Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,7287
Dolar
Arrow
40,2873
İngiliz Sterlini
Arrow
54,1662
Altın
Arrow
4325,0000
BIST
Arrow
10.366

Bugün sünnetli dolaşabiliyorsanız onu da Atatürk’e borçlusunuz!

Sabır taşı çatladı artık. Bu kaçıncı saygısızlık, bu kaçıncı Atatürk alerjisi?

Kendinizi yere atıp tepinseniz de, Türkiye Cumhuriyeti ibaresini tabelalardan kaldırsanız da…

Her milli bayramda karnınız ağrısa da, Türk demekten çekinseniz de, andımızı yasaklasanız da…

Bu milletin gönlünden ne Atatürk’ü ne de onun oluşturduğu Türk bilincini söküp atamayacaksınız!

Dün satır arasında kaldı ama Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir skandala imza attı.

2025-2026 eğitim öğretim yılı takvimi açıklandı.

Ve ne hikmetse (!) birinci dönem ara tatili, 10 Kasım’da başlıyor.

Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümünde.

Bu ne demek?

10 Kasım'da okullar tatil olacak ve Atatürk’ü anma etkinlikleri yapılamayacak.

19 Mayıs, 23 Nisan gibi Ulu Önder’in çocuklara ve gençlere armağan ettiği bayramlar zaten kutlanmıyor.

Cumhuriyet'in en önemli milli bayramları yıllardır sönükleştiriliyor.

Şimdi de gözünüzü 10 Kasım’a mı diktiniz?

Bir milletin kurtarıcısını özlemle anmasına, çocukların ona minnet duymasına mı bozuldunuz?

Devlet düşmanlarının, hayin hacı hoca tayfasının, üfürükçülerin anılmasına sesiniz çıkmazken, Atatürk’ün anılmasına mı tahammül edemiyorsunuz?

Cumhuriyet’e isyan ettiği için İstiklal Mahkemelerinde idama mahkûm edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının ölümünün 100. yılında, Cumhuriyet Meydanı’nda anma yapıldı, kimsenin sesi çıkmadı.

Ama konu Atatürk olunca nedense kulaklar tıkanıyor, ağızları bıçak açmıyor.

Şunu unutmayın:

Bugün oturduğunuz koltuklar Atatürk olmasaydı, çoktan Yunan Meclisi olurdu.

Adınız Ahmet Mehmet değil George olacaktı.

Üstelik azınlık olacağınız için o koltuklara bile oturamayacaktınız!

Ey Atatürk’ü hazmedemeyen kendini bilmezler…

Bugün sünnetli dolaşabiliyorsanız bile bunu Atatürk’e borçlusunuz!

"Türkiyeli" gibi içi boş tabirlerin arkasına saklanarak Türk kimliğini silmeye çalışmak,

Bedevi kültürünü "medeniyet" diye pazarlamak,

Siyasal İslam kisvesi altında emperyalizmin piyonu olmak,

Koltuk sevdası uğruna kalemini ve ruhunu satmak sizi bugün bir yerlere taşıyabilir…

Ama yarın?

Yarın çocuklarınız, torunlarınız küresel siyasi planların altında ezilirken, ne bugünkü koltuğunuz ne de servetiniz onları koruyabilir.

Nasıl ki Osmanlı sarayı, kendi mirasçılarını koruyamadıysa, Atatürk’ün oluşturduğu milli birlik dışında hiçbir yapı sizi de koruyamayacak.

"Yerli ve milli" sadece bir slogandan ibaret kalacak.

Belki güç zehirlenmesinden okuyamıyorsunuz ama yanı başımızda yaşanan siyasi gelişmeler tehlikenin çoktan geldiğini gösteriyor.

Büyük Ortadoğu Projesi yıllardır adım adım işliyor.

Irak gitti, Suriye çöktü… Sıra kime geldi sanıyorsunuz?

Anma yasaklansa da, tatil bahanesiyle hafıza silinmeye çalışılsa da,

Biz Atatürk’ü anmaktan da, hatırlamaktan da, onun gösterdiği yoldan yürümekten de vazgeçmeyeceğiz!

Işığımız onun sözleri:

“Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Unutmayacağız.

Unutturmanıza da asla izin vermeyeceğiz.