O üreticiye inanmıştı, Dünya da ona inandı!

Bir damla Ayvalık zeytinyağı…

Bir dilim Kayseri pastırması, bir lokma Ezine peyniri… Bir avuç Antep fıstığı…

Bunlar yalnızca lezzet değildir; tarih, kültür, kimlik ve hafızadır.

Anadolu’nun bereketli topraklarında, yüzyıllardır sessizce üretilen yerel ürünler, uzun yıllar boyunca yalnızca bölgesel değerler olarak görülüyordu. Ta ki bir adam, o ürünlerin her birinin aslında bu toprakların derin belleği olduğunu gösterene kadar: 

Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu!

Bugün Portekiz’de 200 eser arasında finalde ilk dörde kalarak, dünyanın en büyük kuruluşlarını ardında bırakarak, kazandığı 2025 Gourmand Awards ödülü, 558 sayfalık dev bir emeğin ürünü olan YÜCİDERGİ’ye verilmiş ikinci uluslararası onur!. Ama bu ödül, yalnızca 30 yıllık bir çaba ile ortaya çıkan bir emeğin ödülü değil; bir fikrin, bir mücadele ruhunun ve en önemlisi bir yaşamın ödülüdür.

Tarım ekonomisti Profesör Yavuz Tekelioğlu’nun 2012’de kurduğu Yöresel Ürünler Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA), aslında sadece bir bilimsel girişim değil; Anadolu’nun kimliğini sahiplenme hareketiydi. Tekelioğlu, coğrafi işaretleri akademik bir alan olmaktan çıkarıp, üreticinin hayatına, tüketicinin bilincine, ülkenin kalkınma stratejisine dönüştürdü.

Coğrafi işaretler onun için sadece etiket değil; toprağın, iklimin, emeğin, kültürün ortak imzasıydı. O, bu imzayı sadece belgelemekle kalmadı, dünyaya tanıttı. Yerelden gelen her ürünün evrensel bir kimlik kazanabileceğini gösterdi.

Bugün Türkiye, Avrupa tescilli birçok ürününü onun açtığı yolda yürüterek dünya vitrinine çıkarıyor.

Ancak belki de en anlamlı olanı, Tekelioğlu’nun bu büyük ödülü kendisine değil; o ürünleri toprağın bağrından çıkaran üreticilere ithaf etmesiydi...

Dün gece, Lizbon’da, coğrafi işaretler kategorisinde gastronomi dünyasının en prestijli ödülü olan Gourmand Awards’a layık görülen 80 yaşındaki profesör Yavuz Tekelioğlu, konuşmasında, “ Bana verilen bu ödül, coğrafi işaretli ürünleri yetiştiren, alın teriyle toprağı yoğuran, emeğiyle bereketi mayalayan dünyadaki tüm üreticilere aittir,”dedi. “Bu ödülü alın teri döken dünyadaki tüm üreticilere ithaf ediyorum!”

İşte bu söz, onun kim olduğunu en sade haliyle anlatıyor.

Tekelioğlu, kırsaldaki kadının yoğurdu, yayladaki çobanın peyniri, kasabadaki ustanın helvası için mücadele etti. Bir incirin ardındaki tarihi, bir tahinin arkasındaki üretim bilgisini ortaya çıkarıp belgeledi, korudu, hak ettikleri değere ulaştırdı.

Çünkü onun inancına göre, coğrafi işaretler sadece kültürel miras değil, Türkiye’nin geleceğiydi.

YÜCİDERGİ, bu emeğin ansiklopedisi oldu. Her sayfası Anadolu’ya bir saygı duruşuydu. Ve bugün aldığı ödül, bu emeğin dünya tarafından tanındığının kanıtıdır.

Bu zafer, yalnızca Yavuz Tekelioğlu’nun değil, Aydın’da zeytin yetiştiren köylünün, Kars’ta gravyer mayalayan üreticinin, Antep’te baklava açan ustanın zaferidir.

Bu bir dergi ödülü değil; bu bir ülkenin kendi değerine uyanışıdır.

Ve şimdi, bu satırları yazarken hem bir yurttaş hem de bir evlat olarak gurur duyuyorum.

Çünkü Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu benim babam.

Bugün, onun bu ödülü tüm emekçilere ithaf ettiği o cümlede hem onun bilgeliğini hem de kalbinin büyüklüğünü görüyorum.

Şunu biliyorum ki, onun izinden yürümek sadece bir mirası sürdürmek değil, bu ülkenin özüne sahip çıkmak demek.

Bugün uluslararası iki büyük ödülle onurlandırılan YÜCİDERGİ büyük emeklerle, gönüllülük ruhuyla hayata geçirilmiştir. Babam kadar Yöresel Ürünler Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı’nın üyelerinin büyük emeği var. Türkiye’de imkansızdan mucize yaratılabileceğinin kanıtı onlar. 

Çok yaşa YÜCİTA!

Çok yaşa Yavuz Tekelioğlu!