Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,5658
Dolar
Arrow
33,9499
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6408
Altın
Arrow
2814,0000
BIST
Arrow
9.577

Bana bir masal anlat…

Yok, bu ülkede gerçekten adalet yok!

17 Mart gecesi tüm ülke, televizyonları başında az kalsın canlı yayında büyük bir faciayı izleyecekti. 

Nefeslerimizi tutup taraflı tarafsız hepimiz ayağa kalkıp, “Aman aman" diye’feryat figan izledik yaşananları…

Trabzonspor - Fenerbahçe maçından bahsediyorum elbette… 

Fenerbahçe’nin 3-2 kazandığı maç sonrası Trabzonsporlu holiganların sahaya girip futbolculara saldırması, sonrasında futbolcuların kendini korumak için verdiği karşılığın taraftara meydan dayağına dönüşmesi gerçekten o kadar korkutucuydu ki, yemin ederim korku ve gerilim sinemasının üstadı Alfred Hitchcock bile bu kadar adrenalini yazamazdı.

Futbolcular tepki vermese belki bütün tribün sahaya atlayacak sarı lacivertli oyuncular linç edilecekti. 

Görevliler araya girmese bazı futbolcular taraftarı linç edecekti!

Bunların hepsini canlı yayında izledik…

Ama ‘futbol sadece futbol değildir’ sözü bir kez daha doğrulandı. 

Olaylar sonrasında önce Fenerbahçe camiası ayağa kalktı. Oyuncularına ceza verilirse ligden çekilecekleri tehdidini masaya koydu. Avrupa kupalarından da çekilip Türk futbolunun ipini keseceklerini söylediler. Sonra Trabzonspor aldı sazı eline ve sonuç ne oldu?

TEBRİK EDİP SARILIP ÖPSEYDİNİZ

Önce ne şiş yansın ne kebap cezaları açıklandı sonra da cezalarda indirime gidildi!

Hani dünya basınına da manşet olan fotoğraf var: Bright Osayi Samuel’in altına aldığı taraftarı ölesiye yumrukladığı o inanılmaz fotoğraf…

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu işte o Samuel’e ceza tayinine yer olmadığına kararını verdi!

Arkadaşlarının patakladığı taraftar yerde yatarken koşarak gelip tekme atan Jayden Oosterwolde ise 1 maç ceza aldı. 

Yahu sokakta yaşansa üç gün nezarethanede kalması gerekir bu hareketleri yapanın…

Peki sahaya girip futbolcuları kovalayan, belki de mukavemet etmeseler futbolcuları linç etmeye kalkışanlara ne ceza verildi?

Sahaya giren taraftarlardan 13 şüpheli gözaltına alındı ve adliyeye sevk edildi. Beş kişi tutuklanırken, diğer sekiz şüpheli adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Sonra ne mi oldu?

Tutuklulardan biri sağlık sebebiyle tahliye edildi. 

Şaka değil, sahaya girip futbolcu kovalayabilecek kadar sağlıklı olan taraftar, sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi. 

Sonra birer birer tüm taraftarlar salıverildi. Dün de son iki tutuklu yine adli kontrol şartıyla serbest kaldı. 

Hitchcock’un bile küçük dilini yutacağı gerilim dolu olaylar sonrasında tutuklu sanık kalmadı iyi mi?

Yahu kardeşim bir de ödül verseydiniz tam olurdu…

İYİ HAL İNDİRİMİ Mİ SİYASİ BASKI MI?

Üstüne bir ödül de Trabzonspor’a verildi. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından uygulanan 6 maçlık seyircisiz oynama cezası 4 maça indirildi. Ayrıca, Trabzonspor'a yönelik olarak belirlenen 3 milyon lira tutarındaki para cezası da 448 bin liraya düşürüldü.

Anlayacağınız yine canım ülkemde yapanın yanına kar kaldı diyeceğimiz olaylar yaşandı. 

Türkiye’de futbol gerçekten siyasi bir güç unsuru… Dayısı olan haksız da olsa istediğini alıyor. Peki ama gerçek bir önlem almak için büyük bir facia mı yaşanması gerekecek?

Bakın facia denilince futbol dünyasının en çarpıcı örneğini hatırlatalım: Heysel Faciası… Ve tabii siyasilerin bu olay sonrası tutumunu…

29 Mayıs 1985 günü Belçika’nın Başkenti Brüksel'de oynanacak olan Juventus ile Liverpool arasındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçının başlamasından önce Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırmasıyla başladı olaylar. 

İngiliz holiganların saldırıları nedeniyle çıkan panik sonrası tribünün bir duvarı çöktü. 

Taraftarlar tel örgülere sıkıştı. Hala hafızalardan silinmeyen o korkunç anlar sırasında 32 İtalyan, 4 Belçikalı, 2 Fransız ve 1 Kuzey İrlandalı taraftar ölmüştü. 

Olaylar nedeniyle UEFA, Liverpool’a ceza vermeye hazırlanırken dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, “UEFA’nın vereceği cezalar az olur” düşüncesiyle öyle bir çıkış yaptı ki futbolu siyaset malzemesi gören herkese örnek olmalı. 

Thatcher, "Bu hayvanların cezasını ben vereceğim" demiş ve Liverpool'un Avrupa kupalarından süresiz men edilmesini istemişti. 

Margaret Thatcher, ne Liverpool şehrinde gelecek oyları, ne tüm İngiltere’deki Liverpool’u tutan taraftarların oylarını ne de kulüple bağı olan siyasileri hesaplamadan bu kararları aldı. 

Thatcher, bununla da yetinmedi. UEFA, Liverpool’a 5 yıl ceza verdi. İngiltere başbakanı olur da UEFA herhangi bir nedenle 5 yıllık men cezasını uygulamazsa diye de önlemini aldı ve tüm futbol kamuoyunu tehdit etti: “Ceza uygulanmazsa İngiltere, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve UEFA'ya üyeliğini feshedecek!” dedi.

Böyle Thatcher gibi dik duracak bir irade sergilenmedikçe her maç ‘acaba birilerine bir şey olacak mı’ diye korkuyla maç izlemeye devam edeceğiz…