Tüm sinema salonlarına çağrımdır: 'Bir Cumhuriyet Şarkısı'nı vizyonda tutun

Bu filmi mutlaka izleyin. Hatta çocuklarınızla birlikte izlemeye gidin. Vatanseverseniz, yanınıza bir de kağıt mendil almanızı tavsiye ederim. Muhtemelen gözyaşlarınızı tutamayacak, filmin sonunda mutlulukla yılgınlık duygusunu bir arada yaşayacaksınız.

Zamanın ruhuna hapsolmuş 101 yaşındaki Cumhuriyet’in çaresizliğine ağlayacak, kuruluş günlerindeki seferberlik ruhuna hayran kalarak alkışlayacaksınız. 

Bir Cumhuriyet Şarkısı; beni kalbimden vurdu. Yönetmeni Yağız Alp Akaydın’a, senaryoya imza atan BKM yazar grubuna, oyuncuları Mehmet Özgür, Salih Bademci, Ertan Saban, Ahmet Rıfat Şungar, Birce Akalay, Melis Sezen, Şifanur Gül’e, filmde emeği geçen herkese, bu filmin arkasındaki destekçi İş Bankası’na kalpten teşekkür ederim.

19 Ekim haftası vizyona giren Bir Cumhuriyet Şarkısı filmini 10 Kasım’da izlemeye gittim.

Gösteriminin daha üçüncü haftasını doldurmadan sinema salonlarında iki seansa indirildiğini görmek üzdü beni. Hatta bazı sinemalarda vizyondan kalkmıştı bile.

Ülkece umuda ihtiyacımız olan bir dönemde, neden bu kadar güzel bir eser bu kadar kısa süre vizyonda kalır? Akla birçok cevap geliyor. Özellikle Z kuşağının izlemesi gerektiğini düşündüğüm bu film, gişe hasılatına feda edilemez.

TÜRKİYE’DEKİ TÜM SİNEMA SALONLARI’NA ÇAĞRIMDIR;

“Bir Cumhuriyet Şarkısı”na “vatan sevgisi” kotasını uygulayın, her gelir grubundaki insanın izleyebilmesi için öğrenci veya emekli tarifeden bilet kesin ve filmi olabildiğince uzun süre vizyonda tutun.

Çünkü bu film, Türkiye’de bir gelecek umudu göremeyen, hayal kurmaktan vazgeçmiş gençliğe Cumhuriyet’i kuran dedelerinin kuşağından önemli mesajlar veriyor. “Sizler imkansızı mümkün kılmış bir kuşağın torunlarısınız” diyor.

Türk devriminin özünde seferberlik ruhunun yattığını, imkansızlıklardan mucizelerin yaratılabileceğini, seferberlik ruhunun parçası olduğunuzda "yapılamaz" denen en zor şeyi bile başarabileceğinizi anlatıyor.

Filmi izlerken ara ara gözlerimden yaşlar boşaldı. 1930’lu yılların yokluklar Türkiyesinde, büyük bir azim ve zor olanı birlikte yapma iradesiyle, birlikte başarma duygusu ve bu duygunun insanda yarattığı neşe, izleyiciyi de içine alıyor.

Bir Cumhuriyet Şarkısı, Atatürk’ü savaş kahramanı Atatürk profilinden çıkarıyor,  pek çoğumuzun bilmediği, Atatürk’ün Bulgaristan’da aşık olduğu kadın, onunla birlikte keşfettiği opera ve ilk Türk Operası ÖZSOY’un hikayesini, bir ulusun yükselme azmiyle, heyecanıyla anlatıyor.

O döneme ait bilmediğimiz birçok gerçeği öğreniyoruz.

Bugünün tersine, 1930’lu yılların Türkiyesinde umutsuzluğa yer olmadığına şahit oluyoruz. Bugün herkesin ağzındaki “Yapacak bi şey yok” kelimesinin aksine, o dönemde en çok kullanılan kelime “Hallederiz”!

Ne zaman ki “yapacak bi şey yok" söyleminden “Hallederiz”e geçeriz, işte o zaman Cumhuriyet’e yeniden o ruhu getiririz.

Muhtaç olduğumuz kudret, atalarımızdaki seferberlik ruhudur!