. 1917’deki ölümüne kadar orada gözetim altında yaşadı.
Sultan Hamid’in devrilmesi İttihatçıların eski rejim elitini tasfiyesi ile sonuçlandı. İttihat ve Terakki Ikinci Meşrutiyet döneminin belirleyici siyasi aktörü oldu. Önemli devlet görevlerine kendi kadrolarından simalar getirildiler. Bunun zirvesi Talat Paşa’nın sadrazam olmasıdır.
Bana göre siyaseten şark tipi bir müstebid olan Sultan Hamid, resim, müzik ve siyaset dışı neşriyatın hamisiydi. Yıldız Sarayı,içinde tiyatro ve opera gösterileri düzenlenen Batı müziği dinlenen bir mekandı. Bu yönleriyle Avrupa saraylarından bir farkı yoktu. Kendisini ziyarete gelen Batılılara (Kaiser gibi) bunu göstermekten hoşlanırdı da.
Sultan Hamid’in iktidardan düşmesi, Zonaroların sarayla olan ilişkilerini sona erdirdi. Artık “Ressam-ı Hazret-i Şehriyari” değildi. İstanbul’da yaşamını sürdüren İtalyan bir resamdı. Sultan Reşat’tan da beklediği ilgiyi görmedi.
Nihayet, 1910 yılında eşi ve çocuklarıyla birlikte İstanbul’dan ayrıldı. Resimlerini gemiyle gönderdi. Kendileri Sirkeci’den trenle gittiler. Dostlarından bazıları vedalaşmaya geldiler. Dokunaklı sahneler yaşandı.
Zonaro, başlangıçta, İttihatçıların işbaşına gelmesinin konumunu değiştirmeyeceğini sandı. Enver Paşa’nın (o tarihte Bey) ve Mahmut Şevket Paşa’nın resimlerini yaptı. İlgi gördü. Ama bu himaye görmesine yetmedi. İttihatçılar başka işlerle meşguldüler.
Yeni devletluların resimlerini yaparak, onlarla iyi geçinerek statüsünü koruyabileceğini sanıyor olmalıydı. Ama öyle olmadı.
İki önemli gelişme onların İtalya’ya geri dönmek zorunda kalmalarının nedenidir diye düşünüyorum.
Öncelikle Sultan Hamid’in adamı olarak görülüyordu. İkinci etmen ise, İtalyanlar ile Trablusgarb gerilimin tırmanması idi. Bu gerilim savaşla noktalandı. Ouchi Anlaşması ile Trablusgarb kaybedildi.
Zonarolar İtalyandı. Pek yakında hasım devlet olacak olan bir ülkenin vatandaşlarıydılar. Bu nedenle gitmek zorunda kaldılar.
Zonarolar, 20 yıla yakın yaşadıkları, dostuklar edindikleri İstanbul’dan ayrıldılar. Ülkelerine döndüler. Ama meşguliyetleri aynı kaldı.
Son bir değerlendime yapmak gerekirse, Fausto Zonaro, 1929’da San Remo’da öldü. Eşi Elisa ise 1945’te Floransa’da. Bu tarihler Fausto’nun İstanbul’dan ayrıldıktan sonra yirmi yıla yakın, eşi Elisa’nın ise İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar (35 yıl) yaşadığını göstermektedir.
İTALYA’YA GERİ DÖNDÜKTEN SONRA
Zonarolar İttihatçıların abartılı tasarrufları, biraz da duyarsızlıkları nedeniyle İstanbul’u terk etmek zorunda kaldılar. Fausto 1929’da, Elisa 1945’te öldü. Paris’te 1890’larda karşılaşıp aşık olan çiftin ilişkisi hayatlarının sonuna doğru epey bozulmuştu. En büyük çocukları Faustino’nun akıbetini bilmiyorum. Resimlerde kızlar daha çok görünüyorlar. Birçok tabloda ve aile fotoğraflarında özenle giydirilmiş kızları görüyoruz. 1920’den itibaren çift ayrı yaşamaya başlıyorlar. Kızları paylaşmışlar. Fausto Mafalda ile birlikte San Remo’da; Lisa Jolanda ile Floransa’da kalmayı tercih etmiş.
Fausto’nun öldüğü yıl Mussolini gücünü iyice pekiştirmiş, Komünist milletvekillerinin dokunulmazlıklarını “ suç dosyaları uydurarak” kaldırmış, milletvekilliklerini düşürmüş, parlamentodan atmıştı. Bunların arasında Antonio Gramsci de vardı. Gramsci milletvekilliği düşürüldükten sonra hapse atıldı. Hayatının sonuna kadar çok kötü koşullarda cezaevinde yaşamak zorunda kaldı. Genel olarak bütün Avrupa’da siyasi durum oldukça karışık.
BENİM İÇİN ZONARO’NUN EN ÖNEMLİ TABLOSU HANGİSİDİR?
Benim için Zonaro’nun en önemli tablosu Göksu’da Sefadır. Resim sanatı açısından zirve eseri ise Ertuğrul Alayıdır.
Göksu’da Sefayı size tanıtayım. Büyük bir ihtimalle İstanbul’dan ayrılmadan önce yaptığı son eserlerden biri olmalı. Belki de sonuncusu.
Resim, Anadoluhisarı Kızılserçe Sokağı bitimindeki köşeden bir görünümü yansıtmaktadır. Sandalda Batılı bir kadın vardır.
Bence, Zonaro’nun birçok resminde olduğu gibi bu tablo Elisa’nın çektiği fotoğraflar etüt edilerek stüdyoda yapılmıştır.
Resimdeki kadına ilişkin yanıltıcı bilgiler var. İngiliz büyükelçisinin kızı, kendi kızı, Lisa’nın kendisi gibi. Bence hiç biri değil.
O sırada İngiliz Büyükelçisi Sir Gerhard Augustus Lawter bir Amerikalı hanım ile yeni evlenmiş. Çift İstanbul’a yeni gelmişler. Bence resimdeki kadın büyükelçinin genç Amerikalı eşi.
Zonaro, Önceki İngiliz elçinin kızını resmetmişti. Elçiliğin bahçesinde tahtırevanda. Ona Oriental bir jest yapılmak istenmişti. Evlilik hediyesi olarak. Bu tablonun yapılma tarihi 1890’ların başı. İstanbul’a yeni geldikleri zamanlarda. Hatta Abdülhamid’e takdim edilmeden önce.
Bana göre Göksu’da Sefa tablosundaki kadın yeni İngiltere elçisinin Amerikalı eşi Alice. Aynı noktadan Elisa’nın çektiği başka fotoğraflar da var. Belki de aynı gün çekilmişti.
Tablo hakikaten çok güzel. Benim için özel önemi okula gidip gelirken kullandığım yol burası. Anadoluhisarını arka mahalleye bağlayan Kızılserçe Sokağında yapılmış. Zonaro, sandaldaki hanımefendiyi tarihe muhteşem renklerle kaydetmiş.
Kadının fiziki görünümü, başörtüsünü eğreti takması, Mona Lisa çağrışımlı bakışları, sandalın yalpalamasına karşı bir ipe tutunması olağanüstü.
Çok Okunanlar

Albay Alper Topsakal ve Kurmay Yarbay Halit Türkoğlu'nun yeni işleri belli oldu

Real Madrid - Atletico Madrid maçı ne zaman? Muhtemel 11'ler!

3 Mart günlük burç yorumları: Venüs retrosu ve duygusal dalgalanmalar

Bahçeli böyle “Demokratikleşti”!..

Roketsan mühendisinin ölüm nedeni belli oldu!

BEDAŞ 3 Mart'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı

Bu kez de Edip Akbayram'ı hedef aldılar!

Yapılan son anketin sonuçları ortaya çıktı

Erdoğan'dan Selahattin Demirtaş'a özel izin!

Dilan Polat'tan şoke eden hamle! Hesabını açtı, kan kustu