Atatürk ve Harbiyeliler

Harbiyeli 

Harbiyeli, Mustafa Kemal’in izinden yürüyendir.  

Harbiyeli, her koşulda, canını vatanına adayandır!

Harbiyeli, ebedi başkomutan ve en büyük Harbiyeli’nin izinde yürürken, Mustafa Kemal’in düşünce tarzını benimsemiş ve bu uğurda büyük fedakarlıklarda bulunabilen kişidir!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Harp Okulu’na girişinin 125’inci Yıl Dönümü nedeniyle TRT geçtiğimiz yıl Harbiye’yi anlatan bir belgesel yayınladı. Belgesel, iki genç teğmene yöneltilen “Harbiyeli kimdir?” Sorusuyla başlıyor. Genç teğmenlerin verdiği cevapları bir kez daha sıralıyorum; 

“Harbiyeli, Mustafa Kemal’in izinden yürüyendir.  

Harbiyeli, her koşulda, canını vatanına adayandır!”

Belgesel, Mustafa Kemal’in Harbiye’deki okul numarasının yüksek sesle okunmasıyla açılıyor. “1283!”

“İçimizde!” diye haykırıyor hep bir ağızdan Harbiyeliler!

Milli mücadelede ordu, kolordu,  tümen komutanlığı yapan Mustafa Kemal’in silah arkadaşlarının büstlerinin bulunduğu Anıt Yol’dan giriliyor Harbiye’ye.  Anıt Yol’un bitiminde merdivenlerle Kara Harp Okulu’na çıkılıyor.

İzleyeni, devasa “Harbiyeli Anıtı” karşılıyor. Atatürk’ün Harbiye’ye girişini ithafen, 1988 yılında heykeltraş Prof Dr. Tangut Öktem tarafından yapılmış. 24 metre yüksekliğinde, 85 ton ağırlığındaki eser, 1000 insan figürünü barındırıyor. Geçmişi ve güçlülüğü simgeleyen 3 metre yüksekliğindeki büyük bir çınar ağacının kökü üzerinden başlayan anıtın önünde 4 metre yüksekliğinde Atatürk Heykeli, bir adım arkasında çeşitli rütbelerde subaylar grubu ve arkasında gittikçe çoğalan Genç Harbiye Öğrencileri yer alıyor.

Baktıkça tüyler ürperten, muazzam bir sanat eseri. Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümü nedeniyle Kara Harp Okulu’nun ön cephesine yapılan bu dev anıt, yapıldığı yıl, Time Dergisi’ne kapak olmuş.

Anıt heykellerin piri Prof Dr Tangut Öktem, Harbiyeli’nin kim olduğunu öyle güzel anlatmış ki, Harbiyeliler’in Atatürk sevgisi ve değerlerine kenetlenmesini müthiş bir görsel şölenle işlemiş sanatına.

Tangut Öktem’in dünyanın sayılı heykeltraşlar arasında anılmasını sağlayan eseri için ne söylediğini araştırdım.

“Ben Atatürk’ü tek başına ilahlaştırmak yerine, devrimlerini, ilerici düşüncelerini anlatan kompozisyonlar yapmak istedim. Atatürk’ün halkıyla birlikte güçlenen tarafını anlatmak istedim. Bunları muhakkak yeni nesillerin görmesi gerektiği inancını taşıdım,” diyor.

Tangut Öktem hayatta olsaydı, eminim ki, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek, subay andını okuduğu için ihraçları talep edilen Kara Harp Okulu birincisi teğmen Ebru Eroğlu ve teğmenler için birkaç söz söylerdi.

Kara Harp Okulu birincisi Ebru Eroğlu ve teğmen arkadaşları, hiç şüphesiz ki, Tangut Öktem’in anıtındaki Atatürk sevgisi ve değerleri etrafında kenetlenmiş, yüzlerce Harbiyeli’den biridir.

Tangut Öktem hayatta olsaydı, Mustafa Kemal değerlerinin yeni nesil harbiyeliler tarafından benimsendiğini görmenin kendisini çok mutlu ettiğini ifade ederdi diye düşünüyorum. Aynen benim ve Atatürk’e minnet borcu olan milyonlar gibi.

Harbiyeli kim midir?

Kara Harp Okulu birincisi  teğmen Ebru Eroğlu’nun tarihe geçecek savunmasına bakmanız yeterli;

“Bizler Atatürk’ün önce sıra arkadaşı, sonra silah arkadaşı olduk.

Omzumdaki rütbeyi alabilirsiniz, ama göğsümdeki Harp Okulu brövesini alamazsınız!”