Her geçen gün yeni bir duruma alışmak zorunda bırakıldığımız, nefes almanın bile güçleştiği, özgürlük alanlarımızın kısıtlandığı bu zaman diliminde, en büyük kurtarıcı kendi limanımıza sığınmak. Biraz nefeslenip arınmak ve tekrar güçlenmiş olarak mücadeleye geri dönmek.
Pandemiyle birlikte tanıdığımız enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol zor geçen pandemik iki yılın ardından bir süre kendi limanına çekildi. Kuşandığı kalkanlardan tek tek sıyrılarak ilk romanıyla edebiyat dünyasına soyundu. Öyle bir soyunma ki bu, “yaşamımın zorlu bir kavşağında kaleme aldığım” dediği, içinden taşan yazma arzusundan notlar paylaştığı edebiyatçı ruhu, karanlık dehlizlerimize giriyor ve okurla bir sırdaşlık ilişkisi kuruyor.
Esin’in edebi tattaki pandemi yazılarını kaçırmayan bir okuru ve yazmaya karşı duyduğu tutkuyu bilen bir arkadaşı olarak “Ay Işığıyla Yıkanan Kadınlar”ı okudum.
Öyle tanıdık geldi ki kahramanları, sormadan edemedim. Bu bir otobiyografik roman mı? Romandaki “mavi sakal” edebiyatçı kim?
İster istemez merak uyandırıcı kurgu karakterlerin gerçek hayattaki kahramanlarını merak ediyor okuyucu.
Öyle güzel bir kurgusu ve cesur bir dili var ki, enfeksiyon dünyasının usta hekimi, okuru karşı karşıya bıraktığı sorularla edebiyatta da güçlü bir kalem olduğunu gösteriyor.
Romanının kahramanları; Gözündeki perdeyi açmış, var olana boyun eğmeyip, kendi var etmeyi seçmiş kadınlar!
“Vedasız ayrılıklar, birbirine kızkardeşlikle bağlı anı saklayıcı dostlar, Anais Nin ve Lawrence Durell, bende hep kaçıp gitmeyi uyandıran, bir yandan da kendine bağlayan o hüzünlü şehir; Ankara!”
Pandemik zaman yakamıza yapışmadan önce Esin Şenol’u tanımıyorduk. Pandemik fırtınada kendisi de zor zamanlardan geçti, ölümle tehdit edildi. Fırtınada gemisini limana getirebildi ve yaralarını yazıyla sararak, harika bir romanla edebiyat dünyasında “ben de varım" dedi!
Ay Işığıyla Yıkanan Kadınlar!
Kadınların üzerini örten karanlığı aydınlatmak için yazılmış bir roman. İflah olmaz iyimserliğiyle, kadınlara 'o perdeyi kendi ellerinizle yırtın' diyecek kadar yürekten yazılmış. Birbirine benzemez üç kadın kahramandan yola çıkmış. Kendi hayat yolculuğundan damıttığı hikayeler de var. Hangisi gerçek? Hangisi kurmaca? Bu soruları da sormadan edemezken, gülmekten kendimi alamadığım yerleri de oldu.
Huzuru da huzursuzluğu da aynı insanda yaşamak, kaçıp gitmeyi isterken, vicdanen yapışıp kalmak… Gençliğin araflarını bir kez daha hatırlıyor, kitabı okurken tezatların cümbüşünü yaşıyorsunuz.
Roman kahramanları çok tanıdık. Hayatı bir yolculuk gibi yaşayan, yaralarını sarmayı bilen kadınlar. Yazarın kendisi de o kadınlardan biri. Türlü badirelerden geçti, cesur ve sözünü sakınmayan bir bilim insanı olarak davasından vazgeçmedi. Ve şimde de edebiyatın bize ölümü unutturan bir oyalanma olmadığını, aksine bizi ölümlülüğümüzle sarıp sarmalayıp geçiciliğe kayıt düştüğünü gösteriyor.
Esin Şenol edebiyat dünyasına iddialı giriyor.
Çok Okunanlar
BEDAŞ 21 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
A101 21 Kasım 2024 Perşembe aktüel ürünler kataloğu yayımlandı!
21 Kasım 2024 burç yorumları
Fatih Altaylı'dan Acun Ilıcalı ve yasa dışı bahis yorumu
Hasan Arat'tan Fenerbahçe'ye Rafa Silva'lı 'Talisca' yanıtı
UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye'nin rakibi kim olacak? Play-off maçı ne zaman?
21 Kasım Perşembe maç programı: Bugün maç var mı, hangi maçlar var, saat kaçta?
Onur ve Semih arasında MasterChef'te kavga! Yeni fragmanda olay anları
Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
20 Kasım reyting sonuçları 2024: Annem Ankara, Kuruluş Osman, Leyla