Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2634
Dolar
Arrow
34,1520
İngiliz Sterlini
Arrow
45,9557
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.777

Maskeli tiyatro, maskeli kaçakçılık

TAŞ YERİNDE AĞIRDIR-148. UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM


Nedir bu maskeli tiyatro, maskeli kaçakçılık?


Nedir bu örtülü kültürsüzlük: Çok kültürlü görünüp olumsuzluklara bulaşmak?


Yanıt Berlin’de.


***


Batı Anadolu tarihinde, İ.Ö. 3. Ve 2. yüzyılda Pergamon/Bergama kenti, akıllı krallarının yönetiminde bir metropol, bir başkentti.


Toprakları Marmara Denizi’nden Antalya’ya, Ege Denizi’nden Eskişehir’e kadar uzanıyordu. 


Pergamon/Bergama’ya yerleşik Attalos hanedanı yaklaşık 150 yıl Batı Anadolu’yu yönetti.


Sonra, o zamanının bilinen dünyası gibi Pergamon Krallığı da Romalıların eline geçti.


Uzun süre Roma İmparatorluğunun “Asya Eyaleti”ne başkentlik yaptı bu kent.


Şanını sürdürdü.


Pergamon’da yaratılan kültür insanlığa muhteşem izler bıraktı.


***


O zamanlarda Pergamon/Bergama bir tiyatro şehriydi aynı zamanda. 


Helenistik dönemde kentin Akropolünde (Tepe şehirde) 15 bin, Asklepion hastanesinde 3500 kişilik tiyatrolar vardı.


Roma döneminde kent tepeden inip düzlüğe yayılınca, bir 50 bin kişilik amfitiyatro, bir de 30 bin kişilik tiyatro daha yapıldı.


Daha birçok anıtsal yapılar…


Tiyatronun kalbi Pergamon Akropolünde atıyor, kültür burada birikiyor, aktarılıyordu.


Pergamon’un iş bilir kralı II.Eumenes Akropol Tiyatrosunun yanına,  taptıkları en önemli tanrılarından biri olan; bağların, şarabın ve aynı zamanda sanatçıların tanrısı Dionysos Karthagemon (Önder Tanrı) adına bir tapınak yapınca bu dönemde kent tam bir tiyatro merkezine dönüştü.


II.Eumenes üstelik, babası I.Attalos’un girişimini sürdürüp  muhteşem  Zeus Sunağını da tamamlayacaktı.


***


Teos’daki (Seferihisar-İzmir) büyük Dionysos tapınağı çevresinde örgütlenmiş tiyatro sanatçıları, fazla gürültü yaptıkları gerekçesiyle Teos’dan kovulunca, onları Pergamon’a davet etmişti II.Eumenes. 


Tiyatro sahnesinin yanı başına, Dionysos tapınağının ayakları dibine bu sanatçılar için yaşam alanları inşa ettirmişti.

 

Edremit Ovasının (o zamanki Thebe) pembe üzümlerinden parfüm yapan eşi, Kraliçe Stratonike gibi ince düşünceli, sanata düşkün Kral II.Eumenes, tiyatronun kendi politik çıkarları için nasıl kullanılacağını da iyi biliyordu.


İşte böyle tiyatro oyunlarında kullanılan gereçlerin başında maskeler/masklar geliyordu.


(Berlin Müzesi/Hapishanesindeki “Ident.Nr. P- 768” no’lu Bergama maskeleri)


Tarihöncesinde, ilk çağlarda avlanırken, peşine düştükleri hayvanlara benzeyen maskeler takarlardı insanlar.


Onları takarak o hayvanın gücüne erişeceklerine inanırlardı.


Daha sonraki çağlarda savaşlarda korunmak ya da düşmanı korkutmak için de  maske kullanırlardı.


Antik çağ tiyatrolarında kullanılan maskeler ise oyunculara kadın, erkek; birden fazla kişiliği canlandırma olanağı veriyordu.


Maskelerin üzerindeki gülen ya da kızgın insan görünümleriyle; oyuncunun duygu ve ifadesinin daha iyi yansıtılması, izleyicinin bu ifadeleri kendi düşüncesi olduğunu benimsemesi amaçlanıyordu.  


İ.Ö.6.yüzyılda Atina’da gelişmeye başlayan tiyatro sanatının en önemli gereçlerinde biri olan maskelerin İ.Ö.3.-2 yüzyılın parlak şehri Pergamon’da da kullanılmış olması tabiidir.


Akropol Tiyatrosu gibi dünyanın neredeyse en dik tiyatrosuna, muhteşem görünümlü Dionysos tapınağına, Sanatçılar Birliği yerleşkesine sahip Pergamon’un tiyatro sevgisini gösteren izlerin başında, Pergamon Akropolünde bulunmuş, kilden yapılmış maskeler/masklar geliyor.


***


Bilindiği gibi; 1864-1878 arasında kaçakçılıkla, 1886 yılına kadar şaibeli izinlerle, daha sonraları alenen hırsızlıkla Bergama’dan Berlin’e birçok tarihi eser götürüldü.


Alman Emperyalizmi memurlarının kaçakçılığı sonraki yıllarda da sürdürdüğü açıktır.


Kayıtlarda da 1913 yılından önce bulunduğu bildirilen kilden yapılmış, bazı  kısımları tahrip olmuş iki tragedya maskesi çok zariftir. 


5 cm olan boyutlarının küçüklüğü güzelliklerinden bir şey kaybettirmediği gibi yüzlere verilen anlam ve işçilik eşsizdir.


Bunlardan birinin, Pergamon’un kurucusu sayılan Telephos’un babası Herakles’i  (Herkül’ü) diğeri bir kahramanı ya da eski bir kralı temsil ettiği düşünülüyor.


Birinin gözlerinin iriliği, diğerinin donuk bakışları ve her ikisinin saç şekilleri dikkat çekiyor.


Kil maskelerin üzerinde kırmızı boya izleri bulunuyor. Yani maskelerin özgün halde boyalı olduğu anlaşılıyor.


İ.Ö.2. ya da 1.yüzyıla tarihleniyorlar. Pergamon kentinin çok parlak olduğu yıllara.


***


Bugün bu ilginç kil maskeler ne yazık ki Bergama’nın Zeus Sunağı ve diğer heykelleri gibi Almanya’da, Berlin Müzesi/Hapishanesinde tutuluyor. 


Müze/Hapishane kayıt no’su: “Ident.Nr. P- 768”.


Bergama’nın bu sevimli tiyatro maskelerinin; o zamanki Alman Devleti’nden destekli Mühendis Carl Humann ve çetesi tarafından Berlin’e götürülen Bergama’nın Zeus Sunağını ve tarih eserleriyle beraber; cepte saklanıp çalınmış, kaçırılmış olması muhtemel.


Bulunma tarihi 1913’le ilgili olarak verildiğine göre, yasak dönemde, sürdürülebilir bir kaçakçılık yaşanmış Bergama’da. 


1869 ve 1884 yılı Asarı Atika Nizamnamelerinde Osmanlı Devleti’nin, tarihi eserlerin yurt dışına götürülmesini kesinlikle yasaklamış olmasına rağmen.


Osmanlı Müzeyi Hümayun Müdürü Alman Philip Anton Deither eliyle, baskıyla  çıkarılan 1874 Nizamnamesiyle, tarihi eserlerin yurt dışına kısmen götürülme  kararı olmasına rağmen, Osmanlının yurtsever memurları Alman kaçakçılara izin vermemiş, çıkışları engellemişti. 


Bergama maskelerinin, 1913 yılında Bergama’da bulunduğu bildirildiğine göre, yasaklı dönemde, gizlice götürülen eserlerden olduğu belli.


Belki de bir hırsızdan satın alınarak, hırsızlığa ortak olunmuş!


Bir alevera dalevera olduğu ortada! 


19.yüzyılda hızla zenginleşen Avrupalı efendiler, antik çağın kültür yüklü eserlerini kendilerine maske ederek geçmişlerindeki kültürsüzlüğü örtmeye kalmışlar, bunun için talan etmişler Anadolu’yu.  


O zamanki Alman Emperyalizmi, arkeolog kılıklı memurları aracılığıyla açıkça soymuş Bergama’yı ve Anadolu’nun birçok başka yerini.


Yüzlerce, binlerce eser…


Bunlar arasından allem edilip kallem edilerek kaçırılmış, Pergamon’daki kültür hayatını, Dünya sanat birikimini yansıtan bu eşsiz tiyatro maskeleri.


İmal edilip, kullanıldıkları Pergamon/Bergama Akropolünden çok uzaktalar şimdi.


Bergama’nın poyrazlı Akropolünün dik tiyatrosunda kim bilir ne çok karakteri canlandırdılar.


Bu durum, onların yapıldığı Bergama’dan kaçırılması, yad ellerde Berlin’de bulunması Dünya tiyatrocularına, Tiyatro hayatına ne büyük bir ayıp.


Evrensel hak, hukuk açısından bu bir suç!


Böyle bir ayıbı, suçu ortadan kaldırmak insanlık borcudur.

150 yıldır Bergama-Berlin’de oynanan bu kaçakçılık tiyatrosuna artık bir dur denmeli.

Gerçeklerin üzerinden örtüler kalkmalı, kaçıranların artık maskesi düşmeli.

ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!

(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database-Antikensammlung), http://www.my-favourite-planet.de/english/middle-east/turkey/pergamon/pergamon-photos-01-007.html, https://www.deutsche-digitale-bibliothek.de/item/4UJ2U6UWMTHZRTKLMTLGCPCXFPRKS2CK)