Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6102
Dolar
Arrow
35,4274
İngiliz Sterlini
Arrow
43,4691
Altın
Arrow
3093,0000
BIST
Arrow
9.977

Serenay Sarıkaya, Özel’in kırmızı kartından daha çok konuşuldu!

Önceki gün ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Büyük sürprizim var. Öğleni bekleyin” dedi! 

Umudunu muhalefete bağlayan asgari ücretli, zam oranından memnun olmayan emekliler heyecanlandı. Ama Sayın Özel, cebinden kırmızı kart çıkarıp iktidara gösterdi. Bir de çağrı yaptı, “Emekliler cebinizde kırmızı kart taşıyın” diye…

Hem Özel’e hem de bu fikri ona sunan ya da destekleyen danışmanlarına, PR’cılarına kocaman bir alkış…

Gerçekten iktidarın koltuğunu bu hareketle öyle bir salladılar ki anlatamam. 

İlkokulda sınıf başkanlığı seçiminde bile çocukları güldürecek bu kampanyayı önerenlere stratejilerinden dolayı tebriklerimi iletiyorum. Hayal kırıklığını bir yana bırakın iktidarın bu büyük sürpriz karşısında “Hadi erken seçime gidelim” diye ellerini ovuşturduğuna yemin edebilirim ama ispat edemem. 

Bu günkü koşulları ChatGPT’ye yazıp nasıl bir strateji belirleyelim diye sorsanız daha etkili bir yöntem önereceğine eminim! 

Bu danışmanların ne iş yaptığını gerçekten çok merak ediyorum. Çıkarın bir emekliyi kürsüye konuşsun kırmızı kart oyunundan daha etkili olur. 

Sayın Özgür Özel bu akıl almaz kampanyayı, “Birileri sosyal medyadan, birileri oturdukları sıcak evlerinden burun büküp 'ne yapacaksınız' diyorlar?" sözleriyle savunup eleştirilere bir de ‘sıcak ev’ vurgusu yaparak kızdı. 

Sayın Özel sizi eleştirenler sizden çok daha fazlasını beklediği için eleştiriyor. Ama siz buna da kapalıysanız daha ağır bir eleştiride bulunanım. 

Siz sıcak evinizde ya da sıcak meclis koltuklarınızda otururken partinizin akıllı politikaları sayesinde Türkiye’de yepyeni bir muhafazar sağ ittifak oluşmasına neden oldunuz. O zaman ‘Genel Başkan’ değildiniz ama kürsüden en çok sesi duyulan milletvekiliydiniz. Deva Partisi ve Gelecek Partisi bugün Saadet Partisi ile mecliste birlikte hareket etmek için ‘Yeni Yol’ çatı partisini kurdu. CHP’nin muhteşem stratejisi sayesinde milletvekillikleri alıp şimdi Yeni Yol’u kuran iki partinin de meclise girmesini sizler sağladınız. Saadet Partisi'nin devirmeye çalıştığınız AKP’den farklı bir siyasi görüşü mü var sanıyorsunuz? Deva ve Gelecek ise AKP’den kopanlar. İki gün önce AKP’ye geri dönmeleri konuşuluyordu. Peki bu üç parti bir araya gelip kimi Genel Başkan seçti? Celal Mümtaz Akıncı’yı…

Kim Celal Mümtaz Akıncı?

1993’teki Madımak Katliamı’na dair davada bazı sanıkların avukatıydı. Anayasa Mahkemesi’nin boşanan eşler arasındaki mal paylaşımında ‘edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel malların gelirlerinin de katılacağına’ ilişkin kuralın iptal istemini reddeden kararında ‘karşı oy’ kullanan Celal Mümtaz Akıncı, düzenlemenin iptal edilmesini dini bir kriter olan ‘kul hakkı’ gerekçesiyle savunmuştu. Yani yepyeni bir muhafazakar sağ parti kurulmasında sizin de etkiniz var. Yani CHP kendi eliyle yeni bir rakip yarattı. 

CHP’nin ‘Ekmek için Ekmeleddin’ kampanyasından sonraki en etkili kampanyası için bu nedenle sizleri sıcacık evlerimizden kutluyoruz. Biz de size sarı kart gösteriyoruz. Bu sarı kart uyarıdır geçmişte yapılan hataları tekrarlarsanız Yerel Seçimlerde sizi destekleyenler kırmızı kartı daha çabuk çıkarıp size gösterecek bir seçmen kitlesi. Unutmayın ki seçmeniniz her koşulda sizi taparcasına destekleyen bir seçmen kitlesi değil. 

Serenay Sarıkaya ve ID İletişim ile ilgili gündemin Özgür Özel’in sürpriz gündeminden daha fazla konuşulmasının nedeni de bu! 

Madem herkes oyuncular ve magazin camiasında neler olduğunu konuşuyor, konu ile ilgili iki çift laf da biz edelim. 

Türkiye’de gazetecilik biraz aşçılık gibidir. Yani sadece soğuk meze şefi ya da ara sıcak ustası olamazsınız. Esnaf lokantası aşçılığı gibidir. Hem ana yemek hem salata hem de tatlı yapmayı bilip her gün mönü hazırlayacak kadar kalifiye olmalısınız. 

Bu mantıkta 30 yıllık meslek hayatımda pek çok meslektaşım gibi magazin gazeteciliğinden siyasete, spor haberciliğinden dış habere kadar pek çok alanda çalıştım. Dergiler çıkardım, ana gazetelerin gece müdürlüğünü, haber müdürlüğünü yaptım. Ayrıca magazin gazeteleri, televizyon ekleri hazırladım. Dolayısı ile bu konuda söyleyecek sözüm var. En azından konu muhatapları Özgür Özel kadar kızmaz eleştirimize…

Magazin, televizyon ve yaşam ekleri hazırlarken oyuncuların ve menajerlerin davranışlarını, sektördeki dinamikleri yakından gözlemleme fırsatım oldu. 

Gündemi meşgul eden menajerlik şirketi ve bir oyuncu ile şarkıcının özel hayatlarına ve onların stratejilerine girmeden anlatayım…

Bu sektörde tekelleşme var mı var. Güçlü menajerler ve şirketler elbette sektörü kontrol ediyor. Hatta öyle ki yayınlar arasında öncelik sıralamaları yapıyor. Muhabirlere sorulacak soruları önceden görme koşulu ile röportaj ayarlıyor. Hatta dergiler ile sponsorluk anlaşmaları karşılığında kapak çekimleri yapıyor. 

Bahsi geçen şirket mi sadece bu konuda suçlu? İnanın Türk futbolunda konuşulan menajer oyuncu ilişkileri, kulüp menajer ilişkileri bu dünyada da yaşanıyor. 

Dijital platformları düşünün her platformun kendi oyuncu kadrosu yok mu sanıyorsunuz. A platformu dizileri belli oyuncuların arşivine, B platformu dizileri belli senaristlerin arşivine dönüşmediğini kim söyleyebilir? 

Ya büyük kanallar… 

Büyük prodüksiyonlu yapımlar. Tarihi diziler, oyuncu ve kast seçimleri yeteneğe göre mi yapılıyor yoksa kimin tanıdığı olduğuna hangi siyasi düşüncede olduğuna göre mi seçiliyor? 

Yani sektörün gerçek emekçileri, ahbap çavuş ilişkisi olmayan genç oyuncular, bazı oluşumlara paye vermeyen biat etmeyen oyuncular yok olup gidiyor ya da işsiz kalıyor. 

İsim isim yazmayacağım ama pek çok oyuncunun menajeri, sırf politikalarına, ya da çıkarlarına uymadığını düşündüğü gazetelere röportaj verdirmedi, soruları görmek istedi, mail yoluyla röportajlar yapıldı ki bu hala yapılıyor. Ya da yeni bir proje başladığında “önce şu gazeteye röportaj vereceğiz, çünkü yayınlanacak kanala yakın size sonra ya da hiç röportaj vermeyeceğiz” gibi sözlerle açık açık bunu deklare ediyorlardı. Halen değişen bir şey olmadığını anlatıyor magazinci dostlarımız. Düşünsenize TRT’de ya da ATV’de yayınlanan ve devlet bankası sponsorluğunda çekilen bir dizinin oyuncuları Sözcü, Cumhuriyet, Birgün gibi gazetelere röportaj verebilir mi?

Dönem dizisi oyuncuları ile bu gazeteler röportaj yapar mı?

Anlayacağınız her alanda olduğu gibi bizden ve bizden olmayan paradoksu bu. Oyuncular, menajerler, şirketler, kanallar, dijital platformlar tutturdukları düzene zeval gelmesin diye kendini paralıyor. 

Rekabet kurumu soruşturma açtı ama bu soruşturma sadece karşı mahalleyi mi kapsayacak göreceğiz. Hani meşhur bir lafımız var ya “Ben bir konuşursam” diye başlayan. Sektörün tüm paydaşları dürüstçe konuşursa tüm çarpıklıklar ortaya çıkar. 

Yoksa CHP’nin gösterdiği kırmızı kart gibi magazin camiası da sadece Serenay’a bir kırmızı kart göstermiş olur ki bu çürük düzende Serenay günah keçisi bile olmaz. Çünkü hayran kitlesi onu menajerlik şirketi ya da başka bir nedenle değil son dönemdeki başarılı işleriyle seviyor.

İşi sulandırmayan kalmadı. Kimi sadece kadın oldukları için bu operasyon çekildi diye işi kadın haklarına bağladı kimi ranta, kimi siyasi operasyon dedi kimi ateş olmayan yerden duman çıkmaz…

Belki de hepsi doğru ama asıl sorun her alanda olduğu gibi çürümüşlük!..