Türkiye kahramanını kaybetti

Organ naklinde dünya birinciliğini kimseye kaptırmayan Prof Dr. ALPER DEMİRBAŞ,

Annesinin de hayatını kurtarmıştı..

Alper Demirbaş annesinin de kahramanıydı.

Geçtiğimiz yıl dayısından aldığı böbreği annesine nakletti. Belki de hayatının en stresli ameliyatıydı ama kimselere söylemedi. Türkiye’nin efsane organ nakli cerrahı, böbrek nakliyle annesinin hayatını kurtardı.

Gerçek bir kahramandı. Onun kahramanı ise Nazım Hikmet!

Nazım ruhuyla yaşadı, Nazım gibi mücadele etti.

Nazım’ın öldüğü yaşta veda etti hayata…

******

Bazen insanlar yakınındaki kişinin değerini onu kaybettiğinde anlarlar.

O kişi insanlığa büyük katkı sağlamış bir bilim insanıdır belki, ama bunu görmezsin. O kişinin yumuşak karnı senin de içinde olduğun yakın çevreyse üstelik, insanlık için yaptıklarından çok, senin için ne yaptığı önemli hale gelebilir.

Böylece onu günlük hayatındaki biri gibi görür, insanlık için yaptıklarının değerini, verdiği mücadeleyi, ödediği bedelleri unutabilirsin.

O kişi nihayetinde senin ailenden bir birey; (baban, annen, belki çocuğun), hastanede odanı paylaştığın meslektaşın, kapı komşun, belki sadece arkadaşındır…

Normalleştirdiğin o insanın değerini bir gün, onu kaybettiğinde anlarsın.

Antalya’da bir hastanenin bir köşesinde, kendini dünyadan soyutlayıp, dünyanın en çok sayıdaki organ nakli ameliyatını tek başına gerçekleştiren Alper Demirbaş, işte öyle biriydi. Bir tür dahiydi ama son derece mütevaziydi. Gerçekleştirdiği 7500’ün üzerinde  böbrek ve karaciğer nakli ameliyatıyla dünya birinciliğini kimseye kaptırmadı.

3 yaşındaki bir çocuğa ilk karaciğer naklini yaparak tarihe geçen, yapılamaz denilen ilkleri gerçekleştiren, organ naklinde çığır açan isimdi.

Türkiye’de ilk “böbrek artı pankreas” naklini gerçekleştirdi, ilk doku uyumsuz böbrek naklini, ilk kan grubu uyumsuz böbrek nakli ameliyatlarını yaparak öncü oldu.

Alper Demirbaş’la 2013 yılında kesişti yolumuz. Babamın dört kalp damarı tıkanmıştı. Acil bypass ameliyat olması gerekiyordu.  Babamın bypass ameliyatı olduğu hastanenin dördüncü katında tanıdım onu. Kapısında izdiham vardı. Anneler, çocuklar, yaşlılar, her yaştan insan! Kapıda ORGAN NAKLİ yazıyordu. O hastanenin dördüncü katında yaşanan birçok mucize kurtuluşa tanık oldum ve söz verdim;

“Babam iyileşecek, ben bu hastanede yaşanan organ nakli mucizesini Türkiye’ye izleteceğim.”

“YENİ HAYAT” belgeselimiz işte böyle doğdu. Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof Dr Alper Demirbaş ve ekibinin, hayatın kıyısındaki insanları hayata çekmek için gece gündüz demeden, büyük fedakârlıkla nasıl çaba sarfettiklerine tanık oldum. Ameliyatlara girdim.

5 yaşındaki kahramanımız Hasan Hüseyin’in babaannesinden aldığı böbreğin ona nakledildiği anı asla unutamam. Buzlu kap içinde getirilen böbrek, minik çocuğa nakledildiği anda pespembe olmuştu. İşte o âna organ nakli dünyası “YENİ HAYAT” diyor.

Alper Hoca; bana “elini uzat” demişti. Hasan Hüseyin’e takılan böbreğin çalışıp çalışmadığını anlamak içinmiş. Elimi uzattım, avucumu açtım. Böbrekten idrar geldi. O böbreğin çalıştığı mucizeye tanık olmak heyecan vericiydi.

YENİ HAYAT belgeselimiz Türkiye’nin birçok kentinde, halk gösterimleriyle, halkla buluştu. Filmimizi izleyenler, salonun dışında kurulan organ bağışı masalarında, mutlulukla organlarını bağışladılar. Alper Hoca öncülüğünde, YENİ HAYAT belgeselimizle Türkiye’ye 2000 organ bağışçısı kazandırdık.

Alper Demirbaş sadece YENİ HAYAT belgeselimizin değil, Türkiye’nin kahramanıydı.

Organ nakli cerrahlığına adım attığı 24 yaşından 61 yaşına kadar hiç durmadı. Neşterin simyacısı dünya birinciliğini kimseye kaptırmadı. Hastalarına adadığı hayatının kendine ayırdığı tek günü Cuma’ydı. Cuma günü dostlar sofrasında, Nazım’ın şiirleriyle bezeli sohbetinin tadına doyum olmazdı.

Alper Demirbaş  annesinin de hayatını kurtardı.

Dayısından aldığı böbreği annesine nakletti. Belki de hayatının en stresli ameliyatıydı ama kimselere söylemedi. Oysa bu hikâyenin haber değeri vardı. Türkiye’nin efsane organ nakli cerrahı, böbrek nakliyle annesinin hayatını kurtarmıştı.

Alper Demirbaş gerçek bir kahramandı. Onun kahramanı ise Nazım Hikmet!

Nazım ruhuyla yaşadı, Nazım gibi mücadele etti.

Nazım’ın öldüğü yaşta veda etti hayata…

Antalya; Alper Hoca’nın kıymetini bildi mi, bilmiyorum.

Ama Antalya onun sayesinde dünyanın sayılı organ nakil merkezlerinden biri haline geldi.

Türkiye Alper Hoca’nın kıymetini bildi mi, bilmiyorum.

Ama o Türkiye’yi organ naklinde dünyada birinci sıraya taşıdı.

Hastaları Alper Hoca’nın kıymetini bildi mi?

Evet.

Resmi cenaze töreni istemediği halde vefatını duyan hastaları cenaze törenine akın etti.

Alper Demirbaş;

“İki elim kanda olsa gelirim” cümlesinin vücut bulmuş haliydi.

İnsan insandı! Çok insana dokundu.

Vefatı, ülkemiz için büyük bir kayıp.

Yaptıkları ve İnsanlığa katkısı adına, neşterin simyacısı Prof. Dr. Alper Demirbaş’ın anısına bi şey yapmalı…

Şimdi değilse ne zaman?