Atatürk’e saldıranların ortak özelliği tımarhanelik olmaları!

Dün Balıkesir Ayvalık’ta yine bir kendini bilmez, aldı eline balyozu ve Atatürk heykeline saldırdı. Sosyal medyada viral olan görüntülerde Ayvalık’taki vatandaşların sandalye ve sopa ile saldırgana müdahale ettikleri görüldü. 

Sonrasında kolluk güçleri olaya müdahale etti falan derken, hiç birimizi şaşırtmayan açıklama valilikten geldi. 

Olaya dair açıklama yapan valilik, Atatürk heykeline saldıran şahsın uzun süredir psikolojik tedavi gördüğünü duyurdu. 

Ne hikmetse bu ve benzer her Atatürk heykeline, büstüne, yapılan saldırı sonrası bu saldırıları gerçekleştirenlerin psikolojik sorunları nedeniyle tedavi gördükleri ortaya çıkıyor. 

Yakın zamanda yaşanan saldırılardan birkaç örnek verelim…

10 Eylül’de Kırklareli'nin Pınarhisar ilçesinde Atatürk heykeline zarar vermeye çalışan kişi Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi Psikiyatri Servisinde tedavi altına alınmıştı. Valilikten yapılan açıklamada, "Yapılan ilk incelemede C.B. isimli şahsın psikiyatrik rahatsızlığı olduğu, 2015 yılından bu yana zaman zaman farklı illerdeki hastanelerde yatarak tedavi gördüğü anlaşılmış olup, şahıs hakkında gerekli işlemler başlatılmıştır" bilgisi verilmişti.

14 Temmuz’da Elazığ kent merkezinde bir başka şahıs elindeki taşla Atatürk heykeline saldırmıştı. Valilikten yapılan açıklamaya göre “Psikolojik sorunları olduğu öğrenilen şahıs gözaltına alınmıştır” açıklaması yapılmıştı. 

18 Temmuz’da Trabzon’un Akçaabat ilçesinde balyozla Atatürk heykeline saldıran şahsın akli dengesinin yerinde olmadığı öne sürülmüştü…

Yukarıdaki örnekler son zamanlarda yaşanan saldırı vakalarından bazıları. Daha da geriye dönük inceleme yaptığımızda Atatürk büstüne saldıranların çoğunun psikolojik sorunları olduğu açıklandı ya da iddia edildi. Hatta birçoğunda avukatları psikolojik sorunları olduğu yönünde savunma yaptı!

Bu durumda Atatürk heykeline saldıranların hepsi ya psikolojik olarak rahatsız ya da yalandan deli numarası yapıyor! 

Ama işi biraz daha mantık kurarak incelersek, karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor. 

Düşünce tarihinin en önemli filozoflarından biri kabul edilen Aristoteles, akıl yürütme yöntemlerinden tümden gelime önem vermesiyle tanınır. Çünkü kesin sonuç veren geçerli akıl yürütmeler tümden gelimle yapılabilir. Yani doğru akıl yürütme için önce kavramlar oluşturulur, sonra önermeler kurulur son olarak bu önermelerden çıkarımlar yapılır.

Hadi bir deneyelim…

Eline balta balyoz alan ve Atatürk heykeline saldıranlar psikolojik sorunlar yaşıyor. Atatürk’e balyozla olmasa da sosyal medyada, ibadethanede, televizyonlarda, yazılarında saldıranlar da var. 

Demek ki Atatürk’e saldıran herkesin psikolojik sorunları var!

Bu önermeden çıkarım yapmak için Aristo gibi felsefeci olmak zorunda değiliz. Bir ülkenin kurucusuna, üstelik tüm dünyaya karşı verilen bir savaşta zafer kazandıran, çağ atlatan, isimlerimizin Dimitri, George, Salvatore ya da Jhon olmasını engelleyen, devrimleriyle, kurduğu fabrikalarla, kadına verdiği seçme ve seçilme hakkıyla bile bu meczuplara yaranamadıysa Atatürk düşmanlarının sağlıklı olması pek beklenemez değil mi?

Bir de Atatürk düşmanlığı yapan şark kurnazı olan bazı şahıslar var. Bunlar delilerden daha tehlikeli… Özellikle sosyal medyayı mesken edinen bu şahısların psikolojileri bozuk mu bilmem ama milletin sinirlerini bozup kendilerine hakaret ettirip sonra da tazminat davası ile para kazanmaya çalışan hilebazlar bunlar. 

Beklentimiz on binlerce takipçisi olan ve her fırsatta Atatürk’e saldıran bu sahtekarların da yakalanıp, psikolojik sorunları olduğu raporlarıyla cezadan yırtmaya çalışmalarını görmek. 

Hani askere gitmemek için yalandan eşcinsel raporu alıyorlar ya, bunların da ipliği pazara çıkınca ya deli numarası yapacak ya da gerçekten Atatürk’e saldıracak kadar meczup oldukları kanıtlanacak…