Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
45,9767
Dolar
Arrow
39,6009
İngiliz Sterlini
Arrow
53,9847
Altın
Arrow
4230,0000
BIST
Arrow
9.437

Kadını miras bırakmadan gömün gitsin

Dünyada kadına seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk ülkelerden biri olarak övünürdük ya… Hani o Atatürk’ün, "Cumhuriyet kadın erkek eşitliğidir" dediği topraklarda… 

Ne hale geldik, şimdi?

Önce sessiz sedasız bir düzenleme koydular önümüze…

Hem de süslü bir isimle: “Anlaşmalı Paylaşım”

Ne demek bu “Anlaşmalı Paylaşım?”

Tapuda miras paylaşırken noter devreden çıkarılıyor. Artık mirasçılar kendi aralarında bir anlaşma yaparsa, kimse denetlemiyor.

Ama bu düzenleme aslında en çok kadına zarar verecek. Örneğin bir kadın miras hakkından vaz geçerse kimse “bu kadın gerçekten rıza gösterdi mi, tehdit altında mı, baskı gördü mü” diye sormayacak. 

Çocuk istismarından duymaya alıştığımız, “Rızası vardı” sözüyle üstü kapatılıp gidecek.

Özellikle şiddet gören, tehdit altındaki kadın için bu ne demek biliyor musunuz? Masada imza atıp, evlatlıktan değil ama mirastan feragat ettirilmek demek. Üstelik bunun adı da “özgür irade” olacak!

Kadının elindeki tek ekonomik güvencenin, babadan kalacak üç kuruşun, dededen kalacak evin bile üzerine çökmek için yasal arka kapı açıldı. 

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu bas bas bağırıyor: “Kadının zaten eşit müzakere şansı yok, hele ki ekonomik ve sosyal baskı altındaysa!” Ama nafile. Devlet “ben noter değilim” diyerek sıyrılıyor, aile içindeki baskıyı görmezden geliyor. Mülkiyet hakkıymış, kadın korumasıymış, hepsi kâğıt üstünde kalıyor.

Kadın Türkiye’de ne yazık ki o kadar değersiz ki, kendi bedeni hakkında karar vermesine bile izin verilmiyor. 

Yeni skandal kürtaj meselesi… 

Yasaya göre, istenmeyen gebeliklerin yasal süre içinde sonlandırılması kadınların hakkı. 

Ama uygulamada bu hak da elinden alınmaya çalışılıyor.

Türk Tabipleri Birliği diyor ki: "Kadın hastaneye gidiyor, mevzuata uygun bir şekilde kürtaj talep ediyor, ama reddediliyor. Gerekçe yok." Yani yasaya göre hak ama fiilen yasak. TTB kendisine ulaşan şikayetleri Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bildirdiğini söylüyor.  Hangi gerekçe ile reddedildiğini bilen de yok. 

Üstelik doğum kontrol yöntemlerine erişim de kısıtlı. Ücretsiz korunma yöntemleri sağlanmıyor. Kadın hem korunamıyor, hem hamile kalıyor, hem de istemediği gebeliği sonlandıramıyor. 

Mesele çocuk sayısı da eğil, mesele kadının kendi hayatı üzerinde karar verme hakkının ortadan kaldırılması. Bedeniyle, rahmiyle, hayatıyla ilgili tek karar mercii, devlet ve erkek egemen zihniyet oluyor.

Mirasını masada elinden almak, bedenini hastanede kapı dışarı etmek, yaşamını mahallede, ailede baskıyla şekillendirmek… Bunların hepsi “sahiplenme” zihniyetinin sonucu. 

Unutmayın… Atatürk, 1934’te bu ülkenin kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanıdı. Bugün, 2025 Türkiye’sinde kadın, kendi mirasına bile sahip çıkamıyor, kendi bedenine bile söz geçiremiyor. Arada geçen 90 yılda ileri gitmemiz beklenirken, geriye, karanlığa, ortaçağ zihniyetine yuvarlanıyoruz.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, kadınlar o masadan da kalkmaz, o hastaneden de geri dönmez, o miras kağıdının da peşini bırakmaz. Ve bilinsin: Kahkaha atan, hakkını arayan, sokağa çıkan kadın bu ülkenin mezar taşına değil, geleceğine adını yazacak.