Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8183
Dolar
Arrow
39,8230
İngiliz Sterlini
Arrow
54,3469
Altın
Arrow
4258,0000
BIST
Arrow
10.275

'Nasılsa bir şey değişmez' cümlesi, yangının en tehlikelisi!

Her sabah aynı döngü. Alarm çalmadan önce uyanan iç huzursuzluğu, gözümüzü açar açmaz zihne düşen ilk cümle: 'Bugün ne oldu?' 

Artık güne başlamak yerine, felaketi karşılamaya uyanıyoruz!

Her şey yanıyor. Gerçek anlamıyla da mecazi anlamda da. Ormanlarımız alev alev. İzmir yanıyor, Antakya yanıyor, Antalya yanıyor! Daha birkaç yıl önce “yeniden yeşerir” diyerek içimizi rahatlattığımız yerler, şimdi tekrar tutuşmuş durumda. Geçen yıl SULAR BULANMADAN adlı belgeselimizi çektiğimiz İzmir Gaziemir zeytinlikleri, Germiyan, Buca ormanları kül oldu. Ormandaki canlılar, hayvanlar yandı, toprağın belleği kül oldu. Ama sanki bu da alışılır bir şeymiş gibi geçip gidiyor gündemlerden.

İnsan sadece doğasıyla değil, adaletiyle de nefes alır. Özgürlüğün teminatı adalettir! Ama artık adalet de yanıyor. Hukuk artık bir yargı aracı değil, bir sindirme mekanizması. Hukuk, güçlüden yana eğilmiş bir terazinin altında eziliyor.

Bir de ekonomi var ki, o da cayır cayır. Raflardaki fiyatlar aylık değil, günlük  değişiyor. Asgari ücretle geçinmek, bir mucize değil; tam anlamıyla bir hayatta kalma savaşı! 

Herkesin cebinde bir yangın var, ama artık yangına su taşıyacak gücümüz kalmadı. Kiralarla maaşlar arasında uçurum değil, aktif bir volkan var sanki. Her ay patlıyor.

Ve toplum olarak tükeniyoruz. Moralimiz yandı, psikolojimiz kavruldu. “O kadarı da olmaz” dediğimiz her şey oldu; hatta daha fazlası oldu. Her gün yeni bir  felakete uyanmak mutluluk bırakmadı. Bazen neye üzüleceğimizi şaşırıyoruz. Doğaya mı ağlayalım, adalete mi öfkelenelim, cebimize mi yanalım? 

Çaresizlik, umutsuzluk, kabullenmişlik içimizi kemiriyor. “Nasılsa bir şey değişmez” cümlesi, yangının en tehlikelisi. Çünkü bu cümle yayıldıkça, direncimiz kül oluyor.

Fakat bu düzen kader değil. Bu yangın da mecburiyet değil. 

Unutmayalım ki; Bu ülkede ormanlar da yanar, ama tohumlar yeniden filiz verir. Yeter ki toprağı terk etmeyelim. Yeter ki birbirimizi yalnız bırakmayalım.

Çünkü bazen bir ormanı kurtaran şey, rüzgâr değil; karıncanın cesaretidir.

Konuşmak, yazmak, direnmek… Bunlar sadece eylem değil; su taşımaktır. İşte bu yüzden; Bir kişi bile “artık yeter” dediğinde, dumanın yönü değişir.