Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.367

Hayra dönsün serencamımız!!!

BERGAMA’DAN SİYANÜR GÜNLÜKLERİ-7. 

Son otuz yıldır ülkemiz siyanürlü altın madenlerinin verdiği zararlarla, yarattığı tehditlerle içten içe sarsılıyor.

Çok dikkatle bakıldığında “Siyanürlü Altın Madenciliği”nin ülkemizde yol açtığı çevre sorunları ve ölümlerin yanı sıra “politika ve devlet yönetiminde” çok önemli sonuçlara neden olduğu görülüyor.  

Bergama’da başlayan bu madencilik uygulamasının yüksek mahkeme Danıştay tarafından Anayasa’nın “Yaşama Hakkı” ve “Kamu Yararı” ile ilgili maddelerine aykırı olduğunun kararlaştırılmasına rağmen, bu kararın arkasından dolaşılarak, bu gibi işletmelere kimi yüksek seviyedeki Devlet yöneticilerinin göz yumması, arka çıkmasıyla gelinen nokta ürkütücüdür. 

(Fırat nehri dibindeki Erzincan-İliç Çöplük Siyanürlü Altın Madeni)

Anadolu’da bu tür kuruluşlarda patlak veren çevre sorunlarıyla beraber, 13 Şubat 2024 günü Erzincan-İliç İlçesi Çöpler “Siyanürlü Altın Madeni”nde göz göre göre yaşanan felakette 9 insanımız, altın elde etmek için 20 milyon tondan fazla siyanürlenmiş, zehirlenmiş toprak altında kalarak hayatlarını kaybetti.

Üç beş kilo değil. Bir dağ kadar büyük zehirli toprak altında canlı canlı ezildi insanlarımız.

Gazeteci İbrahim Gündüz’ün verdiği bilgiye göre; eğer bu “siyanürlü, zehirli tonlarca toprak doğu-batı yönünde değil kuzeye doğru aksaydı Çöpler köyünde yaşayan 1500 kişi ölecek, dünyanın en tehlikeli kimyasalları Fırat nehrine karışacaktı.”

Zehirli atıklar Basra Körfezine kadar uzanan çevreyi de mahvedecekti.

Kim bilir daha kimler ölecekti!

***

Erzincan-İliç Çöpler madeninde yaşanan felaketin yaratıcıları, işleticileri tam bir “Siyanürcü Ahtapot” tanımının özneleridir.

Dünya’yı dev bir ahtapotun kolları gibi saran “çok uluslu”, hatta “ulus ötesi” şirketler, Dünya’nın birçok yerini olduğu gibi Türkiye’yi de kuşattı.

Vantuzlara benzeyen iri makineleriyle topraktaki altını emiyor, geriye bin bir çeşit zehir bırakıyor.  

(13 Şubat 2024 günü Erzincan-İliç Çöpler Siyanürlü Altın Madeninde yaşanan felaket sahası ve burada ölen 9 işçiye arayan makineler)

Bu sevimsiz şirketler Rusların sevimli Matruşka bebekleri gibi birbirinin içinden çıkarlar. Birleşirler ayrılırlar, yeni şirketler kurarlar. İsimlerini değiştirirler.

Dünya’nın dört bir yanını kolları arasına alıp doğayı kirleten işletmeler kuran “Siyanürcü Altın” şirketlerinin, bu madenleri birbirlerine devredip sahip değiştirdikleri, olası sorumluluklardan kaçtıkları görülen bir davranıştır.

Belki de böyle izlerini kaybettirdiklerini, gözden kaybolduklarını düşünürler.

***

Erzincan-İliç Çöpler’deki “Siyanürlü, Sülfürik asitli Altın Madeninin” ilk işleticisi, ABD- Colorado eyaletinin merkezi Denver’de konuşlanmış “Anatolia Minerals Development Limited” (Anadolu Minerallerini Geliştirme Ltd.) adlı şirkettir.

Bu şirket 1996’dan beri Türkiye’de harıl harıl cevher aramakta, maden işletmeye çalışmaktadır.

Beş yıl sonra, 2014'de büyük bir çevre felaketinin ve insan kırımının yaşandığı Erzincan Çöpler madenini 2009’da açan, işletmeye başlayan, sözde “Anadolu madenlerini geliştirmek”  için   ülkemize gelen bu şirkettir.

“Anatolia Minerals” şirketi 2011’de, Avustralya'nın üçüncü büyük altın üreticisi, Perth kenti merkezli “Avoca Resources Limited” şirketiyle birleşir, daha da güçlenir. “Alacer Gold” adıyla yeniden yapılanır.

“Alacer Gold” şirketi de 2020 yılında Kanada-Vancouver merkezli daha büyük “SSR Mining” şirketi bünyesine katılır.

Bu “siyanürcülük dünyası” global kapitalizmin fıtratına uygun, büyüklerin küçükleri yuttuğu ama gene de bir kenarda tutup kullandığı bir dünyadır.

“SSR Mining” şirketi, hisse senetleri ABD’de Nasdaq, Kanada’da Toronto ve Avustralya Borsalarından işlem gören “küresel” bir şirkettir.

 

ABD Nevada’da Marigold, Kanada Saskatchewan’da Seabee, Arjantin’de Puna Madenlerini işletir.

Hepsi çevreye zehirli atıklar saçan işletmelerdir bunlar. 

Ona katılan şirketler bağlamında büyüyen “SSR Mining” 1996’dan beri Türkiye’dedir.

Bu arada “SSR Mining”, 2000 yılında %80’i kendisine %20’si yerli “Lidya Madencilik” adlı şirketine ait ortaklıkla Türkiye’de “Anagold” şirketini kurar. 

2009 yılında “Anatolia Minerals Development Limited” adlı şirket tarafından işletilmeye başlanan Erzincan İliç Çöpler Madeni, büyük çevre faciasının yaşandığı 13 Nisan 2024’de “Anagold” şirketine ait görünür ama asıl sahibi bu şirketi yutan tecrübeli zehirci “SSR Mining”dir. 

 

Anlaşılmaktadır ki Erzincan İliç Çöpler Altın Madeninde meydana gelen ölümlere neden olan felaketin sorumluları; “ Anatolia Minerals Development Limited, Avoca Resources Limited, “Alacer Gold”, SSR Mining, Anagold” gibi çok uluslu, ulus ötesi şirketlerin toplamıdır.

Zaten altının da ulusu yoktur ki!

1985 yılında Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde çıkarılan Maden Kanunu ile önleri açılan; 1989’de dönemin Enerji Bakanı Ersin Faralyalı’nın açık davetiyle ülkemize üşüşen bu gibi siyanürcü şirketler, çalışan ya da çalışması için hazırlığı yapılan işletmelerle, yeni yeni ortaklarla ülkemizin yer altı değerlerinin tepesindedirler.

***

Bu arada, Erzincan İliç çevresini zehre bulayan “SSR Mining “ şirketi bünyesindeki  “Anatolia Minerals Development”ın, Tunceli İlinde, Erzincan Çöpler madeninin 65 km güneyinde “Bakır, Molibden, Altın” çıkarmak için istekli olduğu bildiriliyor. 

Anadolu’ya iyice yayılacak! 

Eşsiz doğaya sahip Munzur Dağlarını da zehirlemek için bu şirketin iş birliğine gittiği belirtilen İngiliz-Avustralya ortaklı “Rio Tanto” şirketi Dünya Madenciliğinde bir başka olgudur.

(Tunceli-Munzur Dağları)

Kapitalizm dünyasının yıldızlarındandır “Rio Tinto”.

Ünlü Yahudi zengin Rothchild ailesiyle ilişkili olduğu, ABD eski Başkanlarından Reagan’ın işlerini kolaylaştırdığı (!) ileri sürülen “Rio Tinto”nun, ortak olduğu başka şirketler eliyle de çevresel ve toplumsal sorunlara neden olduğu biliniyor.

Bu bağlamda, Doğu Asya’da Endonezya Devleti sınırları içindeki Yeni Gine adasının batısında, İrian Yaya denilen yerde, “Rio Tonto”ya bağlı bir şirketin işlettiği “Grasberg Siyanürlü Altın Madeni”nde çevreye verilen zararlara yörede yaşayanlar karşı çıkar. 

İşe bakın ki bu işletmeye Endonezya Hükümeti de ortaktır.

Rio Tinto’nun desteğiyle, 1994-95’de Endonazya Devleti Silahlı Kuvvetleri, bu madenin kapatılmasını isteyen halka şiddetle müdahale eder. 

(Endonezya-İrian Yaya’da çevre felaketleri)

Direnenler “terörist” ilan edilir. Birçok insan öldürülür.

Üstelik bu madenden zehirli atıkların çevreye yayılması sonucu, tarlalarında pirinç yetiştirerek geçimlerini sağlayan yerli halkın yaşamının dayandığı toprak ve su zehirlenmiş, 1997 yılında pirinç tarlalarından hiç ürün alınamamış, 545 kişi açlıktan ölmüştür.

Zehirli atıklar derelere karışmış, denize akmıştır.

Hiç acımamışlar doğaya, insanlara!

İşte bu “Rio Tinto” şimdi Anadolu’da, Tunceli’ye girme niyetindedir.

Gür meşe ormanları, buzul gülleri, yalnız bu yörede yetişen birçok bitki ve hayvan türleri, dereler, akarsular, yaylalarla örtülü Munzur Dağları şimdi tehdit altında, endişelidir.

(Endonezya-İrian Yaya’da Crasberg Siyanürlü Altın Madeni)

***

Anadolu, yer bilimcilerin “Thetis Kuşağı” dediği; Avrasya’dan, Asya’ya, Çin’e, Ortadoğu ve Avrupa’ya uzanan, özellikle altın, bakır, kurşun, çinko gibi zengin metal yataklarına sahip geniş bir alanın parçasıdır.

“Thetis” en başlangıçta, Dünya’da karaların oluşum zamanında, kuzey ve güneydeki toplu yer kütlelerinin arasında bulunan denize verilen isimdir.

Bu isim, antik Helen mitolojisinde güçlü Akhileus’un (Aşil) annesinin adı olan “Thetis”ten alınmalıdır.

Bir deniz tanrıçası olan Thetis, ölümsüz olması için oğlunu çocukken, topuğundan tutarak Ölüler Ülkesinin ırmağı Stiks’in büyülü sularına daldırır.

Akhileus (Aşil) hiçbir dövüşte zarar görmez ancak yalnız, annesi onu ırmağa soktuğunda su değmeyen topuğundan yaralanırsa ölebilecektir.

Onu okuyla topuğundan vurup öldüren, Helenlerin yaktığı, yıktığı Çanakkale ilindeki Troya kentinin Anadolulu Prensi Paris olur.  

Bu nedenle “Aşil topuğu” deyimi günümüzde de olguların en zayıf yanı için kullanılır.

Bilim dünyası kavramları adlandırmak için böyle mitolojik isimleri kullanmayı seviyor.  

***

Jeolojik olarak Erzincan ve Tunceli bu, “Thetis” kuşağı adı verilen geniş alanın içindedir.

Çok uluslu zehirci maden şirketleri tabii ki buralarda altın ve değerli metaller olduğu bilgisine sahiptir.

Dünya’daki “siyanürcü altın şirketlerinin” tümüne verdiğimiz ad olan “Siyanürcü Ahtapot”un ülkemizdeki bir kolu olan “SSR Mining”in bir eli Erzincan-İliç’deki Çöpler Altın Madenindeyken bir eli de Tunceli’dedir demek. 

SSR Mining ve uzantısı Anatolia Minerals, Tunceli Tunçpınar Cevizlidere yatağındaki madeni  Erzincan’daki ortağı yerli “Lidya Madencilikle” birlikte yürütme girişimindedir.

Bununla beraber, bu süreçte SSR Mining, Lidya Madencilikle birlikte Gümüşhane-Giresun arasındaki Bakırtepe’de “bakır” cevheri çıkarmaya hazırlanır.

Burada maden bulan Lidya Madencilik bu keşiften çok sevinçlidir.

(Tunceli-Tunçpınar-Cevizlidere)

Bunlar da yetmemiş olacak ki, SSR Mining’in gözü şimdi de iğrenç facianın yaşandığı, 9 kişinin öldüğü Erzincan-İliç-Çöpler Altın Madeni’ne yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta bulunan “Kartaltepe” maden sahasındadır. 

Burada da “siyanür” ve sülfürik asit” kullanılarak altın elde edilmek isteniyor.

Tabii ki görünüm, isim hemen değişir!

“Kartaltepe”ye de talip olan, İliç-Çöpler Madeninin asıl sahibi “SSR Mining”in denetimindeki “Alacer Gold” şirketidir.

Son günlerde internet ortamında yapılan yoğun bir reklam propagandasıyla, zehir kullanılarak işletilmek istenen “Kartaltepe” madenine izin verilmesi için kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.

Sanki Erzincan-İliç- Çöpler’de 9 insanın ölümü, milyonlarca ton zehirli toprak, Fırat nehrinin kirlenmesi ya da kirlenebilmesi yetmiyormuş gibi şimdi de benzer yöntemlerle Kartaltepe’de benzer zehirli senaryo sahneye konuluyor.

“Zengin madenlerimizin fakir bekçisi mi olacağız!”

“Türkiye’nin zenginleşmesini istemeyenler var!”

“Bizi kıskanan başka zengin ülkeler altın çıkarmamızı engellemeye çalışıyor!”  

“Aslında siyanür, arsenik gibi maddeler dostumuz (!), onlar zahir değil, gül şerbeti (!).

Eeee! Peki ne? Yok olan doğa, ölü canlar!

“Yok canım, olanlar kazaydı! Bir daha olmaz!”

Söylem bu ve bunların benzerleridir.

***

Ülkemizi kirleten çok uluslu “SSR Mining” şirketinin sahip olduğu, Erzincan-İliç Çöpler Madenini işleten “Anagold”un ve yeni Kartaltepe’de maden işletmek isteyen “Alacer Gold” şirketlerinin ortağı yerli “Lidya Madencilik” şirketidir.

Ortaklık payları hepsinde de %80 SSR Mining, %20 yerli Lidya Madenciliktir. 

Bu girişimlerde yerli ortak olan “Lidya Madencilik” Şirketi, Türkiye’nin son yıllarda etkinlikleri ve serveti hızla artan, 1981 yılında oluşturulmuş Çalık Holding’tir.

Yönetim Kurulu Başkanlığını, Malatya doğumlu Ahmet Çalık’ın yaptığı “Lidya Madencilik” 1997’de kurulmuş.

Çalık Holding’in Genel Müdürlüğüne 2007 yılında; 2004 yılında, o zamanlar Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızıyla evlenmiş, sonradan Enerji, Hazine ve   Maliye Bakanı olmuş Berat Albayrak getirilmiş. 

Bu süreçte Çalık Holding’in sahibi olduğu “Turkuvaz Medya Grubu”, Sabah Gazetesi, ATV gibi birçok yayın organını bünyesine katmış ve sonra bu grubu, yeni zenginlerden Bitlis doğumlu  Orhan Cemal Kalyoncu’ya satmış.

Bu süreç birçok söylentiye yol açmış.

Yukarıda adı geçen Türkiye vatandaşı kişiler kamuoyunca yakinen tanınan kişilerdir.

**

 

Ülkemiz, tarihinin bu döneminde böyle bir süreç yaşıyor.

Yer altı zenginliklerimiz hoyratça, zehirli yöntemler kullanılarak talan ediliyor.

Çıkarılan altınla ülkemizin zenginleşeceği düşüncesiyle izin veriliyor belki bu işlere (!).

Oysa bu talanda ülkemize üretilen bu değerlerin kırıntısı bile kalmıyor. 

Altın, altın diye diye insanlarımız zehirleniyor, hastalanıyor, ölüyor.

Birileri de içte, dışta zenginliklerine zenginlik katıyor.

Başka birileri de olanı biteni görmezlikten geliyor.

Erzincan’ın ölüleri altın takmıyor!

Toplumun itirazlarını kamu görevlileri umursamıyor bile!

***

İşte böyle halimiz!

Büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı bir dizesinde;

“…hayra dönsün serencamınız”, akıbetimiz, demiş.

 

(Kaynaklar: https://www.anagold.com.tr/

https://www.ssrmining.com/company/

 https://www.marketscreener.com/quote/stock/SSR-MINING-INC-1411786/company-shareholders/

https://www.gazeteduvar.com.tr/anagold-madencilik-kimin-haber-1669280

https://x.com/ovgunaercan/status/1760634163516858621

https://www.proquest.com/docview/448011388?sourcetype=Trade%20Journals

https://lidyamadencilik.com/operasyon/tuncpinar/

https://www.evrensel.net/haber/510625/madenin-ortaklari-anagold-ve-calik-holding-akp-eliyle-buyudu-k-rina-k-r-katti

Sefa Taşkın (1998):  Siyanürcü Ahtapot, Sel Yayıncılık)

17.11.2024

Bergama/İzmir