Ülkede akıl sağlığını korumak gerçekten artık mümkün değil. Her gün öyle acayip şeyler oluyor ki, insanın bırakın ağzının açık kalmasını, aklını yitirmemesi mucize. Sokakta, televizyonda, mahkemede, mecliste, sosyal medyada olan bitene baktıkça “film koptu” diyorsun. Yok, bildiğin film değil bu, yönetmeni sarhoş, senaryosu yırtık, başrolü sinir krizi eşiğinde bir animasyon filmi sanki bu…
Haftalardır Türkiye cayır cayır yanıyor. Ege, Akdeniz, İç Anadolu... Yangınların önüne geçilemiyor. Sıcaklık rekorları kırılıyor, rüzgâr körükledikçe körüklüyor. Ama yangınla mücadele mi? O başka bir yangın: Kurumlar birbirine girmiş durumda. Bir taraf diğerine “niye geç müdahale ettin” diyor, öbürü “uçakları sen alacaktın” diye cevap veriyor.
Ve bazıları işi Allah’a bırakmış. Yangını söndürmekle yükümlü olanlar, ellerini açıp sosyal medyada dua paylaşımı yapıyorlar. “Allah’ım yardım et, yağmur gönder…” Allah yardım eder etmesine de… Sen 1960’lardan kalma, su sızdıran, ancak açık artırmada alınabilecek hurda uçakları yangın söndürme diye kiralarsan; yangın müdürlüğün araç alacağına o paraları faize yatırır, sonra da "kar ettik" diye göbek atarsa... Allah da “siz önce işinizi yapın” der. Boşuna dememişler: ‘İşini Allah’a havale edenin, önce Allah onun işini sorar.’
Peki bu yangınlar neden çıkıyor? İşin burası daha da trajikomik. Gazete manşetleri her gün ayrı bir facia: “Benzin bidonuyla yakalandı”, “havai fişekle yaktı”, “sigortadan para almak için evini tutuşturdu, ormanı da yaktı.” Yahu bu kadar mı insafsız olduk? Bu kadar mı nefretle, çıkarla, intikamla dolduk? Eğer bu sabotajsa (ki bazıları öyle diyor) bu insanları niye takip edemediniz? Şüpheli şahıslar örgüt üyesi ise niye izlenmiyorlar? Sosyal medya paylaşımları bir saat içinde tespit ediliyor da, elinde benzin bidonuyla dolaşan adam nasıl gözden kaçıyor? Üstelik örgüt üyesi!
Yangınlar bir yana, ülkenin dört bir yanında herkes çıldırmış gibi. Geçen gün Adana’da bir baba, miras meselesi yüzünden iki öz oğlunu önce sopayla dövüp sonra kurşunladı. Biri öldü, biri yoğun bakımda. Baba bu, baba! Miras uğruna kendi evladını mezara yollayan bir zihin yapısı hâkim artık.
İstanbul’da bir mezarlıkta, cenazede çıkan kavgayı duydunuz mu? Adamlar tabutu toprağa koymaya gelmiş, defin sırasında kavga ediyorlar. Diriye saygısı kalmayan bu toplumda, artık ölüye de saygı yok. Kavga çıkmış, neden mi? “Sen mezarın başına neden geçtin, neden mikrofonu önce sen aldın?” diyen adamlar birbirine girmiş. Ya arkadaş, orada mefta uğurlanıyor; siz isterseniz birbirinizi sonra gömün ama önce şu işi bir tamamlayın.
Toplu taşımalarda da aynı manzara. Metrobüste geçen hafta yaşanan olay…
13-14 yaşlarında 4-5 çocuk, koskoca bir adamı yumrukladılar. Yetişkin bile değiller! Artık yaş grubu da kalmadı, değer de kalmadı. Büyük küçüğü dövüyor, küçük büyüğü kesiyor.
Devletin kurumlarına da güven kalmamış. Bir vatandaş, çalınan telefonunun sinyalini takip ediyor, polise gitmek yerine dükkânı kendi basıyor. Camı çerçeveyi indirip kendi telefonunu alıp çıkıyor. O kadar. Kime neyi şikâyet edeceksin ki zaten? Adaletin terazisi mi kaldı?
Tecavüzcülere iyi hâl indirimi, dolandırıcılara kefalet, sahtekârlara alkış. Rüşvet aldı başını gidiyor. İnsanları hacca götürmekle görevli kişi rüşvetle yakalanıyor. Dini dernek alkol baskınıyla gündeme geliyor. Teröriste “terörist” demek bile neredeyse suç. Her şey birbirine karıştı, roller karıştı, kavramlar çürüdü.
Spor bile kurtulamadı bu çürümüşlükten. Yıllardır "Atatürk'ün takımıyız" diye bağıran Fenerbahçe, geçtiğimiz kongrede stadın adını Atatürk Stadyumu yapacağız dedi. Şimdi ne oldu? Stadın ismi “Kobani” oldu. Nasıl mı? Amerika’da yaşayan bir Kürt işadamı, Yunan yoğurdu diye sattığı markasına “Chobani” adını verip sponsorluk anlaşması yaptı. Aynı işadamı daha önce Türkiye'de ayrımcılığa uğradım, Kürt kimliğim bastırıldı, demişti. E peki Atatürkçülüğünüz? Nerede o bağırıp çağıran yönetici ve taraftarlar? Kimseden tık yok, herkes üç maymun. Para geldi çünkü…
Siyaset mi? Onu hiç sormayın. "CHP’ye oy verirseniz Apo’yu çıkarır" diyen MHP, şimdi Apo çıksın diye dolaylı yollardan kendini paralıyor. Gerçekten bir Hollywood senaryosu bu. Hani olur ya o absürt filmler… Zaman makinesi arızalanır, her şey birbirine karışır: Uzay gemileriyle kovboylar aynı sahnede, son model arabaları dört at çeker. Bizimki de o hesap. Gerçeklik algımızı kaybettik. Sosyal zekâmızı kaybettik. Manevi ve ulusal değerlerimizi kaybettik. Küçüğün büyüğe saygısını, büyüğün küçüğe sevgisini kaybettik.
Umarım bu simülasyonun sonunda bir gün “sistem yeniden başlatıldı” uyarısı verir ve her şey kaldığı yerden değil, olması gereken yerden devam eder. Çünkü bu filmin sonu mutlu bitmeyecek gibi görünüyor.
Çok Okunanlar

Haydi şu İmralı mektubunu açıklayın!..

Yangının ortasında kalan Mucize Bahçe! Orası hariç her yer kül oldu

AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nden 20 milyonluk söyleşi!

Rusya'da deprem oldu, AKP'li Birinci Cumhuriyet'i hedef aldı!

Kamera kayıtları Yargıtay'a sunuldu! Kritik detaylar ortaya çıktı

Kızılcahamam kampında gündeme gelmiş: Hangi bakanlar gidici?

İktidarda sular durulmuyor! AKP meclis grubunda derin kriz

CHP lideri Özgür Özel tehdit aldığını açıkladı

İnan Kıraç davasında 320 milyon liralık avukatlık ücreti tartışması

'Film Koptu'