Kendimi en özgür hissettiğim, sokaklarında kaybolduğum, her gittiğimde başka bir sürpriziyle karşılaştığım, “geçmiş hayat” diye bir şey varsa, “buralıydım” dediğim, kadim bilgeliğinden etkilendiğim, çok kıymetli dostlar biriktirdiğim ve gelecekte bir gün mutlaka burada yaşayacağım dediğim yerdi ANTAKYA!
2022 yılbaşı gecesine Antakya’da, dostlarımın Sümerler Mahalllesi’ndeki evinde girmiş, damlardan atılan havai fişeklerini izlerken, Antakyalılar gibi “her durumda neşeli ve mutlu” olmayı dilemiştim.
2023’ün ikinci ayında, Şubat tatilinin bittiği gece, aniden başlayıp, hiç bitmeyecekmiş gibi daha da hızlanan, duvarları burgu yapıp söküp atan, 65 saniye içinde kadim kenti yerle bir eden felaketin ardından 10 ay geçti.
Yakınlarının cesedini tek parça halinde bulabilmenin şükür sebebi sayıldığı, üç gün boyunca gelemeyen yardım yüzünden enkaz altındaki insanların çığlık çığlığa can verdiği, kefenlere sarılamadan toprağa verildikleri, bir gecede tepetaklak olan hayatları, kilometrelerce uzanan isimsizler mezarlığını,
Unuttu Türkiye!
Resmi kayıtlarda 6 Şubat depreminde ölen vatandaşlarımızın sayısı, 50 bin 783 kişi olarak işlendi. Ama hepimiz biliyoruz ki, büyük yıkımda kaybettiğimiz insanlarımızın sayısı çok daha fazla. Deprem sonrası 300 bin GSM abonesinden sinyal alınamadığı, 183 bin kredi kartının hiç kullanılmadığı bilgisi zaten gerçekleri kendiliğinden anlatıyordu.
Büyük yıkımın ardından 20 bine yakın insanımız ya kolunu, ya da bacağını kaybetti. Türkiye ilk kez bu kadar yüksek sayıda “uzuv kaybı” vakası yaşadı. Ampüte edilmiş, bundan sonraki hayatını engelli olarak geçirecek insanlarımızla ilgili istatistiki bir çalışma bile yapılmadı.
Unuttu Türkiye!
Ama insanların yıkılan evlerini “rezerv alan düzenlemesi” ilan edecek çalışma hızlıca yapıldı ve geçtiğimiz hafta, yüzlerce depremzede, evlerinin, dükkanlarının hazineye devredildiğini, telefonlarına gelen bir mesajla öğrendi.
Can kurtarmaya geç kalacak kadar yavaş, mülklere el koyacak kadar hızlı!
Yardım kampanyası için milyon dolarlar toplayacak kadar hızlı, ama yardımın yerine ulaşmasını geciktirecek kadar yavaş,
10 ayda donanımlı bir hastane yapamayacak kadar yavaş, ama rantı yüksek alanları “rezerv yapı alanı” ilan edip, bakanlık kararıyla uygulamaya koyacak kadar hızlı.
Ailesini, evini, aşını, şehrini kaybetmiş kadim kentin insanları, memleketlerine sahip çıkmak için direniyor. Başına gelen felaketten çıkmak için çırpınıyor ancak belirsizlikler bir duvar gibi önlerine set çekiyor. Aradan 10 ay geçti. En temel ihtiyaçları hâlâ karşılanamamış durumda. Acılarını yaşamak bile lüks geliyor onlara. Her yağmur yağdığında, fırtına çıktığında sıcak yorganımın altında olduğum için utanıyorum.
Utanıyorum, çünkü unuttu Türkiye!
Güvenmek istiyorlar.
Çadırlarda, konteynerlarda daha kaç mevsim geçireceklerini bilmeden bekliyorlar.
Yeniden ayağa kalkmak için,
direniyorlar.
Çocuklarına kadim kültüründen beslenen, demografik yapısı bozulmamış,
Çok dinli, çok renkli, çok çeşitli sofrasıyla,
çalışkanlığı ve azmiyle kuracakları yeni Antakya için, Antakyalılar’ın asıl şimdi bize ihtiyacı var.
Çok Okunanlar
BEDAŞ 21 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
A101 21 Kasım 2024 Perşembe aktüel ürünler kataloğu yayımlandı!
21 Kasım 2024 burç yorumları
Hasan Arat'tan Fenerbahçe'ye Rafa Silva'lı 'Talisca' yanıtı
Fatih Altaylı'dan Acun Ilıcalı ve yasa dışı bahis yorumu
21 Kasım Perşembe maç programı: Bugün maç var mı, hangi maçlar var, saat kaçta?
UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye'nin rakibi kim olacak? Play-off maçı ne zaman?
Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
Onur ve Semih arasında MasterChef'te kavga! Yeni fragmanda olay anları
20 Kasım reyting sonuçları 2024: Annem Ankara, Kuruluş Osman, Leyla