Alkol tüketen ahlaksızların havuza giren edepsizlerin ülkesi!

Türkiye’de kadın olmak gerçekten çekilecek çile değil…

“Cennet anaların ayakları altında,” “Ana gibi yar olmaz” gibi yalandan sözlerimiz var ama gerçek hayatta Türkiye’de kadın olmak Afrika’da timsahlarla dolu bir nehirden su içmeye çalışan ceylanın hayatından daha zor!

Dün yine akıllara durgunluk veren bir haberle güne uyandık.

Diyarbakır’da 7 bloklu lüks bir sitede yaşananlar ‘pes’ dedirtti. 

Sosyal medyada izlediğimiz videolarda elinde baltalar olan bir grup, siteyi basıp kadınların sitedeki havuza girmesini engellemeye kalkıştı!

Vandallıkta sınır tanımayan, insanlıktan nasibini almamış bu yaratıklar, kadınlar suya girmesin diye balta ile gelmiş siteye...

Şezlongları kırıp havuza atan grup “Beton döktürüp havuzu kapatacağız” diye bağırıyor. 

Tartışma büyürken bir şahıs, "Hele hanginizin gücü bize yetiyor. Sizin ağababalarınızı öldürmüşüz, daha mezarlarının yeri belli değil. Siz kiminle konuşuyorsunuz. Havuzu kapattıracağız, çimento dökeceğiz" diyerek site sakinlerine tehditler savurdu. 

Merak ediyorum faili meçhul itirafı yapan bu adamlar nasıl sorgulanacak?

Ama bu yaşanan ne ilk ne de son zorbalık. Mesele bu ve bunun gibi kendini bilmez meczuplara çanak tutmak!

Maşallah bunu da çok iyi beceriyoruz.

Dün Diyanet İşleri Başkanlığı 81 ildeki yaklaşık 90 bin camide okutulan Cuma hutbesinde alkollü içki tüketimini "ahlaksızlık" olarak nitelendirdi.

Hutbenin ilgili bölümünde şöyle denildi:

"Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi daha güçlü kılalım. Yalan, gıybet, dedikodu, iftira gibi her türlü kötülükten; alkol, kumar, zina ve rüşvet gibi her türlü ahlaksızlıktan kaçınalım. Amellerimizi yok eden kibir, riya, gösteriş ve zulüm gibi haramlardan; Allah katında büyük bir vebal olan kul ve kamu hakkını ihlal etmekten sakınalım."

Şimdi bu baltalı manyaklardan bir grup, “Alkol ahlaksızlıktır” diyerek eline balta keser, kürek alıp alkol satılan yerleri bassa, hatta buralarda gördükleri kadınlara “Zaten bunlar havuza da giriyor” diye saldırsa, referans olarak da Diyanet’in hutbesini gösterse ne diyebileceksiniz?

Olmaz ama diyelim ki bir grup vandal “kul ve kamu hakkını ihlal etmekten sakınalım” cümlesini ciddiye alıp her gün gazetelere düşen kamu hakkını ihlal haberlerini ciddiye alıp, Diyanet'in kurban vekaletlerinin 700 bininin yurt dışı için yapıldığını ve kurumun bundan 1,6 milyar lira kâr ettiğini öğrenip ya da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ABD'deki şirketleşen tesislerinin mal varlığının yüz milyon doları aştığı, milyon dolarlık kiralık villaları konukevi olarak adlandırıp otel şeklinde işlettiği, Diyanet-USA şirketine ait 11 villa ile çevrede bulunan yüz binlerce dolarlık 2 müstakil evin de satın alındığı haberlerini görüp elindeki balta ile “kul ve kamu hakkını ihlal” cümlesinden yola çıkarak Diyanet’in kapısına dayansa ne olur? 

Gerçi diyeceksiniz ki diyanet bu haberleri yalanladı…

Evet, yalanladı ama bilgi vermeden yalanladı. Her zaman herkesin yaptığı gibi “iddialar gerçeği yansıtmamaktadır” dedi. Ama açıklamada ABD’deki mal varlığının 100 milyon doları aştığının yalan olduğundan bahsetmedi!

Gelelim asıl konumuza… “Kız mıdır, kadın mıdır” diyerek aşağıladığımız, metrobüste mini etek giydiği için tacizi hak eden, askılı elbise ile okulunda mezuniyet törenine alınmayan, kendi sitesinde havuza girmek istediğinde baltalı sapıklar tarafından taciz edilen kadınlarımıza…

Balık baştan kokar derler ya; toplumun ileri gelenleri, yöneticiler, din adamları, eğitmenler, analar, babalar kadına değer vermedikten sonra baltalı manyaklar nasıl versin?

Bakın dün açıklanan Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu durumumuzu özetliyor. 

Rapora göre, Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 127’nci sırada yer alıyor. 

Sıralamada Suudi Arabistan, Nijerya ve Tunus gibi ülkeler Türkiye’nin üstünde! Vallahi yanlış okumadınız Suudi Arabistan bizim üstümüzde…

Söyleyecek söz bulamıyorum. Türk kadınına dünyadaki birçok ülkeden önce seçme seçilme hakkı veren, toplumda yer edinmesini sağlayan, bilimde, sanatta, göklerde Türk kadınına hak ettiği değeri kazandırmayı ilke edinen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur…