Sosyal medyada karşınıza çıkmıştır mutlaka, Londra’da hilafet isteyenler diye bir video…
4-5 kişilik bir grup sokakta ‘Hilafet isteriz’ deyip dolaşıyor.
Dünyanın büyük metropollerini görme şansı yakalayanlar bilir. Başta New York, Londra, Berlin gibi şehirlerde elinde megafonla dolaşan kimseleri görmek hiç de yadırganacak bir şey değil.
İşlek caddelerde konuşlanan bu insanlardan kimisi “Kurtarıcı İsa Mesihi takip edin” diye şarkı söyler, kimisi “Musa’yı takip etmeyen azap çekecek” diye bağırır. Kimi de Şeriat ister. Önlerinde bir kumbara vardır genelde ve bağış toplamaya çalışırlar.
Londra’da da bunlardan çok var. En işlek caddelerde bazen üç dinin mensupları karşı kaldırımlardan megafonlarla birbirlerinin sesini bastırmak için kendilerini paralarlar.
Bu bilgiyi neden mi paylaşıyorum?
İleri demokrasilerde böyle üç beş kişinin fikrini beyan etmesine kimse karışmaz. Sadece büyük eylemlerde müdahale edilir.
Yani Londra sokaklarında “Şeriat isteriz ya da hilafet isteriz” diye dolaşanlar kimsenin umurunda değildir. Çünkü bu kişilerin taleplerinin deli saçması olduğu herkesçe bilinir.
Gelelim ülkemizde birkaç gündür koparılan kıyamete…
Önce Fenerbahçe ile Galatasaray’ın Süper Kupa için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynayacakları maçta başladı kriz!
Isınmaya Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında Atatürk tişörtleri ve üzerinde Ulu Önder’in sözü olan pankarta izin vermedi.
İki kulübümüzün maça çıkmamasıyla sonuçlanan kriz Türkiye’yi ikiye böldü. Bir kesim Suudi Arabistan’a tepki gösterirken bir kesim tepki gösterenleri hedef aldı. Hatta Fenerbahçe ve Galatasaray’ı operasyon yapmakla itham ettiler!
Sosyal medyada görmeye alıştığımız tipler neler söylemedi ki? Kimisi yeni Gezi hazırlığı dedi. Kimi Ekrem İmamoğlu’nun oyunu dedi. Kimi ise 15 Temmuz’u hatırlattı.
Sıcağı sıcağına yapılan yorumlardan sonra dün Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yaptı: “Yaz aylarında ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden bir tanesi olan, turizmi baltalamaya yönelik kampanya yürütüldüğünü gördük. Şimdi benzer bir durumun spor üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Nefret söylemleriyle ülkeler hedef alınıyor. İslam düşmanlığına varan bir furyayla karşı karşıyayız. Bu pespaye siyasete muhalefet gönüllü figüranlık yapmaktadır. Ülkemizin en önemli ticari ortaklığı olan ülkelerin hedef alınması asla tesadüf değildir. Türkiye'nin çıkarlarına yönelik açık bir sabotaj girişimi vardır. Nasıl daha önceki kirli senaryoları yırtıp attıysak bu oyunu da mutlaka boşa çıkaracağız” dedi.
Dün akşam da Suudi Arabistan resmi ajansı SPA'da yer alan habere göre Bakanlar Kurulu, Kral Selman bin Abdulaziz başkanlığında başkent Riyad'ta toplandı.
Enformasyon Bakanı Selman bin Yusuf el-Duseri, toplantıda Suudi Arabistan ile Türkiye arasında daha önce imzalanmış olan doğrudan yatırımların teşvikine ilişkin işbirliği mutabakat zaptının onaylandığını duyurdu.
Yani Süper Kupa finalindeki kriz ticari olarak iki ülkeyi de etkilemedi. Fakat Türkiye’de toplumsal bir öfke geliştirdi.
Filistin’e destek yürüyüşü sonrasında bir şahsı elinde 'tevhid bayrağı' taşıdığı için üniversiteli bir genç yumrukladı. Sonra o genci başka bir genç, polisin yanında tokatladı. Yumruk atan tutuklandı, tokatlayan salıverildi.
Yumruk atana eline sağlık diyen Fatih Altaylı’ya soruşturma açıldı.
Anıtkabir’de bir kişi, Cumhuriyete lanet okuyarak şeriat çağrısı yaptı.
Din değiştirmesiyle ünlü eski manken yeni filozof Tuğçe Kazaz da boş durmadı ve hilafet açıklaması yaptı! Bildiğimiz kadarıyla 4 kez din değiştiren eski manken paylaşımında "Bu bir tespittir; İstanbul'da şehitlerimiz ve Filistin için Galata Köprüsü'ne yapılan yürüyüşte hilafet bayrağı açan amcanın burnunu kıran gence söyleyin, Türkiye 2030'a kadar tam manasıyla hilafet sistemine geçmiş olacak. Çünkü bölgedeki şartlar Türkiye'yi buna mecbur bırakacak" dedi.
Peki ama bu hilafet arzusu nereden çıktı?
Sosyal medyada “Hilafet isterük” diye kendini paralayan tayfa bu işin imkansız olduğunu okuyabiliyor mu acaba?
Kim halife olacak mesela?
Ya da tüm Müslüman ülkeler buna ‘evet’ der mi?
Ilımlı İslam kurgusunun fikir babaları Halife’ye müsaade eder mi? Böyle bir gücün kime verilmesine ‘tamam’ ederler?
Bu soruları çoğaltabiliriz elbette ama tarihsel, siyasal ve ekonomik nedenlerini biz yazsak da bu işi köpürtmeye çalışan troller zaten kabul etmeyecek. Hatta anlamayacak…
Biz yine de anlayana söyleyelim. Tüm bu kargaşanın asıl nedeni elbette yerel seçimlerin yaklaşması ve suni bir gündem oluşturmak. O yüzden tavsiyem sosyal medyada kışkırtıcı paylaşımlar yapan üç beş kendini bilmeze sinirlenmeye bile gerek yok.
Yazının başında da belirttiğim üzere elinde megafonla sokaklarda da dolaşsalar bu ülkede ne Cumhuriyet yıkılır ne de hilafet gelir…
Ciddiye almayın!
Çok Okunanlar
BEDAŞ 21 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
A101 21 Kasım 2024 Perşembe aktüel ürünler kataloğu yayımlandı!
21 Kasım 2024 burç yorumları
Hasan Arat'tan Fenerbahçe'ye Rafa Silva'lı 'Talisca' yanıtı
Fatih Altaylı'dan Acun Ilıcalı ve yasa dışı bahis yorumu
21 Kasım Perşembe maç programı: Bugün maç var mı, hangi maçlar var, saat kaçta?
UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye'nin rakibi kim olacak? Play-off maçı ne zaman?
Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
Onur ve Semih arasında MasterChef'te kavga! Yeni fragmanda olay anları
20 Kasım reyting sonuçları 2024: Annem Ankara, Kuruluş Osman, Leyla