Bir elimde bir bardak su, bir elimde klima kumandası, bu yazıyı 35 derecede kaleme alırken, bir yandan da LGS’de ter döken öğrencileri düşünüyorum. Sınav heyecanının üzerine, 10 derece birden artan kavurucu sıcağa denk gelmek! Sınavda tüm öğrencilere kolaylıklar diliyorum.
İstanbul için alarm verildi. "Kronik rahatsızlığı bulunanlar, yaşlılar ve çocuklar 11.00-16.00 arasında sokağa çıkmasın” dendi. Hafta içinde Antalya’da sıcaklığın 40 dereceyi bulacağı, Hatay’ın 42 dereceyi göreceği, Bolu ve Samsun’da sıcaklığın 32 dereceyi aşacağı söyleniyor.
Bizler Türkiye gündemiyle meşgulken, dünyanın ortalama ısısı kritik eşik 1.5 c dereceyi geçti. Anormal diye tanımlanan herşey artık yeni normalimiz!
İklim değişikliği etkisini tüm şiddetiyle gösteriyor.
Kuzey Atlantik‘teki deniz yüzeyi sıcaklıkları son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Maldivler Devleti, su altında kalma riski yüzünden Avustralya ile mültecilik sözleşmesi imzaladı.
Haziran, Temmuz ve Ağustos ayı sıcaklıklarının ortalamanın çok üzerinde seyredeceği öngörülüyor.
Paris Olimpiyatları, beklenen kavurucu sıcaklıklara karşı önlemini şimdiden alıyor. Olimpiyat Köyü’nde özel bir havalandırma sistemi kurulacak.
Aktif ve acil bir müdahalede bulunulmadıkça artışın devam edeceği ve iklim krizinin ölümcül sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağımız aşikar!
İklim krizine çözüm bulunamadığı takdirde, insanlık su kıtlığı ile yüzleşecek.
Dünyadaki deniz, okyanuslar, nehirler, yeraltı sularını 5 litrelik bir cam şişeye koyduğumuzu var sayalım. İnsanların yararlanabileceği tatlı su miktarı, ancak 1 tatlı kaşığı su kadar.
Bu kadar az miktardaki tatlı suyun yüzde 75’i ise tarımda kullanılıyor. Vahşi sulama, tarımdaki yanlış uygulamalar ve artan nüfus sebebiyle, son 60 yılda Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarı dörtte birine inmiş. Uzmanlar uyarıyor…
Türkiye “Su stresi” yaşayan ülkeler arasında geriledi.
Modern sulama tekniklerine geçilmez ise, iklim değişikliğinin etkileri ve sanayinin su havzalarını kirletmesi sebebiyle, “Su Yoksulu” ülke haline gelmemiz an meselesi!
İçinizden “Dünyayı ben mi kurtaracağım? dediğinizi duyuyorum.
Bu yazıyı yazılırken içtiğim bir fincan kahve için 140 litre su harcandığını öğrenince tüylerim diken diken oldu. Örnekleri çoğaltalım mı?
Ortalama segmentte bir otomobilin üretimi için tam 400 bin lt su harcanıyor. Giydiğiniz ortalama marka bir blujean’in üretimi için 10800 litre su gidiyor. Bir çift deri ayakkabı için 16 bin 600 litre su gerekiyor.
“Birleşik olmayan her güç cılızdır” diyor, La Fontaine. Hep birlikte bi şey yapmalı! Musluğumuzdaki su kesilmeden, sürdürülebilir bir yaşam için yeni alışkanlıklar geliştirmeyi öğrenmeli. Su tüketimindeki tutumluluk, çağımızın erdemi sayılmalı.
Çok geç olmadan, ben de harekete geçiyorum.
Yarın yeni belgeselim “SU” ya doğru bir yolculuğa çıkıyorum…
Çok Okunanlar
Narin Güran cinayetinde flaş gelişme
Erdoğan, İmamoğlu ve Yavaş’ın yarıştığı senaryoda kazanan kim?
Gücünüz ancak teğmenlere mi yetiyor?
27 Eylül 2024 Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi yapım var?
Geleceğe Dönüş 4
Şehit kokusu satan ahlaksız şehit nasıl kokar biliyor musun? Kan kokar ter kokar
Şarkıcı Şimal ışın tedavisinden sonra yüzünü paylaştı
Kalp ve damar sağlığınız için 10 önemli öneri
Yurt Problemi Çözüldü Diyorum İnanmıyorlar! Bir de Sövüyorlar!
Moldova Cumhuriyeti’nin tarihi sınavı