Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,1429
Dolar
Arrow
35,6457
İngiliz Sterlini
Arrow
43,9377
Altın
Arrow
3159,0000
BIST
Arrow
10.112

Hesap sormadıkça, sanırsınız ki, hep tanımadıklarınız ölecek!

Öfkeliyiz. Sorumluluk zincirindeki insanlar görevlerini yerine getirseydi, ölmeyeceklerdi. Sömestir tatili için geldikleri o otelde çocuklar, anneler, babaları yanarak can verdiler. Yangına dair haberler geldikçe kahroluyor insan.

Bolu Kartalkaya’nın en gözde otellerinden biridir Grand Hotel. İnternet sayfasındaki tanıtım yazısı hâlâ kaldırılmamış. Otelin tanıtımı için şu başlık atılmış;

Unutulmaz Bir Kış Masalına Hazır Olun!

“Grand Kartal, dağların zirvesinde konumlanmış lüks bir cennettir. Beyaz örtüyle kaplı doğanın ihtişamını ve huzurunu bir arada sunan otelimiz, konforlu odaları ve kaliteli hizmetiyle misafirlerimize unutulmaz bir kış tatili yaşatır, Modern olanaklar ve doğayla iç içe etkinliklere dolu bir deneyim sizi bekliyor. Her anınızı keyifle geçireceğiniz bir tatil için hazır olun.”

Uzun zamandır hayalini kurdukları kar tatili için güle oynaya Grand Otel’e giren  çocuklar, bir gece yarısı çıkan yangında can verdiler. 

76 can! Ağır yaralılar var. Milletçe unutulmaz bir kış kabusu yaşadık. Facianın sorumluları, bugün telaş içinde sorumluluğu başkalarına atma derdindeler.

Grand Otel’in sahibi Halil Ergül, aynı zamanda Kültür Ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Türkiye Turizm Tanıtım Ve Geliştirme Ajansı Yönetim Kurulu üyesi. 

Ergül oteli için Sürdürülebilir Turizm Programı Sertifikası’nı almış ancak otelin sürdürülebilirlik programı kapsamında personele verilmesi gereken ilk yardım, İşçi sağlığı Güvenliği ve Yangın eğitimleri tamamlanmamış.

İnsanların hayatını otelin tanıtım yazısındaki modern olanaklar değil, ailelerin çocuklarını kurtarmak için birbirine bağlayarak camdan sarkıttıkları beyaz  çarşaflar kurtardı.

Bir ay önce Bolu Belediyesi otel yönetiminin dilekçesi üzerine oteli denetlemiş, ve 8 konu başlığında yangın yönünden oteli yetersiz bulmuş. Ancak Grand Hotel dilekçesini geri çekince, yangın raporu hazırlanamamış.

Bolu Belediyesi’nin yangın yetersizliği yönünden belirttiği eksiklikler şunlar;

Tahliye çıkışları yetersiz, ışıklı yönlendirme yetersiz, acil çıkış aydınlatma yetersiz, sözdürme stripleri yetersiz, paratoner yetersiz, restoran alanı yangın mevzuatına uygun yapılmamış.

Yangın sırasında otelden kaçmayı başarabilen insanların söylediğine göre yangın alarmı yokmuş, insanlar odaların kapılarına vurarak birbirlerini uyarmışlar. Nefes almayı zorlaştıran duman yüzünden otelin içinde olan yangın merdivenine ulaşmak zaten mümkün olamamış ve yangın merdivenleri yangında alev almış!

Çatısı ve tüm dış cephesi ahşap olan otelin yangın mevzuatına karşı çok hassas olması gerekmiyor mu? 

Ahşap bölümlerinin çok olduğu bu oteli sigortalayan sigorta şirketi, yangına karşı güvenlik önlemlerini sormamış olabilir mi? Yangın alarm sistemleri, sprinkler sistemleri, yangın çıkışları, yangın eğitimleri soruları pekçok sigorta şirketinin risk değerlendirmesindeki en önemli maddelerin içinde yer alır.  

Kartalkaya yangınından sağ kurtulan otel çalışanının şu cümlesi, bu ülkenin tüm vatandaşlarına aslında ne çok şey anlatıyor;

İnsanlar 37 bin liraya kefenlerini satın aldılar!

 Öfkeliyiz. Çünkü acılar üst üste bir dağ gibi birikti. 

Önlenebilir facialar yüzünden binlerce insanımızı kaybettik. Pamukova Tren kazası, Kütahya tren kazası, Marmara sel felaketi, Soma maden faciası, aladağ öğrenci yurdu yangını, Ankara tren kazazı, Akdeniz orman yangınları, Batı Karadeniz sel felaketi, İliç maden faciası, Kahramanmaraş depremi, Balıkesir mühimmat fabrikası patlaması, Teleferik faciası, Beşiktaş gece kulübü yangını, Adıyaman Şanlı Urfa sel felaketi vs…

Ülke yönetiminde görev verilmiş hiç kimsenin hesap verme endişesi yok! Sorumluluk makamında oturanlar, vicdan sahibi de olmalıdır.

Türkiye çağdaş, demokratik bir ülke olsaydı, Kültür Ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy bugün görevden affını ister, istifa ederdi.

Toplum olarak hesap  sormayı başaramadıkça, sorumluluk zincirindeki insanlar sorumluluğu hep başkalarına atacaklar. Türkiye’de yapısal ihmallerin geldiği nokta, artık yapısal şiddete dönüşmüştür.

Hesap sormadıkça, hakkınızı aramadıkça, hep sanırsınız ki o ihmaller hep başkalarını öldürür.

Ta ki bir gün sizin ve yakınlarınızın başına gelene  kadar.

Liyakat, denetim, ahlak, vicdanın kalmadığı bir ülkede, canınız sadece size emanettir.

Yapısal şiddet sınıf da tanımaz. 

Herşey pahalı, bir tek insan hayatı ucuzdur.