Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.367

Kuraklığın izini sürdüm; durum ürkütücü!

 Sıcaklığı konuşuyoruz ama kuraklığı konuşmuyoruz. “Su belgeseli” için 1 aydır sahada çekimlerdeyim. Gördüklerim beni ürküttü. Türkiye’nin en zengin tarım arazisi Söke Ovası’nda su yok! Kuraklık Söke Ovası’nı da vurmuş. Dünyanın en verimli pamuk arazilerinin bulunduğu ovada, şiddetli kuraklık ve aşırı sıcaklar yüzünden pamukların yarısı yanmış! Tarım Bakanlığı yeterli su olmadığı için çiftçiye kısıtlı oranda su veriyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Haziran 2024 meteorolojik kuraklık haritasını yayınladı. Türkiye çok şiddetli kuraklığın etkisi altında. Felaket tellallığı yapmak istemem ama küresel ısınmanın,  şiddetli kuraklıkla birlikte yaşanacak su kıtlığının çok yakında Covid salgınından daha kötü sonuçlar doğuracağına inanıyorum.

Ege bölgesinde, Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinde susuzluktan ürünler yanarken, Konya ovasındaki durumu merak ettim. Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü’nden geçerken, kuraklıktan iyice çekilen suyun rengi bile değişmiş. Tuz gölünde su yok! Tuzun üzerinde yürüyen insanlar ve  gölgeleri mistik bir manzara yaratsa da, gerçekle yüz yüze gelmek üzüyor. Konya’nın Karapınar ilçesindeki 8 bin yıllık Meke Gölü’nde hiç su kalmamış. “Dünyanın nazar boncuğu” olarak anılan göl artık bir göl değil. Ama bu susuz haliyle bile turistlerin ilgi odağı. Küresel ısınma ve bölgede sulu tarımın teşvik edilmesi yüzünden, yer altından çekilen sular nedeniyle, Meke Gölü kurumuş. Meke Gölü tabelası var ama ortada bir göl yok!. Göl yok olmuş ama tabela duruyor. Kuruyan gölün önünde fotoğraf çektirmek gücüme gidiyor.

Konya Ovası Türkiye’nin en az yağış alan, en kurak ovası. Yüzyıllardan beri böyle biliniyor. Hatta coğrafya derslerinde bile okutulur. Yazları sıcak ve kurak, kışlar yağışlı geçer. Ancak iklim krizi nedeniyle bu kış kar bile yağmamış ovaya. Ancak ne hikmetse, yüzyıllardan beri bilinen kadim tarım bilgisine ve öngörülen iklim krizine rağmen Konya’da sulu tarıma geçilmiş!

Yanlış okumadınız. Yağmur almayan, toprağı kireçli olan Konya Ovası’nda 2008 yılından bu yana sulu tarım yapılıyor. Hayvan yemi olarak bölgeye hiç uygun olmayan, çok fazla miktarda su isteyen bir ürün olan mısır, yonca ve şeker pancarı ekiliyor! Devlet bu ürünlerin ekilmesi için çiftçiye teşvik veriyor! Ancak su olmadığı için birçok yerde kaçak kuyular açılmış. Konuştuğum yaşlı bir çiftçi, 90’lı yıllarda 15 metre derinlikten su çıktığını, bugün suyu 130 metrelerde bulamadıklarını söylüyor.

Suyun olmadığı yerde, sulu tarımı teşvik etmek suç değil midir?

Suyun olmadığı Konya Ovası’nda ekili alanın yüzde 40’ında sulu tarım yapılması, Meke Gölünü kurutmakla kalmadı. Başka bir tehdit daha yarattı; Obruklar!

Turistlerin kamerası için yeni cazibe merkezi ama varlığı ürkütücü. Toprağın yapısı, üretime uygun olamayan mısır, şeker pancarı, yonca gibi ürünleri üretme hırsı yüzünden yer altı sularının çekilmesi sonucu toprağın çökmesiyle oluşan obrukların sayısı 10 değil, 20 değil, 100 değil.  Küçüklü büyüklü 600 obruk saptanmış Konya Ovası’nda. Hatta haritası bile çıkarılmış. Oluşan obrukların birçoğu ise Karapınar ilçesinde.

Koskoca Konya Ovası’nda obrukları bulmak kolay olmadı. Gazeteci Mithat Korkusuz olmasaydı, obrukları bulma maceramız epey sancılı olacaktı. Mithat Korkusuz Karapınarlı bir gazeteci. Çocukluğunda, bir yakınının tarlasında oluşan obruk dikkatini çekmiş, o günden bu yana obruklar ilgi alanı olmuş.  Gün geçtikçe artan toprak çökmeleriyle oluşan obrukların insanların can güvenliğini tehdit etmeye başladığını söylüyor. 

Türk kamuoyuna obrukları tanıtan insan Mithat Korkusuz.  Konya’da sulu tarıma geçişin, yanlış sulama yöntemlerinin, yer altından çekilen suların kireçli toprakta çökme yarattığını defalarca yazmış, uyarmış. 

Bizi ilk “tilki öldüren” obruğuna götürdü. Tarlanın ortasında dev bir çukur. Kenarı telle çevrili. Tilkiyi yuttuğu için Obruk’a bu isim verilmiş. Bir kere de çoban düşmüş içine. 4 gün sonra kurtarılmış. Beni en çok şaşırtan Yarımoğlu Obruğu oldu. Soyadı Yarımoğlu olan bir çiftçinin tarlasında oluştuğu için bu isim verilmiş. 

Obruk o kadar derin ve geniş ki…Ve ne yazık ki, yanında hâlâ mısır üretimi yapılıyor. Bir traktör obruğun yanında tarla sürüyor. Bu tezatlık bize ne çok şey anlatıyor…

Halk olarak suyu yönetemeyen iradenin, hem faili hem mağdurlarıyız. 

Obruklar yanıbaşımızda oluşmadıkça, gelmekte olana gözümüzü kapatıp, turist gibi fotoğraf çekilmeye devam edeceğiz!